Yıllardır telefonların ve Wi-Fi sinyalleriyle bir arada yaşıyoruz. Peki bu sinyallerin insan vücuduna hiçbir şekilde zararı var mı? Yıllardır evlerimizde Wi-Fi sinyalleri ve telefon sinyalleriyle bir arada yaşıyoruz. Bu sinyaller görünmüyor yalnız hep bizimleler. Peki bu sinyallerin herhangi bir şekilde insan vücuduna zararı bulunuyor mu? Medyada çıkan bilim, sağlık ve teknoloji konularındaki tartışmalı haberleri 4 bin kişilik bilim insanı ordusuyla mercek altına alan, gerekirse deneyler ve araştırmalar yaparak gerçeği ortaya çıkarmak için çalışan İngiliz bilim grubu "Sense About Science" için tartışmalı yedi konuya açıklık getirdi. 2003 yılında 14 kişilik bir bilimsel danışma kuruluyla kurulan Sense About Science, bugün 4 binin üzerinde gönüllü bilim insanı ve uzmandan oluşan bir bilim kuruluşu. Amacı, basında çıkan sağlık, teknoloji ve bilim haberleri hakkında deneyler, araştırmalar ve beyin fırtınası yaparak doğruyu ortaya çıkarmak. Özetle, medyanın yarattığı kafa karışıklığını gidermek. Danışmanların içinde Nobel ödüllü bilim insanları, doktorlar ve profesörler bulunuyor. Küresel ısınma, GDO, detoks ve radyasyon gibi konulardaki bilinç karmaşasını yok etmeyi amaçlayan grup, tartışmalı bilimsel konulara son noktayı koyuyor. Sivil toplum örgütleri, organizasyonlar, kurumlar ve bireylerden gelen bilimsel soruları hiçbir karşılık beklemeksizin uzmanlarına aktararak yanıtlamaya çalışıyor. Grup, 83 yaşındaki İngiliz politikacı Lord Dick Taverne ile sıtma konusundaki çalışmalarıyla ve biyomedikal alanındaki araştırmalarıyla tanınan 73 yaşındaki ünlü İngiliz bilim kadını Dame Bridget Margaret Ogilvie tarafından kuruldu. Ancak yönetim ekibi gençlerden oluşuyor. Hatta grubun VoYS (Voice of Young Science- Genç Bilimin Sesi) adında bir projesi de var ki, amaç genç bilim insanlarınının medyada dile getirilen tartışmalı konularla alakalı olarak halkı bilinçlendirme noktasında girişimci olmalarını sağlamak. İngiliz bilim grubu Sense About Science, “Küresel ısınma var mı?”, “GDO var mı?”, “Cep telefonu, kablosuz ağlar ve MRI insan sağlığını tehdit ediyor mu?”, “Detoks öldürücü olabilir mi?” ve “Gıda boyaları hiperaktiviteye yol açar mı?” sorularına cevap verdi. Küresel ısınma gerçekten var mı ve bu durum insanoğlunun suçu mu? Geleceğe dair bir hava tahmini yapmak çok karmaşık bir bilimsel yaklaşım gerektirir. En ileri yöntemlerle bile detayları bilmek mümkün değil. Bu demek oluyor ki, mevcut iklim ne olursa olsun, genelden sapmış, daha sıcak, daha soğuk, daha kuru ya da nemli geçici yıllar ve on yıllar olacaktır. Hükümetler arası İklim Değişimi Paneli’nde (IPCC) dünyanın yüzyılın sonuna kadar 2-4 derecelik bir ısınmaya sahne olacağı açıklandı. Ancak bu bazı yıllarda bazı yerlerde havaların daha sıcak ya da soğuk olmayacağı anlamına gelmiyor. Bazı istisnai radikal hava olaylarını, küresel ısınma adı altında yorumlamak hiç de bilimsel bir yaklaşım olmaz. Fosil yakıt kaynaklı bazı hava değişimleri yaşanabilir bazı yıllarda. Ancak her radikal hava değişimi için insanlığı suçlamak çok yersiz. Tarih boyunca dünyada felaketlerle sonuçlanan seller, kasırgalar ve fırtınalar olagelmiştir. Dünyanın sonunun geldiğini iddia etmek, felaket tellallığıdır. GDO canavar mıdır yoksa kendisine haksızlık mı ediyoruz? Tarımda genetik modifikasyon güvenli bir teknolojidir ve tarımda devamlılığı sağlamak için gereklidir. Darwin GDO'yu duysa pek