Yabancıların mülk edinmesi iyiymiş
Abone olMehmet Barlas, yabancıların Türkiye'de mülk edinmesi karşısındaki tepkileri yersiz buldu. Barlas'a göre bu durum korkulacak değil; sevinilecek bir durum...
Mehmet Barlas, yabancıların Türkiye'de mülk edinmesi karşısında
tepkisini dile getiren çevrelerin hassasiyetinin yersiz olduğunu
yazdı.
Barlas'a göre bu tablodan korkulmaz; olsa olsa sevinilir.
İşte Barlas'ın tartışılacak yazısı:
Demek yabancılar Türkiye'nin yarınına
güveniyor
Bazıları, yabancılar Türkiye'de mülk alıyorlar diye telaşta.
Bunlar, "Eyvah, vatan toprakları elden gidiyor" diye feryat etmeye
başladılar bile.
Neticede alışık olmalıyız böyle şeylere.
Turgut Özal İstanbul'da Sevda Tepesi Arap zenginine satılsın diye
olayı teşvik ederken de, ne gürültüler kopmuştu.
Neticede, çağdaş, akılcı, dünyalı olan her şeyi tehlikeli diye
görmekte antrenmanlı olduğumuz için, döviz bulundurmayı da,
öldürücü bir suç aleti taşımak gibi, 1980'lere kadar
cezalandırmadık mı?
Bir ülkede yabancıların ev alması, o ülkenin geleceğine ve
istikrarına yabancıların güven duyduğunu kanıtlar.
Neden Türkiye'nin varlıklıları, New-York'ta, Miami'de, Londra'da,
Paris'te, Cannes'da falan ev alırlar?
Herhalde hiçbir Türk zengini, bizim devlet tarafından, ABD veya
İngiltere yahut Fransa çöküp parçalandığı zaman, bu emlaka Türk
bayrağı çekip, sınırlarımızı genişletmekle görevlendirilmiş
değildir.
Bunlar bu istikrarlı ülkelerde paralarını rahatça harcarlar, tatil
yaparlar, çocuklarını okuturlar. Aldıkları emlak da, değerini
korur. Bir nevi güvenceli tasarruftur da bu.
Dünyanın en yoksul ülkelerinde bile büyük para kazananlar, süper
zenginler vardır.
Ama asıl zengin ülkeler, paranın kazanıldığı değil, bu paranın
rahat harcandığı, mülkiyetin kutsandığı, hukukun ve insan
haklarının egemen olduğu, demokratik rejime sahip olan
ülkelerdir.
Demek Türkiye de bu görünüme girmeye başladı ki, yabancılar ev,
villa, tatil konutu, iş yeri almaya başladılar burada.
Bizim artık, genlerimizdeki yabancı düşmanlığını, servet
düşmanlığını, bölünme fobisini ve benzer çocukluk hastalıklarını
tedavi etmemizin zamanı gelmiştir.
Her gün sosyo-politik ve ekonomik alfabelerin ilk sayfasından
hayata yeniden başlayıp, birilerine "Korkmayın. Bunlar normal
gelişmelerdir" demek, bıktırıcı bir süreç oluşturmaktadır.
Her dakika yoksulluktan yakınıp, aynı sırada ülkeye gelen yabancı
yatırımlardan da korkmak, siyasi değil, tımarhanelik bir
davranıştır.
Hatırlarım. Birkaç yıl önce rahmetli Sakıp Sabancı ile Güney
Fransa'da karşılaşmıştık. Excalibur marka, sarı, gösterişli bir
spor araç kullanıyordu.
- Sakıp Ağa, bunu neden İstanbul'a getirmiyorsun, diye sordum
Acı acı gülüp, şu cevabı vermişti:
- Bunu İstanbul'a getirirsem çok dikkat çeker, insanlar bana kin
tutar.
Diyorum ki, kara para olmayan, vergisi ödenmiş kazançları
Türkiye'de rahatça harcayacak ortamı yaratamazsak, bunlar Riviera
kıyılarında, Florida'nın kıyılarında, Londra'nın teraslarında
harcanır.
Şimdi yabancılar Türkiye'de ikinci evlerini almak için yatırım
yapmaya karar verdiklerine göre, ülkemiz güvenilir, istikrarlı,
mülkiyetin ve hukukun kutsandığı bir görünüme giriyor.
Bundan korkulmaz.
Buna sevinilir ancak.
Yazı: Mehmet Barlas
Kaynak: Sabah