ABD, Meksika'dan gelebilecek terör saldırını önlemek adına
Türkiye'nin Güney sınırlarına 4800 tır silah ve 30 bin kişiden
oluşan bir ordu kuruyor... Şaka gibi değil mi?
Nasıl bir çıkarsa, başka ülkelerin tam dibinde 40 yıldır Birleşmiş
Milletler nezdinde ve neredeyse tüm batının da terör örgütü
listesinde bulunan ve bilinen en kanlı örgütünden ordu kuruyor...
Şaka değil... Dün ABD bu terör örgütünden ordu kuracağını açık açık
beyan etti...
Devam.
ABD'de silah bulundurma anayasal bir haktır... Hatta, ABD'de evin
bahçesine giren kişiyi uyardıktan sonra uyarıya uymuyorsa vurma
yetkisi verilmiş... Çok sayıda eyalette, uzun namlulu silahları
olanlar dahil silah taşımak ve " meşru müdafaa" kapsamında ateş
açmak serbest... Örneğin Florida'da da, hayatını tehlikede görüp
ateş açarak birini öldüren kimse tutuklanmıyor.
ABD'de bir bireyin bile kendi alanını korumak anayasal bir hak
iken, Türk Devletinin kendi vatanına olası bir tehditi savuşturması
da bir haktır...
Çöl Aslanı,
Kahraman Ömer Muhtarın mahkemede hakimle arasında geçen ve bilinen
bir konuşmayı aktarmak istiyorum..
-Kaç yaşındasınız?
-73...
-Libya’daki İtalyan kuvvetlerine karşı savaşan güçlerin başısınız
değil mi?
-Evet...
-Ne kadar zamandır bu saldırılara katılıyorsunuz?
-20 yıldır...
-Kaç saldırıya katıldınız?
-E... şey sayısını hatırlayamıyorum...
-İtalyan askerlerinin işkenceyle öldürülmelerini emrettiniz mi?
-Hayır, asla...
Sorular uzayıp gidiyordu...
Çöl Aslanı’nın verdiği cesurca cevaplar salondakileri hayrete
düşürmüştü. Kendilerine yalvarmasını beklerlerken adeta ölüme
meydan okuması anlayamadıkları bir şeydi...
Başkalarına yalvarmayı, makam, mevki için ayak öpmeyi adet haline
getirdiklerinden, Çöl Aslanı’nın bu onurlu duruşu tüm mahkeme
salonundakileri şaşkına çevirmişti...
-Hakkınızda verilen karar umumi bir yerde asılarak idamdır... Yarın
Saluk kentinde (16 Eylül 1931 günü saat 11.00’de ) hüküm infaz
edilecektir... Mahkeme heyetinin son sözleri Çöl Aslanını tebessüm
ettirmişti... Kendisine şehadet gibi yüce bir makamı lutfeden
Rabbine şükrediyordu...
Mahkeme heyetine söylediği şu son sözler Ömer Muhtar’ın asıl
davasını anlatmaya yeterdi...
-Hüküm ve karar yalnız Allah’ındır. Sizin bu sahte ve uydurma
hükmünüzün yanımda hiçbir değeri yoktur...
Bizi Allah yarattı ve tekrar O’na döneceğiz, şunu da kafanıza iyice
kazıyın ki, biz asla teslim olmayacağız....
Ya kazanırız, ya ölürüz... Bizden sonraki nesillerle de
savaşacaksınız...
Bir gün zafer elbet müminlerin olacaktır...
Başka bir hakikatten daha bahsedeyim;
Irak savaşında etkin olmuş ve bölge milletlerini çok iyi tanıyan,
ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı eski Başkanı Orgeneral David
Petraeus zamanında şöyle demişti;
"Orada durup iki defa düşünün, Türklerden bahsediyoruz,
kontrolümüzdeki Araplardan değil. Düzenli, taktik ve bizde bile
olmayan disiplinli bir orduya sahipler, geri çekilme gibi bir
olasılığı hiç düşünmezler. Top yekün savaşan bir millet. Olasılık
hesapları yapmazlar, akıllarında toprakları varsa kaygılanıp
düşünmezler...
Sonuç,
Askerinin yüreği Ömer Muhtar yüreği olan, ruhu Petreasun'da net
gördüğü bir millet olan bir gücün önüne set çekmeye çalışmak doğru
bir stratejik akıl değildir... Ancak çaresizliğin zorladığı bir
hatadır.