X,Y,Z derken bir de Alfa doğdu

Tülin Türkoğlu tulindindar@hotmail.com

İnsanlığın varoluşundan itibaren yaşanan olaylar toplumların ortaya koyduğu davranışlara etki etmiştir. Benzer olayları benzer yıllarda yaşamış olmanın getirdiği benzer özellikler ve tepkiler vardır.


İnsan yapısı gereği ileriye gitmek ve gelişebilmek için bir önceki kuşağın yaşanmışlıklarına, tecrübesine değer vermelidir. Kuşaklar arası değişimler aslında büyük bir kültürel mirastır.


Her kuşak benzer davranış kalıplarına sahip biçimde diğer kuşaklardan ayrışır. Baba ile oğul arasındaki yaş farkı gibidir bu ayrışma. Kuşakların hayatı algılama biçimleri, her birinin kendine has karakteristik özellikleri, değerleri, güçlü ve zayıf yönleri vardır. Bu sebeple kuşakları yalnızca doğdukları zaman ölçeğinde bakmak doğru olmaz. Dünyada beş kuşaktan bahsedilirken altıncı kuşak Alfa (α) kuşağı da listeye eklendi.

Kuşakların Sınıflandırılması:

Sessiz Kuşak (Gelenekseller) 1925- 1946

Bebek Patlama Kuşağı (Baby Boomers) 1946- 1965

X Kuşağı 1965- 1983

Y Kuşağı 1983- 1998

Z Kuşağı 1998- 2012

Alfa Kuşağı (α) 2012 ve sonrası

X ve Y kuşağının birbirlerine karşı özellik ve etkileşim algıları: Ülkemizde geçiş dönemi çocukları olarak da bilinmektedirler. Bunun nedeni; doğup büyüdükleri bu yıllarda dünyada önemli değişimlerin ve dönüşümlerin yaşanmaya başlamasıdır. Bu kuşak, değişen dünya dinamiklerinin yüzlerine acımasızca çarptığı bir dönemin bireyleridir. Kanaatkâr, idealist ve sadık bireylerdir. 1965’li yıllardan 1979’lu yıllara kadar Türkiye’de oldukça çarpıcı değişim ve dönüşümler yaşandı. Eğitim, sağlık ve nüfus konularındaki gelişmeler X kuşağı bireylerinin hayat standartlarını yükseltti. Bu yükseliş ve gelişmeler X kuşağının davranışlarına yansıdı. Toplumsal olaylara duyarlı bir kuşaktır. Türkiye’de yaşanan sağ sol çatışmalarının içinde yer almalarının etkisi vardır.

Dünyada bu dönemde petrol krizi ve ekonomik kriz yaşamıştır. X kuşağı bireyleri oldukça kendine inanan, sorunlarını bizzat çözümleyen, sabırla işlerini sonuna kadar yürüten bireylerdir.

Girişken, bağımsız, bilgi ve teknoloji ile uyumlular. Teknolojinin insanların evine ilk ulaştığı yıllar X kuşağının ilk kişisel bilgisayarlarına sahip olduğu yıllardır.

X kuşağı bireyleri risk almak yerine kamu personeli olmayı tercih eden, uzun yıllar aynı işte çalışarak emekli olan bireylerdir. Özel sektörü gelecekleri açısından güvensiz görmüşlerdir.

Y Kuşağı; Milenyum kuşağı olarak da adlandırılan, kimilerine göre İngilizce gençlik (youth) kelimesinden geldiği, kimilerine göre ise sürekli sorguladıkları için İngilizce “Niçin” anlamına gelen “Why” kelimesinin ifadesi ile adlandırılan Y kuşağı, teknolojiye doğan ilk çocuklardır. Dijital olan her şeye kolayca uyum sağlayan bu nesil, yeniliklere oldukça açık, hızlı veri elde eden, pratik, gelecek planları yapmayan, anı yaşayan bireylerdir. Dostlukları genellikle sanal ortamlarda kurulur ve farklı kültürlere hızlı adapte olurlar. Bunların yanı sıra çabuk sıkılan ve oldukça hızlı yaşamayı seven bir nesildir.

