Vorkink hem övdü, hem uyardı
Abone olDünya Bankası Türkiye Direktörü Andrew Vorkink, Türkiye'nin makroekonomik politikalarını övdü. Vonkink bir yandan da risklerin bulunduğunu ifade etti.
Dünya Bankası Türkiye Direktörü Andrew Vorkink, Türkiye'nin son
yıllarda makroekonomik politikaları sürdürebilmek için büyük
aşamalar kaydettiğini, ancak hala riskler bulunduğunu ifade
ederken, ''bunlar tamamen ortadan kalkmamıştır, mesela cari açıkla
ilgili konuya dikkat edilmesi lazım'' dedi. Türk Sanayicileri ve
İşadamları Derneği (TÜSİAD), Dünya Bankası Türkiye Temsilciliği ve
Uluslararası Finans Kurumu (IFC) tarafından ''Türkiye'de Dünya
Bankası Grubu: Türk Şirketleri İçin İş İmkanları Semineri''
düzenlendi. Seminerde konuşan Vorkink, Türkiye'nin coğrafi açıdan
fiziksel bazı acil durumlarla karşılaşabildiğini ifade ederken,
yeniden yapılanma konusunda önümüzdeki hafta İstanbul için 400
milyon dolarlık kredinin müzakere edileceğini, burada amacın
gelecekteki depremlerin riskini azaltabilmek ve acil durumlara
karşı hazırlıklı bulunmak olduğunu söyledi. Vorkink, Türkiye'nin
son yıllarda makroekonomik politikaları sürdürebilmek için büyük
aşamalar kaydettiğini belirterek, şöyle devam etti: ''Hala riskler
var. Tamamen bunlar ortadan kalkmamıştır, mesela cari açıkla ilgili
konuya dikkat edilmesi lazım. Bankacılık sektöründeki riskler
oldukça azaldı ama devlet bankalarının kamuda değil, özel sektörde
daha iyi işletilebileceğine inanıyoruz. Ziraat ve Halk bankasının
özelleştirilmesi önemli ve sanıyoruz Hükümet bu yönde adım atıyor.
Ekonomik sahnede enflasyonda benzeri görülmemiş bir başarı oldu.
Daha düşük faiz hadleri... Enflasyonda yüzde 8-9'a inmek ve
önümüzdeki bir kaç yıl içindeki yüzde 5 hedefi son derece
önemlidir.'' İnsanlar arasındaki eşitliğin son derece önemli
olduğunu vurgulayan Vorkink, eğitim konusunda Türkiye'nin son 6
yılda büyük ilerleme gösterdiğini, geçmiş yıllara göre ilkokul
eğitiminin arttığını, ancak kızlarla ilgili okula gitme oranında
hala bir düşüklüğün söz konusu olduğunu kaydetti. Tamamen rekabetçi
bir ekonomiye sahip olmanın AB süreci içinde Türkiye için en önemli
alanlardan biri olacağını vurgulayan Vorkink, ''Böyle bir
ekonominin AB içinde işleyebilecek ve aynı zamanda da Avrupa'dan
gelecek rekabeti de göğüsleyip, ona göre ayakta durabilecek olması
gerekir. Dolayısıyla bu bağlamda işgücüne sahip olmak çok
önemlidir. Türkiye'deki en yüksek işsizlik ise lise ve üniversite
mezunlarındadır'' diye konuştu. Andrew Vorkink, rekabet için iş
ortamı bazında Türkiye'de yeterince bilgiye dayalı bir ekonominin
geliştirilmesinin de çok önemli olduğuna işaret ederken, ''acaba iş
topluluğu ile araştırmacılar ve devlet kurumları arasında yeterince
iletişim var mı? Türkiye'yi başka ülkelerle karşılaştırdığımızda
mükemmel üniversiteleri var ama üniversitelerdeki araştırma sayısı
Avrupa profilinden bir hayli farklıdır'' dedi. ''TÜRKİYE, DÜNYA
BANKASI İÇİN ÖNEMİ BİR ÜLKE'' Dünya Bankası'nın Türkiye'ye yönelik
kredi portföyünün büyüdüğünü ifade eden Vorkink, şunları kaydetti:
''Türkiye şu anda Dünya Bankası için önemli bir ülke konumunda. En
üst 5 ülkeden biri. Türkiye'ye verilen 1.5 milyar dolarlık kredi
önemli bir para. Türk hükümeti her yıl (yurtiçi ve dışında) 150
milyar dolar finansman sağlıyor, biz yüzde 1'ini sağlıyoruz. Neden
alıyor? Çünkü daha önceden, 2001 krizinden birikmiş olan borçlar...
