Ya istimlak, ya ölüm
Abone ol7 bin kişinin oturduğu mahalle'de raporun ardından istimlakı bekleye vatandaşlar ölüm korkusu yaşıyor...
Bu alan içindeki yaklaşık 500 konutun istimlak edilmesine karar
verildi. Ancak ödenek gönderilmeyince karar kâğıt üstünde kaldı. 7
bin kişinin oturduğu mahallenin sakinleri korku içinde yaşarken
istimlak işleminin bir an önce uygulanmasını istiyor. Valilik ise
150 trilyon liralık ödenek verilmeden istimlak işlemi
yapılamayacağını belirtiyor. İstimlak kararı sonrasında mahalleye
yeni hizmet gitmedi. Yollar asfaltlanmazken, evlerin tadilat ve
tamiratına belediye tarafından izin verilmedi. Barbaros Mahallesi
sakinlerinden Abdurrahman Demir, tehlikeyle iç içe yaşamaya devam
ettiklerini belirterek, yetkililerin sorumluluklarını yerine
getirmediğini söylüyor. Onun, “Yoldan geçen kamyonun tekerleği
patlasa evden kaçıyoruz. Geceleyin bir gürültü çıksa ‘Yangın mı?
Patlama mı oldu?’ diye tedirgin oluyoruz.” şeklindeki sözleri 7 bin
kişinin her gün yaşadığı psikolojiyi özetliyor. TÜPRAŞ’a ait dev
tankların yanında bulunan camiye giden cemaat de tedirgin. Cami
imamı Mustafa Bektaş, “Her an bir patlama tehlikesi olabilir diye
korkuyoruz. Doğrusu TÜPRAŞ yangınından sonra deliksiz uykuya hasret
kaldık.” diyor. Cami cemaatinden Mehmet Bakır ise namazı bile rahat
kılamadıklarını belirtiyor. Yetkililerin konuya duyarsız kaldığını
söyleyen Demir, “Namaz için camiye geliyorum. Tedirgin bir şekilde
namaz kılıp kaçıyoruz. Ani bir patlama olsa tankların hemen yanı
başında bulunan bu caminin durumu nasıl olur, düşünmek bile
istemiyoruz.” diye konuşuyor. Mahalle sakinlerinden Muhsine Sertel
ise ilçede yaşananlardan en fazla kadınların etkilendiğini
belirtti. Sertel, 43 yıl önce mahallede sanayi tesisi olarak sadece
TÜPRAŞ’ın olduğuna işaret ederek, “Onun da evlerle arasındaki
mesafe 2 km. idi. Sonra sanayi tesislerine gelişigüzel ruhsatlar
verildi. Artık sanayi tesisleriyle iç içe olduk. Şimdi ise korku
içinde yaşıyoruz.” diyor. Sorunun bir an önce çözülmesini isteyen
Sertel, aksi halde tepki olarak yerel seçimlerde oy kullanmamayı
düşündüklerini ifade ediyor. Sertel’e göre bölge halkında görülen
astım hastalığının kaynağında da LPG ve amonyak kokusu var.
Barbaros Mahallesi Muhtarı Nahit Yılmaz, Marmara Depremi’nin
ardından yaşanan TÜPRAŞ ve Akçagaz yangınlarının mahalleyi
oturulamaz hale getirdiğini söylüyor. Yılmaz, istimlak
beklentisinden dolayı yatırım yapılmayan mahallenin harabeye
döndüğünü kaydediyor. Belediye hizmeti alamadıklarını da bildiren
Yılmaz, “İstimlak kararına rağmen herhangi bir çalışma yapılmadı.
Konuyu götürmediğimiz bakan ve yetkili kalmamasına rağmen 7 bin
kişi olarak korku içinde yaşıyoruz. Burada bulunan 500 konut, 25
milyar liradan 150 trilyon lira civarında bir rakam tutuyor.
Devletimiz bu kadar aciz mi?” diye soruyor. Akçagaz patlamasından
sonra Kocaeli Valiliği tarafından kurulan komisyonun başkanlığını
yapan Vali Yardımcısı Metin Yahşi ise, valilik olarak her türlü
çalışmayı yaptıklarını ve konuyu ilçe belediyesine aktardıklarını
dile getiriyor. Valilik gerekli ödeneğin Ankara’dan gönderilmesini
bekliyor. Soruşturma Komisyonu’nda bulunan İl Çevre ve Orman Müdürü
Mahmut Akyol da, bölgede 500 metre sağlık bandı istemelerine rağmen
200 metrede karar kılındığını savundu. Akyol, yanıcı ve patlayıcı
maddelerin yanında Türkiye’nin en büyük sanayi kuruluşu olan
TÜPRAŞ’ın bacalarda kükürt gidermeyi sağlayan ‘desülfrizasyon’
ünitesinin olmamasından dolayı 30–40 bin konutun çıkarttığı dumana
eşdeğer bir kirliliğe sebep olduğunu öne sürdü. İlçe Belediye
Başkanı Erhan Yenilmez, belediye olarak istimlak işlemlerini
tamamlamalarına rağmen Maliye Bakanlığı tarafından gerekli ödeneğin
sağlanmadığını söyledi. Yenilmez, gerekli ödeneğin TÜPRAŞ’tan
sağlanabileceğini kaydetti. 17 Ağustos 1999 depreminde TÜPRAŞ’ta
büyük bir yangın çıktı ve günlerce devam etti. Yangından sonra 28
Temmuz 2002’de yerleşim alanın, bitişiğinde kurulu bulunan Akçagaz
LPG tesislerinde dolum sırasında patlama oldu. Kazada bir kişi
hayatını kaybetti. Yangınlar sırasında bölge sakinleri çareyi
yüksek yerlere kaçmakta buldu. Bu olaydan sonra kurulan komisyonun
yaptığı çalışmalar sonucu tesislerin büyük çoğunluğunun ruhsatsız
ve eksiklikleri olduğu belirlendi ve eksiklerin tamamlanması için
süre verildi. Zaman, 22 Temmuz 2002’de yayınladığı haberde bölgede
bulunan fabrika ve tesislerde 2 milyar ton civarında patlayıcı ve
yanıcı madde bulunduğunu vurgulamış, önlem alınması konusunda
uyarıda bulunmuştu. Bu haberden 5 gün sonra meydana gelen Akçagaz
patlamasında bölge bir felaketin eşiğinden dönmüştü. Kaynak :
Zaman