Bu kuşakta aile kavramı küçülüp çekirdek aile olmuştur. Geleneksel değerler onlar için önemli değildir. Kendine güvenen, hızlı sonuca ulaşmak için pratik çözümler üreten, girişimci, bürokrasiden hoşlanmayan ve hızlı tüketen bireylerdir.

80 Sonrası Kuşak olarak adlandırılan X kuşağına göre daha iyi ekonomik koşullarda yaşamış ve daha az savaş ve terör olaylarına şahit olmuştur. Dijital dünyanın gelişmesinin canlı şahidi olmuş ve hatta gelişmesine katkı vermiş, sosyal medya, akıllı telefonlar ve tabletler konusunda da kendini geliştirmiştir.

Y kuşağı kendisinden önceki kuşaklardan farklı biçimde dünyadaki yaşıtlarıyla benzer özellikleri gösteren bir kuşaktır. Y kuşağı sevdiği işi yaptığı sürece mutludur. Ebeveynlerinin düşündüğü gibi hazırcı bir kuşak değil, üretmeyi sevendir. Zamanını boş yere harcamak yerine deneyimlemeyi seven, korkmayan, sürekli yenilik arayan başarı odaklı bir nesildir. Bu kuşağın çoğunluğu bir üniversite diplomasına sahiptir.

X kuşağı ile birlikte çalışmaktadırlar. Y kuşağı bireyleri tüketici toplumuna doğmuştur; onları ileriye götürecek tek şeyin para ve kariyer olduğunu çok iyi bilirler.

X kuşağının özellikle sosyal medya (Facebook, Snapchat, Instagram gibi) platformlardaki büyük beklentisi beğenilme arzusu zamanla narsist bireylere dönüşmelerine neden olabilir. Hareketli, yenilikçi, özgürlüğüne düşkün, soru soran, girişimci, sosyal, özgüveni yüksek kişilerdir.

Z Kuşağı; Francis Fukuyama’nın “Tarihin Sonu ve Son İnsan” adlı eserinin ana teması olan kuşaktır. Fukuyama’ya göre Z kuşağı tarihin son insanlarıdır. Z Kuşağı aynı yemekleri yemekten, aynı tarz müzik dinlemekten, benzer moda anlayışına sahip olmaktan, emojilerle ve aralarında kullandıkları dille konuşmaktan hoşlanan bir kuşak olduğundan dünyanın ilk küresel kuşağı unvanına sahip olmuşlardır. Teknolojinin zirvesinde doğan ve kısa sürede teknoloji ile adaptasyonu kurmuş dijital devrimcilerdir.

Irak/Afganistan savaşı, Wikileaks olayı, Arap Baharı ve Türkiye’de Gezi Parkı başta olmak üzere sosyal medya üzerinden örgütlenen sosyal girişimlere şahit oldular. Z kuşağının yaşam tarzı ve tutumu dikkate alındığında şaşırtıcı olsa da muhafazakâr, risk almayı seven, şiddete yakın olmayan, inanç ve geleneksel değerleri önemseyen, kendine oldukça güvenen ve iyimser bireyler olduklarını söylemek mümkündür.

Bu kuşak teknoloji, küresel ilişkiler ve eğitim konuları açısından dünyanın en donanımlı kuşağıdır. Türkiye’de siyasetin öznesi haline gelmiş olan Z kuşağını diğer kuşaklardan ayrılan en önemli özelliklerinden biri değişimin çok hızlı olduğu ve derin kırılmalara sirayet ettiği dönemlere tanıklık etmeleri ve daha doğmadan kişilikleri hakkında öngörü yapılabilen kuşaktır. Sosyal ve kültürel değerlerine göre Z kuşağını tanımlarken fiziksel olarak yalnız, sanal olarak aşırı sosyal olarak tanımlanabilir.

Sosyal medyanın, android telefonların, sosyal paylaşımların içine doğmuş bu kuşak, teknolojiyle son derece iç içe yaşamaktadır. Doğdukları andan itibaren elektronik bir dünyaya gözlerini açtıklarından, göz, kulak ve el motor becerileri en güçlü ve en gelişmiş kuşak oldukları söylenir. Ancak sabırsızlık eğilimi oldukça yüksek olan bu kuşak bireylerinin dikkat süreleri de oldukça kısa olduğundan sıkılmaları da bir o kadar çabuktur.

