Vizesiz Avrupa'da 'terör' çıkmazı!
Abone olTürk vatandaşlarının AB ülkelerine vizesiz seyahat hakkı için oluşan olumlu hava, Erdoğan’ın terör tanımı üzerinden rest çekmesiyle belirsizliğe yöneldi.
AB Komisyonu, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına
vizelerin kaldırılması yönünde tavsiye kararı aldı. 4 Mayıs’ta
yapılan açıklamada 72 kriterden 5'inin henüz tamamlanmadığı
belirtildi. Tamamlanmayan kriterler; yolsuzlukla mücadele, Europol
ile işbirliği, kişisel verilerin korunması, terör tanımı ve AB
ülkeleri ile adli yardımlaşma. Bu 5 kriter arasındaki terör tanımı,
vizesiz Avrupa yolunda en büyük engel.
Avrupa Birliği de, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da Türkiye’deki terör ve terörist tanımlarının değişmesini istiyor. Ancak bu istekler zıt yönlerde. AB tanımın daralmasını, Cumhurbaşkanı Erdoğan ise genişlemesini istiyor.
Bugün İstanbul Eyüp Belediyesi hizmet binası ve toplu açılış töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan da terör tanımı üzerinden AB’ye rest çekti:
"AB vize için terörle mücadele yasasını değiştireceksiniz diyor. Siz önce Avrupa Parlamentosu yanına çadır kuran teröristlere izin veren zihniyetinizi niye değiştirmiyorsunuz? Biz yolumuza gidiyoruz, sen de yoluna git. Kiminle anlaşabiliyorsan onlarla anlaş."
‘AB'nin endişesi siyasi iltica’
Perşembe günü gazetelerin Ankara Temsilcilerine konuşan AB Bakanı Volkan Bozkır, AB'nin 'Terör' ve 'terörist' tanımının daha da daraltılmasını istediğini söyledi, ancak Türkiye'nin içine bulunduğu durum nedeniyle bunun gerçekleşemeyeceğini belirtti:
"Terörle Mücadele Kanunu'nda bir değişiklik yaptık. Kamu güvenliğini tehdit bakımından 'yakın ve açık tehlike' kavramını kanuna koyduk. Avrupa standartlarında kullanılan ortak bir ifadedir. (TMK'da) Bazı kelime değişiklikleri düşünceleri var. Biz de onlara diyoruz ki; bu kadar şehit verirken, sanki Türkiye'de bir şey yokmuş gibi güzel günlerde bahsedilecek değişiklikleri yapma lüksüne sahip değiliz."
Bozkır, AB’nin asıl endişesinin “Türkiye’den Avrupa’ya gidecek olanların terörün geniş tanımını gerekçe göstererek siyasi iltica talebinde bulunması” olduğunu ifade etti:
“AB’nin endişesi, Türkiye Avrupa’daki mültecileri geri kabul etmeye başladığında veya vize kalktığında Türkiye’den Avrupa’ya gidecek olanların terörün geniş tanımını gerekçe göstererek siyasi iltica talebinde bulunması. Ama biz de diyoruz ki; ‘1,5 milyon insan gitti. Bunların içinde neredeyse bir tane Türk yok. Bir tane siyasi iltica talebinde bulunan yok.’ Bunlar izah edilerek bir mutabakat sağlanabilecek konular.”
‘Göçmen anlaşması bozulabilir’
AB yetkililerinden henüz bir açıklama gelmedi ancak, Brüksel merkezli bağımsız düşünce kuruluşu Avrupa Politika Merkezi’nden (EPC) Amanda Paul, Erdoğan’ın açıklamasının ardından AB ile Türkiye arasındaki sığınmacı anlaşmasının bozulabileceğini söyledi. “Türkiye, terörle mücadele yasalarını AB’nin istediği çizgiyle uyumlu hale getirmezse, AB’nin vize serbestisini nasıl meşrulaştıracağını görmek zor” dedi.
Almanya ‘sorumlulukların yerine getirilmesini’ bekliyor
Cuma günü Federal Basın Merkezi'nde düzenlenen basın toplantısında konuşan Alman hükümeti sözcülerinden Georg Streiter de, koltuğunu devretmeye hazırlanan Ahmet Davutoğlu ile uyumlu çalıştıklarını; ancak Türkiye’nin yeni başbakanıyla da yapıcı işbirliğinin sürdürülmesi gerektiğini söyledi. Sığınmacı anlaşmasıyla ilgili olarak “Bu AB ile Sayın Davutoğlu arasında değil, AB ile Türkiye arasında bir anlaşma” diyen Streiter, “AB ve Almanya, gelecekte de tüm sorumluluklarını yerine getirecektir ve bunu Türk tarafından da bekliyoruz” ifadesini kullandı.
AB’nin Türkiye’yi eleştirdiği noktalar
AB Türkiye’de güvenlik güçlerinin ve mahkemelerin uygulamalarının kişi güvenliği ve özgürlüğü, adil yargılanma hakkı, ifade, toplanma ve dernek kurma özgürlüğü ile uyumunun sağlanmasını da istiyor. AB, Türkiye ile ilgili hazırladığı ilerleme raporlarında son zamanlarda Ankara’nın bu konularda AB’ye uyumlu olmak bir yana, geriye doğru gittiğini savundu.
Terörist tanımının terörü destekleyen milletvekili, gazeteci ve akademisyenleri de kapsamasını isteyen Erdoğan ise 14 Mart’ta konuyla ilgili şunları söyledi:
"Elinde silahı, bombası olan teröristle, konumunu, kalemini, unvanını, amacına ulaşabilmesi için teröristin emrine verenin de hiçbir farkı yoktur. Ünvanı milletvekili, akademisyen, yazar, gazeteci, sivil toplum kuruluşu yöneticisi olması o kişinin aslında bir terörist olduğu gerçeğini değiştirmez. Bombayı patlatan, tetiği çeken terörist olabilir ama o eylemin amacına ulaşmasını sağlayan işte bu destekçiler, yardakçılardır. Terör tanımını, terörist tanımını en kısa sürede yeniden yapılarak Ceza Kanunumuza derç etmeliyiz diye düşünüyorum. Terör örgütlerine destek verdikleri için güvenlik güçlerimizce yakalanan kişilerin adliyenin bir kapısından girip, diğerinden çıkıp gitmesi artık tahammül edebileceğimiz bir durum değildir.”