Hiçbir zaman verilmemiş olan bir randevuya gönüllü olmak;
gönlüne aşk ateşi düşmüş herkesin hissettiği ama adını tam olarak
koyamadığı garip ve bir anlamda ruhani durumdur.
Sevginin yarattığı hayalin; aklı ve ruhu ele geçirerek geleceğe
yolculuğunun lokomotifi de işte bu verilmemiş randevuya
yolculuktur.
Bu sessiz randevu; yaşananlara değil,
yaşanacaklara gidilmeye çalışılan çok özel bir randevudur. Sevginin
meyvesini yaşamaya giderken; geçmiş de yaşanan tüm gönül
kırgınlıklarından kurtulmaya yolculuktur.
Bazen sözcüklerle, bazen hayallerle, bazen de bilinmez ama
istenen her şeye kavuşacağını düşündüğün, hissettiğin
beklenendir.
O hayali zaman; senin yaşama nedenin ya da geçmiş yüklerini
çekmene dayanma direncindir. O randevu; aslında senin kendine
ulaşacağını bildiğin özel bir andır.
O randevu; senin iç dünyana randevundur.
Bazen içindeki gizemli dünyanın sana yaşattığı tüm acılardan
kurtulacağın, bazen de o gizemli dünyanda kaybolduğun andır.
İkisi de fark etmez.
Çünkü ikisi de sensindir.
Ulaşmaya çalıştığın; umutların ve hayallerinle gittiğin ama
sana hiçbir zaman verilmemiş bir randevudur.
O randevun; senin için aşkın tarifini tam anlamı ile yaşayarak
yapabileceğin, kendini ve aşkını yaşayacağın andır.
Sonsuz bir huzurun seni beklediği andır.
Belki bir ömür korktuğun ama yetişemediğin, belki de kaçırdığın
ama kaçırdığından habersiz olduğun randevundur.
Koşarak gittiğin ama hiçbir zaman sana verilmemiş bir
randevudur.
Yani kendinle olan randevundur.