Daha yüksek gelire sahip olacakları, erkeklerden daha fazla kazanacak kadınların ortaya çıkacağı, kadın ve erkeğin sosyal rollerinin değişiklik göstereceği, bireyselciliklerinin baskın olacağı ve bağımsızlık düşkünlükleri sebebiyle yalnız yaşamların artacağı bir jenerasyondur. Ayrıca yaratıcılık ve yenilikten oldukça haz duyan bu jenerasyonun marka sadakatleri düşük seviyededir.

Z kuşağı diğer kuşaklardan farklı olarak kadınların iş hayatına daha fazla katıldığı dönemlerde büyüdüklerinden eğitim hayatları çok daha küçük yaşlarda başlamış, çekirdek aile yapısında büyümüş, çoğunlukla fazla kardeşi olmamış, ebeveynleri tarafından korunup kollanmış ve gelecek planları yapılmış bir nesildir. Ebeveynlerinin sıkı markajında ve yönlendirmeleriyle iyi eğitimler almış, gerektiğinde özel derse gitmiş, kendini ifade etmeyi ve kendine güvenmeyi erken yaşta öğrenmiştir.

Bu kuşağın; %33’ü dersleri on-line izliyor,

Kitap okumak için tablet kullanıyor,

%52’si ödev araştırmaları için Youtube ve sosyal medyayı kullanıyor,

%76’sı çalışacakları tam zamanlı işin hobilerinden olmasını istiyor,

%70’i kendi işini kurmak istiyor,

%41’i bilgisayar başında 3 saatten fazla zaman harcıyor,

%76’sı insanın dünyaya etkisini inceliyor,

Ancak burada önemli bir nokta Z kuşağı bireylerinin dikkat süresinin yalnızca ortalama 8 saniye olmasıdır.

Bu kuşak içsel motivasyonla hareket ediyor. Hedefleri üniversal olmaktır.

Türkiye’de Z kuşağı 18 milyon civarındadır.

Z kuşağını anlamak, onların taleplerini ve ihtiyaçlarını belirlemek kritik önem taşımaktadır.

Z kuşağı; sabırsız, sebat etmeyen, sadakat duygusu gelişmemiş ve kolay iletişim kurmak istemeyen bir kuşaktır. “çok zor”, “çok karışık”, “sıkıcı”, “acımasız” ifadeleri bu kuşağa aittir.

Bu kuşakta;

%40’lık kesim başarının iyi bir network ile mümkün olabileceğine inanmaktadır. Her şeyi, her yerde ve hemen olsun diye istemektedirler.

Bu kuşak çok yoğun çalışmaya rağmen eğlenmekten vazgeçmiyor. Z kuşağının olumsuz olarak algılanan bu özelliklerine olumlu biçimde yaklaşılması durumunda iş ortamına pozitif katkı sağlamaları mümkündür.

Birçok sektör yöneticisi Z kuşağı sayısının iş hayatında giderek artması ile iş ortamlarında daha çok ekranın olacağını, kâğıdın, bürokrasilerin oldukça azalıp, esnek çalışma modellerinin çoğalacağı, çok fazla yeni görevin ortaya çıkacağını, farklı kültür, cinsiyet ve inançta rengârenk insanların çalışacağını belirtiyorlar. Dünyanın önde gelen işletmeleri bu anlayışla ofis ortamlarını yeniden tasarlıyor.

Bu bireylerin ofis ortamında mı yoksa evden çalışmalarının mı daha verimli olacağı sorusu da akla gelmektedir. Çünkü Z kuşağını pandemi yarattı.

Z kuşağını iş yaşamında motive sağlayacak faktörler;

İlerleme fırsatları,

Daha çok para kazanma

Anlamlı ve amaca yönelik çalışma rotası.

X, Y ve Z kuşağı bireylerinin iş hayatına dair düşünceleri ve kişisel özelliklerinin çok farklı olduğu aşikâr tamamda bu fırsata çevrilemez mi?