Volkan Konak’ın; özgürlüğü, dürüstlüğü ve cesareti!...

Cumhurbaşkanlığı,Volkan Konak,Ö.Sabuncuoğlu,İ.Kalın, F.Koçarslan, Ramazan,

Göktan AY goktanay57@gmail.com

Sevgili Ömür Sabuncuoğlu, Kuzeyin Oğlu Volkan Konak ile bir sohbet gerçekleştirmiş. Konak, başarılı bir konservatuar mezunumuz. Karadeniz’in bütün özelliklerini üstünde taşıyor.  Mezun olduktan sonra, aşağıdaki satırlarda söylediği gibi, kendi kendini geliştirdi, sahibi olduğu barda çalıştı, özel bir sahne yaptı ve kazandı…

Elbette cümleleri; biraz sert, cesaretli, yoruma açık ama, sohbetine doyum olmayan, gerçekleri arkadan konuşmayan, güncel hayattan kopmayan, nüktedan/samimi bir kişi…

Kendisini yıllar önce “İstanbul Türk Müziği Günleri” için çağırdığımda, hemen koşmuş ve Açık Hava’da güzel bir konser vermişti. Şimdi önemli gördüğüm bazı görüşlerini  “yorumsuz” olarak sizlerle paylaşmak istiyorum;

“Çok farklı bir sahneniz var. Nasıl hazırlanıyorsunuz? 

                Hayatım boyunca mütevazı olmaya çalıştım ama sahnem konusunda mütevazı değilimdir. Sahnede bir iddia ortaya koyuyoruz. Kabare, müzikal ve tiyatral bir sunum var. Bunu 15 yıllık bar çalışmamda edindim. Bizim mesleğin en zor kısmı bar müzisyenliğidir, ağır işçiliktir. Normal konserler, kumda koştuktan sonra çimde koşmaya benziyor. Bar kendime ait olduğu için özgürdüm ve kovulma derdim yoktu. Hâkimiyetim arttı. Başkasının yerinde çalışsam, sahnemi geliştiremezdim.

               Beynime uyarsa hepsine varım. Sanatla uğraşan herkese vurgunum. Keşke herkes enstrüman çalabilse, insanın ruhunu terbiye ettiğini düşünüyorum. Ne demiş Mustafa Kemal, “Bir ülke sanatla beslenmiyorsa, ana damarı kurumuş demektir.” 

Karavanınızı tanıyıp da yanınıza gelenler oluyor mu?

              Tabii, sevgi seli yaşıyorum, fotoğraf çektiriyoruz. Adana otobanında kamp yaptığımızda TIR’cılarla yemeğimizi paylaşıyoruz. O bize yumurta veriyorsa, biz ona peynir veriyoruz. Yurtdışı parklarında menemen yapıyoruz. Belli camialara alışamadım. Ünlü ve zengin insanlara alerjim var. Tabii ki görüştüğüm arkadaşlarım var ama genel olarak onların egosu çok yüksek, megolamanlıkları var, benciller. Buna dayanamıyorum, sinir sistemim bozuluyor. Basın ve sanat camiasından kimseyle görüşmüyorum. Ortam oldu mu bir araya geliyoruz ama ben aramam. Telefonumda numaraları yoktur. Toprak, tezek ve zaman zaman ter kokan Anadolu insanına vurgunum.

5 kız kardeşle birlikte büyümüşsünüz. Zor olsa gerek.

               Ben o yüzden hanımefendilerin kırılıp dökülmesine dayanamıyorum. Ablamlardan çok feyz alıp, kadınların dünyasını öğrendim. Kadınlara verdiğim kıymet belki de ablamlardan başlıyor. Erkek toprağı geniş, kadın derinlemesine kazar. Toprağı derinlemesine kazınca da karşısına çeşitli katmanlar çıkar. Lisede de arkadaşlarım ağırlıklı hep kızdı. Onların dünyasını ve sohbetini severdim. 

Bir kadına yapılmaması gereken 5 şey ne sizce?

               En başta şiddet. Türkiye’de son 10 yılda 5 bin kadın öldürüldü. Ben nasıl durayım bu ülkede artık? Aldatma konusu da önemli. Bir de bir kadın yürürken, adam yarım saat arkasından bakıyor. Bu nedir? En nefret ettiğim şey! Bir beyefendinin yanındaki hanımefendiyle göz teması kurulmasından da hoşlanmam. Otobüs durağında bekleyen kadını bile rahatsız ediyorlar. Durakta bekleyen kadına da çalınan kornanın, selektörün sonu yok. Ben bu ülkede asla kadın olmak istemem.

Sizin için en önemli duygu nedir? 

             Özgürlüğüm, dürüstlüğüm ve cesaretim. Bunlara dokunulduğu zaman vahşileşebilirim.