şaşırmazdı. Çünkü o tüm yaşayan organizmaların birbirleriyle bağıntılı olduğunu ortaya koymuştu. GDO teknolojisi de bunu kullanır, türler arasında gen geçişleri yaratır. DNA DNA’dır doğaya göre, kaynağının ne olduğu mühim değildir, işine yarayan DNA’yı işine gelen puzzle’da kullanır. Zaten yaşamdaki çeşitlilik de türler arası böyle DNA aktarımlarıyla oluşmuştur. Bu nedenle GDO teknolojisinde bir sorun yok. Üstelik küresel pazarda yiyecek talebi 2030 yılı itibarıyla yüzde 50 olarak artacak. Bu ancak modern biyoteknoloji yöntemleri kullanarak karşılanabilir. Cep telefonunun yaydığı elektromanyetik dalgalar insan sağlığı için zararlı mı? Elektromanyetik dalgalar enerjilerine göre iyonlaştıran ve iyonlaştırmayan radyasyon diye ikiye ayrılır. İyonlaştıranlar esas zararlı olan dalgalardır, x-ray gibi. Işık ve radyo dalgaları gibi iyonlaştırmayan radyasyon ise zararsızdır. Cep telefonunun kullandığı dalgalar da bu gruba dâhildir. Yüksek derecede iyonlaştıran radyasyona maruz kalmak kanser riskini arttırabilir, ancak iyonlaştırmayan radyasyona yoğun olarak maruz kalınsa bile ancak ortaya çıkan ısıdan dolayı yanık tehlikesi oluşabilir; uzun süreli hastalıklara yol açmaz. İyonlaştıran radyasyon yüksek enerjidedir ve hücredeki DNA yapısını değiştirebilir. Hatta hücrede kalıcı hasar bırakıp öldürebilir ve kanser olmasına yol açabilir. İyonlaştırmayan radyasyon ise hücreyi berelemek veya öldürmek için yeterli enerjiye sahip değildir. Bu konu, lunaparkta kriket topuyla vurmaya çalıştığın Hindistan cevizi ile anlatılabilir. Hindistan cevizi ya sallanır ve düşmeden dengesini bulur (hücrenin kendini onarması diyebiliriz buna) ya da yere düşer yani kanser olur. Ancak aynı Hindistan cevizini bir pinpon topuyla vurmaya çalışırsanız onu asla yere düşüremezsiniz. Üst üste onlarcasını atsanız yine de yerinden kımıldamaz. Yani hücreye bir zarar veremez. Pinpon topu burada iyonlaştırmayan radyasyona örnektir. Kaldı ki iyonlaştıran radyasyon da her zaman zarar vermez. Örneğin radyoterapi olarak kanser hastalarının tedavisinde kullanılabiliyor. Her yıl 100 binin üzerinde kanser hastası radyoterapi görüyor İngiltere’de. Klinik hata oranı ise yüzde 0.003. Bu sebepten ölüm riski ise 200 binde bir. Bu arada cep telefonunu çok kullandığınızda ısınmasının radyasyonla bir ilgisi yoktur ve uzun süreli kalıcı zarara yol açmaz. Isınması elektronik parçalardan kaynaklanır. Bir konu da cep telefonlarının beyin tümörlerine yol açıp açmadığı. The International Agency for Research on Cancer (IARCUluslararası Kanser Araştırmaları Ajnsı) tarafından 13 ülkede yeni gerçekleştirilen Interphone adlı bir araştırmada, cep telefonu kullanımıyla beyin tümörü arasında herhangi bir bağlantı bulunamadı. Her tarafımızda kablosuz ağ var. Bu insan sağlığını etkiler mi? Wi-Fi artık hayatımızın her köşesinde mevcut. Evde, okulda, ofiste, restoranda hatta yolda yürürken bile wireless'e çarpmadan geçmek mümkün değil. Bunun yaydığı frekansların etkileri cep telefonu kadar çok araştırılmamış olsa da frekansı (2.4GHz) yani 3G cep telefonunkine yakın bir frekans (2.1GHz) aralığında bulunur. Ve 0.1 watt gibi çok düşük bir güçle çalışır. Haliyle, birisi Wi-Fi erişim noktasının tam ortasına bir yıl boyu otursa bile, sadece 20 dakika cep telefonuyla konuşmuş kadar iyonlaştırmayan radyasyon alabilir MR insan bedeni için tehlikeli mi? MRI yani manyetik rezonans teknolojisi 25 yıldır