Yunan basınının Ekrem İmamoğlu’nu övmesi ve bizden biri demesi,
Trabzon asıllı İmamoğlu’nu hiç mi hiç rahatsız etmemiş.
“Konstantinopol’ün yeni seçilmiş belediye başkanı” sıfatını
kullanan Yunan gazetesi, “Ekrem İmamoğlu, İstanbul’u fetheden
Yunan” başlığını attığı zaman bile İmamoğlu’nun üç maymunu
oynaması, bize izleyeceği siyaset konusunda fikirler veriyor.
Ortada net bir durum var. İmamoğlu bu milleti tanıyamamış.
Klasik bir CHP’li çizgisinde. Değişen hiç bir şey yok. Siyaset
biliminden anlamayan, politik zekası CHP’lilikle sınırlı, akıl
oyunları oynamaya çalışan, köşeye sıkıştırıldığı zaman patlamaya
hazır bir karakter.
“Bu soruyu geçelim, oraya ünlem koyun, bu soruyu sorarak kalbimi
kırıyorsunuz” minvalinde cümlelerle toplumun aklıyla dalga
geçiyor...
İyi bir siyasetçi olmadığını, hemen her gün kendi diliyle
kanıtlıyor. İmamoğlu ciddi manada açıklar veriyor. Bilinçaltını çok
rahatça dışa vura biliyor. Hem de kapatamayacağı bir biçimde.
İnandırıcı değil. Bilgi birikimden uzak, projelere uzak,
kavgacı, söyledikleriyle sürekli çelişki yaşayan bir karakter
izlenimi veriyor.
Gel gör ki, ne derse desin, kendi taraftarı gözünde sözüm ona
ikinci kurtarıcı.
Çok sancılı bir süreç...
Ülkenin böyle bir karaktere şu sıralar hiç mi hiç ihtiyacı yok.
Çizdiği profil, ülkenin yürüyüşünü durdurmak isteyen bir truva
atına benziyor...
Özellikle, bölgemiz ateş çemberine alınmışken böyle bir
şahsiyetin, ülke ve millet lehine değil, aksine karşı tarafın
lehine kararlar verebilme ihtimali, çok can sıkıcı. Verebileceği bu
kararlar korkunç sonuçlar doğura bilir..
İstanbul, bu seçimleri çok büyük bir olgunlukla atlatmalı ve
bunu sandığa sağlıklı bir biçimde yansıtmalı. Sağduyulu
insanlarımız sandıkta gerekli cevabı vermeli.
Yapılacak hatalı bir seçimin, bize zaman kaybı olarak geri
dönecek olması ve sonucunda elde edeceğimiz kocaman bir hiçlikten
ibaret olacağını, aklımızın bir köşesine yazmalıyız.
Bu sadece bir belediye seçimi değil. Almanya, Fransa, ABD,
Ermenistan, Kandil-PKK, HDP, FETÖ, İsrail, Güney Kıbrıs,
Yunanistan, İsveç, İngiltere gibi ülke politikacılarının ve bu
ülkelerin neredeyse tüm medya desteği, İmamoğlu üzerinde pozitif
manada yoğunlaşmış durumda...
Bu örgütler ve bu ülkeler kendi çıkarlarının doğrultusunda
İmamoğlu’nu desteklemekte. Dertleri, İmamoğlu’nun seçilip ülkesine
hizmet etmesi değil elbette. Tüm dertleri, istanbul üzerinden,
milli bir çizgide olan hükümete zarar vermek. Tüm amaçları sur da
bir gedik açmak. Bu konu da PKK, FETÖ ve batılı ülkeler yalnız
değiller.. Maalesef kendi tabanında da gayri milli çizgide olan bir
güruh var…
Tüm bu örgütlerin ve ülkelerin desteğini alan İmamoğlu, bu
durumdan pek de rahatsız değil. Aksine çok memnun. Bunu her türlü
belli etmekte. Hatta ve hatta gizleme gereği bile duymuyor. Bu konu
da bir korkusu da yok zaten. Dediğim gibi “İlm-i siyasetten” bi
haber.
Bu arada,
CHP’lilerin en sık dile getirdiği argümanların başında “ama Ak
Parti, HDP-PKK ile açılım sürecinde bir araya geldi, biz bir araya
gelince neden bir problem gibi algılanıyor” gibi ilginç çıkışlar
oluyor. Bakın dönemin hükümeti ve devlet top yekün HDP-PKK’yla
terörü bitirebilmek için görüştü, anlaşamadı. CHP ise HDP ve
uzantılarıyla Ak Parti’ye karşı seçim kazanabilmek için görüştü,
anlaştı... Eğip bükmeye gerek yok. Bu kadar net.
Sonuçta,
Mesleğinin siyaset olduğunu iddia eden birinin sürekli bir biçim
de sarf etmemesi gereken cümleleri sarf etmesi, bu işi ciddi manada
bilmediği anlamına gelir. Bu şahsiyet, İstanbul’un başına
gelebilecek en büyük felaket olabilir. Dikkat etmek gerekir.