Yabancı sermayeye hazır mı?
Abone olTürk medyasına yabancı sermayenin ilgi göstereceği söyleniyor. Konuyla ilgili herkes farklı yorumlar yapıyor. Fehmi Koru da konuyla ilgili yorum yapanlar arasına girdi.
Fehmi Koru, başlıklı yazısında, medyanın yabancı sermayenin
kontrolü altına gireceğini yazdı.
Henüz erken görünse de, sürdürülen savaşın medyayı nereye
sürükleyeceğini öngörerek o meş'um soruyu şimdiden sorabiliriz:
Türk medyası yabancı sermayeye hazır mı?
Sermayenin sınır tanımama gibi bir alışkanlığı var; bir başka
alışkanlığı da basın-yayın organlarına düşkünlüğü... Bugün Avrupa
ülkelerinde, ABD'de, medya çapraz sermayelerin sahipliğinde. ABD'de
Fox-Tv Avustralya-İngiliz sermayesine ait; Kanadalı bir şirketin
ise bir çok başka ülkeyle birlikte İngiltere'de ve İsrail'de
çıkardığı gazeteler var. Bir İspanyol medya şirketi 'bedava' bir
yayın organıyla Türkiye'ye ilgisini belli etti bile...
Yabancı sermayenin Türk medyasına ilgisi yeni değil. Daha sonra
'kuşkulu' bir yat kazasında hayatını kaybeden Robert Maxwell, Aydın
Doğan tarafından sahiplenilmeden önce Hürriyet gazetesini satın
almak üzere pazarlık başlatmıştı. Günaydın ve Güneş gibi
gazetelerle medyaya giren Kıbrıslı Asil Nadir'in şirketi Londra'da
yerleşikti zaten; sonunu getiren de o İngiltere irtibatı oldu...
Şimdi de, pek çok yabancı şirketin Türk medyasına girmek üzere
hazırlandığı duyuluyor.
Medyanın durumu da yabancıların iştahını kabartıyor. Hayır, henüz
reklâm pastası büyümüş değil, ancak Türkiye'nin Avrupa Birliği
yolunda ilerlemesinin reklâm girdilerini epey artıracağını herkes
biliyor. Ayrıca, Türkiye gibi bir ülkede söz sahibi hale gelmeyi de
ister yabancı gruplar; bunun en kestirme yolu ise medya
sahipliğinden geçiyor.
Ayrıca, bugün Türk medyasında tutanın elinde kalacağı görüntüsünü
veren bir çarpıklık da var: Büyük medya gruplarının mülkiyetleri
sorunlu... Bir grup doğrudan devletin güdümüne girdi; bir grup
kirada ve devlet istediği an müdahale edebilir; bir diğer grup ise
mâlî sorunlarını çözemezse diğerleriyle aynı duruma düşecektir.
Devletin portföyünde daha şimdiden çok sayıda tv kanalı, radyo,
gazete ve dergi bulunuyor...
O halde, en başta sorduğumuz soruyu burada bir kez daha
tekrarlayabiliriz: Türk medyası yabancı sermayeye hazır mı?
Bu soruyu en fazla Ak Parti'de sorumlu koltuklarda oturanların
sorması gereken bir dönemdeyiz. Süreli yayın sahibinin gerçek veya
tüzel kişi olabileceğini öngören 2004 Haziran'ında çıkartılmış
25504 sayılı Basın Kanunu, sahiplik için 'TC vatandaşı' olma şartı
aramıyor. Bu sebeple, yabancıların gazete sahibi olmasının önünde
hukukî bir engel bulunmuyor. Tv ve radyo sahipliğinde ise, sermaye
yapısı ile ilgili keskin şartlar öngören RTÜK Kanunu yüzünden
kısıtlamalar var.
RTÜK Kanunu, Cumhurbaşkanı Sezer'in itirazını yerinde gören Anayasa
Mahkemesi tarafından iptal edildi. Meclis, hükümetin hazırlayacağı
yeni RTÜK yasa tasarısını bekliyor. Cevabı merak edilen soru şu:
Hükümet, tercihini, Basın Kanunu'nda olduğu gibi, tv ve radyo
sahipliğinde de yabancıların önünü bütünüyle açma yönünde mi
kullanacak?
Şu günlerde bütün hızıyla süren medya savaşıyla ilgili
tedirginliğimizi büyüten de bu gerçek: Medyanın gücünün basit bir
rekabette üstün gelme uğruna hiçbir kural tanımadan cepheye
sürülmesi, hükümeti ve Meclis'i, yabancı sermaye konusunda çok daha
gevşek davranmaya sevk edebilir. Bugün pek çok kişinin zihninden
geçen, "Yabancılar gelse bunlar yaşanmazdı?" düşüncesi siyasileri
de mutlaka etkiliyordur... Hükümetin yurtdışından gelecek her sente
muazzam önem verdiğini de hesaba katmalıyız.
Oysa, medyaya yabancı sermayenin girişine sınırsız kapı aralanması,
özellikle Türkiye'nin içinden geçmekte olduğu muhataralı şu dönemde
ve özellikle de Ak Parti iktidardayken, hayli sakıncalı bir gelişme
sayılabilir. Medya patronları ve üst düzey yöneticiler yabancı
sermayeye hazırlar, avuçlarını ovuşturup bir an önce gelmesini
bekliyorlar; ancak Türk medyası ve ülke sınırsız yabancı sermayeye
hiç hazır değil...
Bu savaş, umarız, beklediğimizin tersine henüz hazır olunmadığı
hislerini siyasilerde uyandırır.
YAZI:Fehmi KORU
YENİ ŞAFAK