YAĞMUR YAĞMASI İÇİN AT KESİYORLAR
Abone olÇorum’un Dodurga ilçesine bağlı Mehmet Dede Tekkesi köyünde yağmur yağması için at kurban ediliyor.<br/>Kurban edilen atların bolluk ve bere...
Çorum’un Dodurga ilçesine bağlı Mehmet Dede Tekkesi köyünde
yağmur yağması için at kurban ediliyor.
Kurban edilen atların bolluk ve bereket getirdiğine inanan Mehmet
Dede Tekkesi köyü sakinleri, her yıl mayıs ayında 1394 rakımlı
coğrafi adı Kızıltepe olan Dede Dağı’nda bulunan İsmail Dede
Yatırı’nda at keserek tabiata kurban ediyor. Kesilen atları doğaya
bırakan köylüler, bu atlar kartal, akbaba gibi yaban hayvanları
tarafından yenildiği takdirde kurbanlarının kabul edildiğine
inanıyor. Köylüler daha sonra koç keserek etini köydeki tüm evlere
dağıtıyor.
Gelenekle ilgili rivayete göre; İstanbul’da yaşayan rütbeli bir
subayın uzun süre çocuğu olmaz. Kızıltepe’de yatırı bulunan İsmail
Dede subayın eşinin rüyasına girerek kendisini ziyaret etmesi
halinde çocuğunun olacağını söyler. Uzun ve meşakkatli bir
yolculuktan sonra Çorum’a ulaşan subay ve eşi, oradan da köye yaylı
denilen bir at arabasıyla gelir. Köyde konuk oldukları hane sahibi
subay ve eşini tırmanması oldukça zor olan İsmail Dede Yatırı’nın
bulunduğu yere katırla götürür. Subayın eşi dağa çıktığında
karşılaştığı manzara karşısında hayal kırıklığına uğrar çünkü
karşısında basit, taşlarla çevrilmiş bir yer çıkar. O burayı
yeşillikler içinde, sulu, suları çağlayan, kuşları öten bir sayfiye
yeri olarak hayal etmiştir. Kadın bu beklentisini, "Ben burayı
bakımlı, güzel, şenlikli bir piknik yeri gibi, manzaralı bir yer
olarak hayal etmiştim" şeklinde dile getirir. Subayın eşi hiçbir
dua, beddua, bir Fatiha dahi okumadan biraz aşağıya inerek katıra
biner. Katıra bindiğinde, "Altındaki katır buluğ getirsin de sen
doğurma emi kızım" diye bir ses duyulur. Kadın hemen katırdan inip
tekrar yatırın olduğu yere koşup gelir. Taşları ısırır ama artık
duası geçmez. Bu arada kadının bindiği katır doğurur. Subayın eşi
pişmanlık içinde dualar eder, kurbanlar keser ama yine de çocuğu
olmaz. Subayın eşiyle gelip katırın doğurmasına şahit olan
köylülerin İsmail Dede’ye olan muhabbet ve itikatları daha da
artar. Bu olaydan sonra yatır, "Gatırgunnadan İsmail Dede" diye
anılmaya başlanır. Bu olayın hatırasını yaşatmak ve yatırı memnun
etmek için her yıl at kurban edilmeye başlanır. At kurbanı,
geleneksel olarak her yıl baharda mayısa doğru ya da en geç mayıs
ayı çıkmadan yapılmaktadır. Kurban sunum zamanını tabiatın
canlanması, Hz. Ali’nin doğum yıl dönümü hava şartları ve son
zamanlarda özellikle ekonomik koşullar belirlemektedir. Yani
kurbanın tarihi mevsim olarak belli, gün olarak belirsizdir.
Pazardan satın alınmak suretiyle temin edilen atlar ki bunlardan
biri Mehmet Dede Obruk diğeri Mehmet Dede Tekke köyü adına satın
alınmıştır. Para karşılığı tutulan iki kişi tarafından sabahın
erken saatlerinde üzerlerine binilmek suretiyle kurban edilecekleri
Kızıltepe’ye götürülerek, Gatırgunnadan İsmail Dede Yatırı’ndan
yaklaşık 50 metre aşağıda bulunan ve katırın doğurduğu rivayet
edilen yerde ayakları bağlanıp yönleri kıbleye gelecek şekilde
yatırılıp kurban edilirler. İki köyün kurbana katılımı at satın
almak için toplanan paraya katkıda bulunmak şeklinde olmuştur.
Dede Korkut’ta geçtiği şekliyle kurban edilmiş atların üzerinde
uçuşan kuşları gördükçe kesilen kurbanın İsmail Dede tarafından
kabul edildiğini, o yıl da bolluk ve bereket olacağına inanılır.
Yöre halkının inancına göre kesilen kurbanların makbul olup
olmadığı, yatır tarafından kabul edilip edilmediği, doğaya terk
edilen kurbanların yabani hayvanlar tarafından yenilip
yenilmemesiyle ölçülmektedir.
Bu sebeple atların kesilmesinden bir hafta sonra köy muhtarı veya
köy halkı tarafından birileri kurban yerine gönderilmekte ve doğaya
bırakılan kurbanlar kontrol ettirilmektedir. Bunun için Mehmet Dede
Tekke köy halkı kurban edecekleri atların sağlıklı olması dışında
cinsiyet gözetmek gibi herhangi bir özellik aramıyor. Atların
sağlıklı olması ve kendi başlarına yürüyerek kurban edilecekleri
yere ulaşmaları yeterli görülüyor. Günümüzde at kurbanına birçok
fonksiyon yüklenmiştir. Bunlardan birincisi bereket beklentisi ve
sakınma amacıyla yönelik olan ve bunun için iki köy halkının
ortaklaşa yaptığı kurban sunumudur. Kuraklık olup olmamasına
bakılmaksızın her yıl tekrar edilir. Bir taraftan bereket
beklentisi içerisinde olan yöre insanı, diğer taraftan yatırı
Gatırgunnadan İsmail Dede’yi memnun etme amacını da gözetir. Yöre
insanının, kurban kesilmediği zaman Gatırgunnadan İsmail Dede’nin
köylerine afet (dolu) göndereceğine veya muhtemel afetleri
önlemeyeceğine inançları tamdır. Atların kurban edilip doğaya terk
edilmesi ise, bir şükür ifadesi olarak kabul edilir.
(İHA)