kullanılıyor. Teşhis için çok önemli bir teknoloj Bu da zararsız olan, iyonlaştırmayan radyasyon kullanarak görüntüleme yapar. Manyetik alan teknolojisi kullanır. Güvenlik prosedürleri de sadece metal bir objeyle görüntülemenin yapılmaması üzerinedir o kadar. Detoks yararlı mı yoksa öldürücü mü? En iyi detoks ürününü bedeniniz kendisi üretir. Piyasadaki ayak pedi, cilt temizleme jeli, gıda takviye hapları ve içecekler gibi detoks ürünleri üzerinde yaptığımız deneylerde hiçbir olumlu etkilerinin olmadığını ispatladık. Bunları kullananlardan aldığımız kan örneklerinde herhangi bir detoks etkisi saptayamadık. Detoks ürünlerinin serbest radikalleri etkisiz hale getireceği iddiası yalandır. Detoks tonikleri ve gıda takviyeleri yüksek seviyede antioksidan içerdiklerini iddia ederler, serbest radikalleri yok etmek için. Serbest radikalleri vücudunuz üretir ve hücre, DNA hasarına yol açabilir, ama aynı zamanda da bağışıklık sisteminizi bakteri ve virüslerden korumak için kilit rol oynarlar. Vücut yediklerinizi kullanarak kendi aktioksidanını kendisi yapar. Dışarıdan gelen antioksidanlar ise böbrekler tarafından zaten atılır. Bağırsaklar düşman bir çevreye sahiptir ve pek çok zararlı bakterinin vücuda girmesine engel olur. Kalın bağırsak istenmeyen katı maddelerin kovulmasından sorumludur. Kalın bağırsağı temizleyeceğini iddia eden ürünler, buna yardımcı olamayacağı gibi koruyucu zara zarar da verebilirler.Cilt ise koruyucu bir bariyere sahiptir ve çok nadiren bir kimyasal ondan içeri girebilir. Cilde uygulanan detoks ürünleri içeri nüfus edemeyeceği için bir işe yaramayacaktır. Karaciğerimiz toksik maddeleri zararsız içeriğe dönüştüren enzimler içerir. Bunlar suda çözülür ve idrar ile dışarı atılır. Öldürücü dozdaki alkolü bile 36 saatte temizler. Dolayısıyla dışarıdan bir kimyasal almaya ihtiyaç yoktur. Detoks tonikleri böbrek, karaciğer fonksiyonlarını geliştiremez. Bazı bitkiler metabolizmayı hızlandırabilirler, evet ancak bunun nedeni bedeninizin bunları zehir olarak algılayıp atağa geçmesidir. Eğer yüksek dozda alırsanız hastalık ve ölümlere yol açabilir. Bir de bazı detoks ürünleri böbrek ve karaciğeri, içerdiği idrar arttırıcı kimyasallar ile temizleyeceğini iddia eder. Ancak bunlar sadece su ve tuzu atarlar, bazı durumlarda tuz seviyesini düşürek kramplara hatta komaya bile sebebiyet verebilirler. Özetle, yüksek doz ilaç alma gibi bir durum söz konusu olmadıkça sindirim sistemi, böbrek ve karaciğerlerin dışarıdan bir detoks ürünü ile temizlenmesine ihtiyaç yoktur. Gıda boyaları ve hiperaktivite arasında bağlantı olup olmadığı henüz netleşmiş değil. Southampton Üniversitesi'nde yapılan bir araştırmaya göre, gıda boyaları koruyucu sodyum benzoat ile birleşince çocukların davranışlarında bir takım olumsuzluklara yol açabiliyor. Ancak bazı çocuklar sarı renkten (E110) etkilenirken bazısı kırmızıdan (E129) etkilenmiş. Ancak hâlâ çocukların olumsuz davranışlarının artışının nedeninin gıda boyaları olup olmadığı netleşmiş değil. Araştırmacılar bu durumun psikolojik nedenler, yorgunluk veya düşük kan şekeri gibi etkenler tarafından oluşmuş olabileceği kuşkusu içerisinde. Sense About Science, 83 yaşındaki İngiliz politikacı Lord Dick Taverne ile sıtma konusundaki çalışmalarıyla tanınıyor. Biyomedikal alanındaki araştırmalarıyla tanınan 73 yaşındaki İngiliz bilim kadını Dame Bridget Margaret Ogilvie tarafından kuruldu.