Yabancılar televizyon sahibi olursa!
Abone olMehmet Barlas, "Yabancıların televizyon sahibi olması"yla ilgili gelişmeleri değerlendirdi. Barlas, olayları şöyle yorumladı:
Mehmet Barlas, başlıklı yazısında son günlerde meydana gelen medyayla ilgili gelişmeleri değerlendirdi.
İki miskin karşılıklı oturmuşlar, saatlerdir birbirlerine bakıyorlarmış. Derken miskinlerden biri sol elinin ayasına dayadığı şakağını kaldırmış, başını soldan sağa ağır ağır hareket ettirip, sağ elinin ayasına dayamış şakağını.
Karşısındaki miskin arkadaşının bu hareketini izledikten sonra uzun uzun düşünmüş. Bir saat sonra ağzını oynatmış,
İnsan kuş misali. Bak demin başın neredeydi, şimdi nerede, demiş.
Acaba bizim sosyopolitik yaşamımız da böyle bir hareketliliği mi yansıtıyor? Baksanıza.. 31 Mart günü, gece yarısı yürürlüğe girecek yeni Ceza Yasası ile medyanın her çeşidine yazı ve haberlerinden ötürü hapis cezaları geliyordu. 1 Nisan günü ise bu yasa haziran ayına uçuvermişti. Veya 31 Mart günü Türk medyasına artık yabancı sermaye girebilecek diye yerli ve yabancı yatırımcılar projeler hazırlıyorlardı.
1 Nisan günü ise buna imkân tanıyan yasa, Cumhurbaşkanı Sezer tarafından "Yabancı gerçek ve tüzel kişilere ulusal radyo ve televizyon yayın kuruluşlarının tüm payına sahip olma olanağının sağlanması, ulusal çıkarlarla ve kamu yararıyla bağdaşmamaktadır" gerekçesiyle veto edilmişti..
Bir Tayland seyahatimi hatırladım. Bangkok'taki otelin odasında, üzerinde uydu alıcısının da bulunduğu büyük ekran bir televizyon ve televizyonun yanında da bir uyarı notu vardı. Notta şunlar yazılıydı:
Bu televizyondan dünyada uydudan yayın yapan bütün kanalları izleyebilirsiniz. Ancak bu kanalları izlerken Tayland'ın ulusal çıkarlarına aykırı bir yayına rastladığınız zaman, televizyonu izlemekten kaçınmalısınız.
Gerçekten de insan kuş misali. Bir gün Tayland'dasınız bir gün Türkiye'de.. Vücudunuz Türkiye'de bulunurken, aklınız Avrupa Birliği'nde de olabiliyor sırasında.
Bir bakıyorsunuz bütün yaşamı tepeden inmeciliğe ve toplum mühendisliğine karşı direnmekle geçen Süleyman Demirel "Ben de, Tayyip Erdoğan da jakobeniz. Menderes de jakobendi" diyor Yavuz Donat'a. Tayyip Erdoğan da "Ben etrafıma danışırım, jakoben değilim " diye cevap veriyor Demirel'e.
Robespierre yaşasaydı "Jakobenliği bir tek Türk politikacıları anladı. Onlar da yanlış anladı" derdi herhalde.
Hani komutanı Mehmet'e sormuş:
Söyle bana, elektrik nedir?
Mehmet ne desin?
Ne olduğu bilinmez, ettiğinden bellidir, diye tanımlamış elektriği.
Acaba liselerde kültürfizik derslerinden mi "Kültür" üretilmeye çalışıldı? Bazı belediyeler "1 Nisan Şakası" diye, korolara meydanlarda, vapur iskelelerinde konserler verdirmişler dün. Konseri şaka olarak görenlere minnettarız. Ya Orhan Pamuk'un kitaplarını şaka diye toplatsalardı 1 Nisan günü? Ama bunu ciddi ciddi yapanlar olduğuna göre, doğru davranış, " Şakadan Konser " verdirmekti.
Acaba bu konserleri dinleyenler çok güldüler mi?
YAZI:Mehmet BARLAS
SABAH