Sezen Aksu geçtiğimiz hafta sahneleri bırakacağı zamanı açıkladı. Sizin de uzaklaşmak için koyduğunuz bir tarih var mı?
              Prestijli, daha seçici ve frene bastığım bir dönem düşünüyorum. 2016’dan sonra 6 ay Türkiye’de, 6 ay yurtdışında olacağım. Çocukları yurtdışında okutacağım için onların başında olmak istiyorum. Türkiye’de yalanın, hırsızlığın kötü bir şey olduğunu öğretemiyoruz. Çocuklarımı bu sevgisiz ortamda büyütmek istemiyorum. Müzik anlamında da, 80 yerine 30 tane daha prestijli konser veririm. Kitap yazarım, müzikal ve sinema projemi gündeme getiririm. Filmde oynamayacağım ama müziğini yapıp, senaryosunu yazacağım. Zülfü Livaneli’nin son yıllarda yaptığı gibi. Benim gözümde tam bir entelektüel. Bizim işimiz çok zor ve yıpratıcı. Sinirlerinizin çok sağlam olması lazım, yoksa şizofren olup kafayı yersiniz. Sadece Türkiye değil, Makedonya, Selanik, Tebriz, Almanya... Gittiğiniz her yerde fotoğraf çektiriyorsunuz. Bu otokontrol insanı çok yoruyor. O yüzden yayladaki evime kaçıyorum, kendime dönüp, arınıyorum.” HT Magazin/Ömür Sabuncuoğlu/07.06.2015 ()

CUMHURBAŞKANLIĞI'NIN DİLİ; Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, CHP MV Sn. Tanal’ın 100 takım elbise iddialarına iddialara karşı açıklamalarda bulunmuş; “Neresini düzelteyim ben bunun diye bir hikaye var ya. Deli saçması iddiaların ortaya atılması utanç verici bir durum. Çocukça, komik iddialarla yapılmaya çalışılması ne Meclis'in onur ve itibarına yakışıyor ne de vekilin. Bunları böyle abuk sabuk bilgilerle iddia olarak ortaya atmak dahi komiklikle ciddiyetsizlikle izah edilebilir. Türkiye'de gündem olmak çabalarından başka bir şey ifade etmiyor. Altın klozet yalanlarının ortaya çıktığını görmüyorlar mı? Böyle bir şey asla söz konusu değildir. Cumhurbaşkanlığı makamına hakarettir. Yargı mensuplarına yapılmış bir hakarettir. Kesin bir dille reddediyoruz.” demiş.

Sn. Kalın; yıllardır Sn.Erdoğan’ın yanında. Sessiz, az konuşan, -ancak ekranda eski TRT spikerleri gibi  çok soğuk duruyor- dikkatli bir kişi... Ancak,  medyadaki köşe yazarlarından etkilenmiş gözüküyor..

Cumhurbaşkanlığı saygın ve en üst kurum. Kullanılan dil; güzel/düzgün Türkçe, olgun,kısa, net, vurucu olmalı ve Makamın onurunu/saygınlığını korumalı.. Bu dönemde, bu tür iddiaların artacağı görülüyor. Aman dikkat diyoruz…

Delfivari; “Bazen akıllılar aptallık, aptallar akıllılık yapar, ama akıllının ne zaman aptallık, aptalın akıllılık yapacağını bilinemez. Ama; aptallar kaybedecek, akıllılar kazanacaktır.” demiş. Bakınız; şair, bestekar, sevgili  Fatoş  Koçarslan (17 Haziran 2015) içindekileri nasıl kaleme dökmüş. Sizlerle paylaşalım:

ŞU ALNIMDA YAZIM VAR

ALDIM KALEM, DEFTERİ

YAZACAK ÇOK SÖZÜM VAR

DAHA MURAD ALMADIM

BU DÜNYADA GÖZÜM VAR

ÇALIŞTIM HİÇ DURMADAN

RIZKA HARAM KATMADAN

“VAR”I,  “YOK”U SATMADAN

ALIN TERLİ BEZİM VAR

HAKK’A SEVGİM BAĞRIMDAN

USANMAM AŞK ÇAĞRIMDAN

SAPMADIM HİÇ DOĞRUMDAN

BU YOLLARDA İZİM VAR

KEDER SAKLI GÖNLÜMDE

SEVDA  BİTMEZ DİLİMDE

DERTLİ NAĞME TELİMDE

ŞU ELİMDE SAZIM VAR

ŞARKI, ŞİİR SERVETİM

HAYKIRARAK  SÖYLERİM

ELBET BEN DE  GÖÇERİM

ŞU ALNIMDA YAZIM VAR

Not: Ramazan yine tüm güzellikleri ile geldi ve gitti. Tüm okurlarımın Ramazan Bayramı’nı kutlar, hayırlara vesile olmasını dilerim.