150 milyar dolar hayli bir paradır. Bunun yüzde 90'dan fazlası,
Türk piyasasına arz edilen kısa vadeli kağıttır. Dünya Bankası'nın
verdiği krediler ise 17 yıllıktır.'' Dünya Bankası'nın geçen 5
yılda Türkiye'ye verdiği kredilerin en fazla finans alanına
gittiğini, KOBİ'lerin de buna dahil olduğunu ifade eden Vorkink,
gelecek hafta 300 milyon dolarlık bir kredinin müzakeresinin
yapılacağını, bunun 3. ihracat kredisi olacağını, özel bankalar ve
KOBİ'lere gideceğini bildirdi. ''EMEKLİLİK KONUSUNDA REFORM
YAPILMASI GEREKİYOR'' Vorkink bu arada, şu anda SSK'nın yüzde 3.5
açık oluşturduğunu, Maastricht kriterlerinde bu açığın yüzde 3
olarak öngörüldüğüne işaret ederken şöyle dedi: ''Biraz esneklik de
sunulmuştur, ancak bütçe açığı Türkiye'de sadece SSK'da yüzde 3.5.
Emeklilikte bir reform olmazsa yüzde 3.5 olan açık 15 yıl içinde
yüzde 9'a çıkacak. Dolayısıyla emeklilik konusunda reformun mali
açıdan mutlaka yapılması gerekir. Önümüzdeki bir kaç ay içinde bu
konuda birtakım gelişmeler göreceğiz. Şimdi ilaçlara da çok büyük
ödeme yapılmakta, hükümet bunu toptan alımla karşılamaya
çalışmaktadır. Yüksek maliyetler hastanelerde de görülüyor.''
YATIRIMLARIN KIRSAL ALANA KAYDIRILMASI KONUSU Türkiye'de kırsal
alanda işsizliğin yüksek olması nedeniyle yatırımı buralara
kaydırmanın çok önemli olduğunu vurgulayan Vorkink, böylece kentsel
ve kırsal alandaki farklılıkların azalacağını dile getirdi. Türk iş
dünyasının elini kolunu nelerin bağladığını da ele aldıklarını dile
getiren Vorkink, şunları söyledi: ''Yatırım ortamı değerlendirmesi
yapıyoruz. 1,500 kuruluşla bir araştırma yapıldı, iş dünyasını
neler kısıtlıyor, ne tür rüşvet vermek zorunda kalıyorlar, ne kadar
rüşvet... Bu işlerini nasıl etkiliyor gibi konuları ele alıyor bu
araştırma. Bu araştırmadan tavsiyeler çıkarıp bir program
oluşturulabilir, gelecekte Türkiye'de iş ortamı nasıl
geliştirilebilir? Türkiye'de iş fırsatları kesinlikle artmıştır.''
''FİNANS SEKTÖRÜNÜN BÜYÜME POTANSİYELİ VAR'' Türkiye'ye gelen
yabancı sermaye miktarının geçen yıl 2 milyar dolar olduğunu
hatırlatan Vorkink, ''Ben Türkiye'nin Hırvatistan ve Romanya'nın
ilerisinde olduğunu düşünüyorum. Özel sektörü Doğu Avrupa'daki en
dinamiklerden. Türkiye'de finans sektörünün büyüme potansiyeli
var'' diye konuştu. Bankacılık sektörünün sağlam temellere oturması
gerektiğini belirten Vorkink, ''Bankacılık sektörü konusunda
huzursuzluk var, hem ülke içinde hem de dışında'' dedi.
Katılımcıların sorularını da yanıtlayan Vorkink, özelleştirmede çok
aceleci davranılmaması gerektiğine işaret ederken, ''Yatırımcılar
çok düşük fiyatlar teklif edebilirler, çünkü burada bir risk var,
özelleştirmeden sonra düzenleme rejimi bir kar üretmeyebilir'' diye
konuştu. Vorkink, bir soru üzerine, Türkiye'de bir iş açmanın
bedelinin çok yüksek olduğunu, sürenin azalmasına karşın bedelinin
yüksek olduğunu bildirdi.