Vurulacak başka Ermeni varmı?

Abone ol

Dink Cinayeti ardındaki gerçekler gün yüzüne çıkıyor.

19 Ocak 2007 tarihinde korkunç bir cinayete kurban gitti Hrant Dink. O 1990’larda alışık olduğumuz faili meçhullerden biri daha karşımızda duruyordu. Kime ne yarar getirecekti Hrant Dink’i öldürmek? Belki Avrupa Birliği yolundan bizi döndürebilir, içerideki milliyetçi dalgayı biraz daha kuvvetlendirebilir ve istikrarsızlık denen meşum vakıayı geri getirebilirdi.

Diaspora şok oldu
Belki de kutuplaşmaydı istenen. Ama olmadı. Çünkü Türkiye artık oynanan oyunun farkındaydı ve bu oyunu oynatanların neyi amaçladığını biliyordu. Hrant Dink’in cenazesi herkesi şaşırtmıştı. Hatta Ermeni Diasporası beklediğinin tersi bir hava oluştuğu için şok olmuştu. Onlar da bu olayı Türkiye’ye karşı bir koz olarak kullanmak istiyorlardı, ama olay ters tepmişti.


Ne olmuştu da karanlık eller Hrant Dink’i hedef seçmişlerdi?
Bunu anlamak için geçmişe bir bakalım.

Hrant Dink öldürülmeden önce İstanbul Valiliği’nde vehim bir olay yaşadı. Dink 6 Şubat 2004 tarihinde Agos gazetesinde manşetten verdiği dünyanın ilk kadın pilotu Sabiha Gökçen’le ilgili haberdi. Orada Dink, Sabiha Gökçen’in Ermeni asıllı olduğunu iddia diyordu. Hürriyet gazetesi 21 Şubat 2004’te haberi manşete taşıyınca 22 Şubat 2004 tarihinde Genelkurmay bir bildiri yayınladı. O bildiride kısaca şöyle deniyordu:
“Böyle bir sembolü amacı ne olursa olsun tartışmaya açmak, milli bütünlüğe ve toplumsal barışa karşı bir cürümdür.”

Sonun Başlangıçı
Bu olayın ardından peş peşe tehdit almaya başlayan Hrant Dink İstanbul Valiliği’ne çağrıldı. Dink orada bulunan iki bürokratın kendisini alenen tehdit ettiğini ve ayağını denk alması konusunda uyarıldığını iddia etti. Valilik böyle bir şeyin olmadığını söyledi. Dink için sonun başlangıcı belki de bu hadiseydi. Neticede valilikte tatsız olayların yaşandığı bir gerçekti.

Öldürüleceğini bilmeyen yoktu
Elde edilen istihbaratlar gösteriyor ki, Emniyet’ten Jandarma’ya kadar neredeyse Hrant Dink’in öldürüleceğini bilmeyen yokmuş.

Profil Yayıncılık tarafından yayınlanan bu olayı enine boyuna masaya yatırıyor. Kitap Cem Küçük’ün ülkemizin dört ünlü gazetecisiyle –Avni Özgürel, Etyen Mahçupyan, Mehmet Altan ve Yasemin Çongar – yapılmış röportajdan oluşuyor. Mutlaka okunması gereken bu önemli kitapta Hrant Dink cinayetiyle ilgili dört önemli ismin tespiti şöyle:

Avni Özgürel:
“Hrant Dink olayında bu çocuk İstanbul’a geliyor, Agos gazetesinin yerini buluyor, Hrant’ı soruyor, yukarıda deseler çıkıp odasında vuracak. Yok gelmedi daha diyorlar. Bu geziniyor, tekrar geliyor, yine yok deniliyor. Birkaç saat daha geçiyor, o arada ağabey dediği kişiyi arıyor. “Abi bu adam yok, gecikecek, vurulacak başka Ermeni varsa söyle onu vurayım” diyor. Münhasıran Hrant’ın hedef alınması gibi bir şey yok ortada. Çocuklara derseniz ki evet siz talihsizsiniz, hiçbir geleceğiniz yok, babanız sizi terk etti, ama işlediğiniz suçla da ünlü olabilirsiniz.”

Etyen Mahçupyan:
Şu anda Trabzon’daki iki astsubayın beyanlarını geri çekip yeni beyanlar vermesinden ve kendi üstlerinin de bu işten çoktan haberdar olduğunun ortaya çıkmasından sonra çok farklı bir boyuta geldi. Bu işin İstanbul’daki davada yargılanan üç beş kişiyle sınırlanması mümkün değil. Ama mahkeme heyetinin takdiridir. Öyle sınırlayıp öyle de karar verebilir. Ama bu toplumsal vicdan açısından yara olarak kalacaktır. Çünkü çok belli ki, burada yargılanmakta olan insanlar sadece küçük dama taşları.

Ahmet Samim... Serbesti gazetesinin başyazarı... Ve ilk basın şehidi... Ne zaman öldürülüyor? 6 Nisan 1909’da... Nerede öldürülüyor? Galata Köprüsü’nün üzerinde... Nasıl öldürülüyor? Tabancayla vurularak... Neden öldürülüyor? İttihat ve Terakki’yi eleştirdiği için... Yolsuzlukların üzerine gittiği için... İkinci Meşrutiyet’teki özgürlük dalgasının kalıcı olmasını istediği için…

Mehmet Altan:
Hrant Dink kim? Agos Gazetesi Genel Yayın Müdürü... Ne zaman öldürülüyor? 19 Ocak 2007’de. Nerede öldürülüyor? Pangaltı’da. Nasıl öldürülüyor? Tabancayla vurularak. Neden öldürülüyor? Bu sorunun cevabını bulabilmek için bir başka soru daha sormalıyız. Bu cinayet kimin işine gelir? Herhalde Türkiye’nin dünyanın ayrılmaz bir parçası olmasını isteyenlerin değil. Bu, Türkiye’yi dünyadan kopartmak isteyenlerin işine gelir.
Yasemin Çongar:
Hrant Dink öldürüldüğünde, Türkiye çok kritik bir yıla girmişti. 2007’nin Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve genel seçimler nedeniyle çok kritik bir yıl olacağını hepimiz biliyorduk. Ve ister istemez, ilk refleksim, Hrant Dink’in öldürülmesinin bu kritik süreci etkilemeye dönük bir cinayet olduğu yönündeydi. Dolayısıyla, cinayetin arkasında Türkiye’nin huzurlu, istikrarlı bir Cumhurbaşkanlığı ve genel seçim yaşamasını istemeyen bir gücün olacağı kuşkusuna sahiptim.

Günün Önemli Haberleri