Vural Savaş Dağ fare doğurdu
Abone olAKP kendi yandaşlarının çoğunlukta olacağı Anayasa Mahkemesi oluşturmaya çalışıyor.
Atilla İlhan, Metin Aydoğan’ın “” adlı kitabı için “Hayatımda
okuduğum en güzel şiir” diyerek kitaba hepimizin dikkatini
çekmişti. Emin Çölaşan da bu kararlıkta bir sis çanı gibi çalarak,
Saygı Öztürk’ün Ağustos 2008’de ilk basımı yapılan “” adlı kitabı
için, “Bu kitap Türkiye Cumhuriyeti tarihine geçecektir”
belirlemesini yapmıştır. Ne kadar haklı olduğunu, kitabı okuyan
herkesi kabul edecektir sanıyorum.
Söz konusu kitabı okurken önce aklıma, 22.08.2008 günü Ergenekon
Soruşturması kapsamında 22 kişi göz altına alındığında, Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan’ın söyledikleri geldi. (Zaman Gazetesi /
24.08.2008)
“Emniyet ile yargıyı tebrik ediyorum. Son olaylar gerçekten yürütme
ve yargının gayet güzel bir dayanışma içinde bu işi yürüttüğünü
gösterdi. Demek ki bu, dayanışmanın neleri olumlu istikamete
götüreceğini gösteriyor… Bu operasyonda önemli olan, yürütme ve
yargının gayet güzel bir dayanışma sergilemesidir.”
Daha sonra Recep Tayyip Erdoğan, “Bu davanın savcısı olduğunu”
söylemekten de çekinmedi. Laikliğe aykırı eylemlerin odağı haline
geldiği Anayasa Mahkemesi’nce saptanmış partilerden oluşan
“yürütme” Recep Tayyip Erdoğan’ın da belirttiği gibi, etkili
yerlere getirilmiş bazı yargı mensuplarıyla dayanışma içine
girmişse; düzmece, sahte, Anayasaya ve yasalarımıza aykırı bir
şekilde elde edilen bulgulara dayanarak, daha pek çok aydınımızı ve
vatansever insanımızı sanık sandalyesinde göreceğiz demektir.
Karşı devrimin gerçekleşmesinde polisimiz ve yargının nasıl bir
silah olarak kullanıldığını; ne çeşit delillere dayanarak Sinan
Aygün, Mustafa Balbay, Hurşit Tolon, Ergün Poyraz, Şener Eruygur,
Emin Gürses, İlhan Selçuk, Doğu Perinçek gibi değerli
aydınlarımızın tutuklanıp, haklarında dava açıldığını, ülkemizin
nasıl bir “Korku İmparatorluğu” haline getirildiğini öğrenmek
istiyorsanız, Saygı Öztürk’ün kitabını mutlaka
okuyun.
Yüz binlerce kişiye bu kitabı okutmayı başardığımız an,
yapmaya çalıştığımız “Hukuk Savaşı” mutlaka başarıya
ulaşacak; sıra hiçbir şekilde hiçbir aydınımıza, hiçbir
zaman gelmeyecektir. Bilinçlenme olmadan hiçbir sorunumuzu
halledemeyiz. Yargıyı bu hale getiren kişilerin ve atamalarda
gerekli özeni göstermediği anlaşılan Hakimler ve Savcılar Yüksek
Kurulu üyelerini protesto etmek amacıyla, ben bu yıl Adli
Yılın Açılışı Töreni’ne katılmayacağım.
Demokrat Parti de seçimle iktidara gelmişti. Güdümüne sokmayı
başardıkları, yargı mensuplarının ve kurdukları “Tahkikat
Komisyonu”nun yaptığı uygulamalar, onları “Anayasa’yı ihlal”
suçunun sanıkları haline getirmiştir. Bence, “Ergenekon
soruşturması ve davası” AKP yöneticileri hakkında ileride mutlaka
açılacağına inandığım “Anayasa’yı ihlal” davasının en sağlam
delillerinden birini oluşturacaktır. Bunun için, kendi
yandaşlarının çoğunlukta olacağı bir Anayasa Mahkemesi
oluşturulmaya çalışıyorlar.
Emin Çölaşan’ın, Saygı Öztürk’ün kitabına yazdığı ön sözden aldığım
bir bölümle, bu yazıma son veriyorum: “Ülke yönetiminde
çuvallayanlar, kafalarda yaratmak istedikleri hayali DARBE öcüsüne,
DARBE umacısına sarılıp günü kurtarma peşine düştüler. … İfadeler
alınırken sorulan sorulara bakınız. İnsanların telefonları aylarca
dinlenmiş, özel yaşamlarına girilmiş ve o sorular soruluyor.
… Yasalar paspas gibi çiğnenirken, gizli olan soruşturmanın bilgi
ve belgeleri havalarda uçuşurken, işlerine gelen bu rezaleti
ellerini ovuşturarak seyretmekle yetinen Başbakan, Adalet Bakanı ve
İçişleri Bakanı sorumludur. Eğer bu ülkede yasalar geçerliyse,
hukuk devleti diye bir nesne varsa, bunun hesabı bu şahıslardan bir
gün mutlaka sorulacaktır.
Dahası da var! Olayı kendilerince güçlendirmek ve kanıtlamak için
cezaevlerinde başka suçlardan tutuklu ve hükümlü bulunan ve adı
mafya olaylarına karışmış kişileri bile ifade için getirip
Ergenekon çetesiyle bağlantılarını bulmak için bir çaba harcadılar.
Danıştay katliamı, Hrant Dink cinayeti, Ahmet Taner Kışlalı ve
Necip Hablemitoğlu cinayetleri ve hatta PKK olayları Ergenekon
işiydi !..
Neyse ki Osmanlı dönemindeki Patrona Halil ayaklanmasını, Genç
Osman’ın öldürülmesini, Enver Paşa’nın Babıali baskınını falan
Ergenekon’a bağlamayı akıl etmediler de rahatladık !..
Madalyonun bir yüzünden bakınca manzara komikti: Üç beş yazar,
emekli asker ve üniversite hocası el bombasıyla darbe yapacak!
Madalyonun öteki yüzünde ise Saygı Öztürk’ün burada sergilendiği,
açığa çıkardığı belgeler vahim. Aslında bir gazetecilik şaheseri…
Ve “Dağ fare doğurdu” sözünün kanıtı.
Vural SAVAŞ
Onursal Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı