Vedat Yenerer bin pişman!
Abone olErgeneson sanığı gazeteci Vedat Yenerer "keşke vermeseydim" dedi. Vermeseydim dediği şey ise bir ödül. Bakın hangisi?
Ergenekon sanığı Gazeteci Vedat Yenerer, aralarında Veli Küçük, Hurşit Tolon ve Sevgi Erenerol'un da bulunduğu bazı kişilere "Yılın Kuvvacısı" ödülünü verdiği için duyduğu pişmanlığı "Keşke vermeseydik! " şeklinde dile getirdi.
Şener Eruygur'u Jandarma Genel Komutanı olarak tanıdığını ifade eden Yenerer, terörü anlatan 4 bölümlük belgesel için Eruygur ile görüştüğünü söyledi. Davanın diğer tutuklu sanığı Emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin ise, avukatlarının mahkemeden ümidini kestiği için bir haftadır duruşmaya gelmediğini belirtti.
BATAN DEĞİL BÜTÜN KANALLAR
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın bugünkü duruşmasında Vedat Yenerer'in savunması ve çapraz sorgusu tamamlandı. Duruşmada, Yenerer'in savunmasının ardından poliste, savcılıkta ve mahkemede alınan ifadeleri okundu. Yenerer, savcılık aşamasında sorulan bir soruya, televizyon kanallarını kastederek, "Bütün kanallarda çalıştım demiştim. Ancak iddianameye batan kanallarda çalıştım diye yazılmış." diyerek ifadesinin düzeltilmesini istedi. Yenerer, elinde bulunan boş kovanların savaş muhabiri olduğu dönemde gittiği yerlerden hatıra olarak getirdiğine ilişkin ifadelerinin ise doğru olduğunu söyledi.
DREJ ALİ'YLE SÖYLEŞİ YAPTIM
Çapraz sorguda Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel, ifadesinde isimlerini verdiği bazı sanıkları tanıdığı şeklinde ifade verdiğini hatırlatarak, "86 sanık içerisinde tanıdığın başka sanıklar var mı?" diye sordu. Yenerer, Kemal Alemdaroğlu, Turan Çömez, Tuncay Özkan ve Sinan Aygün'ü de tanığıdını ifade etti. Mahkeme başkanının, "Bu iddianameye ilişkin 86 sanık içerisinden tanıdığınız var mı diye soruldu" şeklindeki uyarısından sonra Savcı Pekgüzel, "Drej Ali olarak bilinen Ali Yasak ile yaptığı bir telefon görüşmesini hatırlatıp, "Mesela bu kişiyi nereden tanıyorsunuz?" dedi. Bunun üzerine Vedat Yenerer, "Benim fihristime bakarsanız Drej Ali, PKK'lı yöneticiler, Kürt İdris, Fevzi Bir'in de telefonu vardır. Ben gazeteciyim. Söz konusu kişiyle mafya babalarını anlatan bir yazı dizisi nedeniyle röportaj yapmıştım. Ancak ondan sonra hiç görmedim. Yolda görsem tanımayabilirm." şeklinde konuştu.
CUMHURİYET'TE DE ÇALIŞTIM
İlhan Selçuk ile ilişkisi sorulan Vedat Yenerer, öğrenciyken 1987 yılında Cumhuriyet gazetesinde çalışmaya başladığını, mezun olduktan sonra 1989 yılında çalışma süresinin tam güne çıkarıldığını, 1993 yılı başında ise istihbarat şefi ile anlaşamadığı için isitfa ettiğini söyledi. Yenerer, bu süreçte İlhan Selçuk'u imtiyaz sahibi gibi bir üst düzey yönetici olarak tanıdığını ifade etti.
GÜLER KÖMÜRCÜ'NÜN DOSYALARI
Cumhuriyet savcısı, 22 Ocak 2008 tarihinde yaptığı bir telefon konuşmasında sanıklardan Güler Kömürcü'nün özel bilgiler içeren yazılar yazdığını ve bu dosyaları nereden aldığını bilmediği şeklinde konuştuğunu, bunları ne amaçla söylediğini sordu. Yenerer, "Gazetecilikte özel yazılar içeren araştırmaları dosya denilir. Bunu kastetmiştim." diye cevap verdi.
DERGİYİ VELİ KÜÇÜK GÖNDERDİ
Savcının, kendisine Veli Küçük tarafından Kuvvayi Milliye dergisi verildiğini, bu derginin bizzat kendisi tarafından mı yoksa posta yoluyla mı verildiği sorusu üzerine Yenerer, derginin Veli Küçük tarafından gönderildiğini ancak muharip subaylarla ilgili yaptığı bir haber çalışması nedeniyle elden de birkaç kez dergi ve bilgi aldığını anlattı.
KEŞKE VERMESEYDİM
Sahibi olduğu internet sitesi adına 70'in üzerinde kişiye Yılın Kuvvacısı ödülünü verdiklerini, neye dayanarak ödülün verildiğinin sorulması üzerine Yenerer, "O günlerde Leyla Zana'ya filan ödül veriliyordu. Biz de sitedeki arkadaşlarla beraber 'hiç bir suça karışmamış, memleket için çırpınan birilerine ödül verelim' dedik. Keşke de vermeseydik. Her yerde kuvva kelimesinin patlamasını yaşadık. Bir daha da böyle birşey yapmadım." dedi.
REHİNE ASKERLERİ KURTARDIM
1992-1997 yıllarında Güneydoğu'da ve Doğu'da terör örgütü liderleri ile yapacağı konuşmalar konusunda herhangi bir devlet kurumuna bilgi verip vermediği sorulan Yenerer, bu konuda hiç bir kurumun kendisini bağlamayacağını söyledi. Yenerer, Doğu ve Güneydoğu'da haber amaçlı bulunduğu dönemlerde terör örgütü tarafından rehin alınan askerleri kurtardığını öne sürdü.
ERENEROL'LA İLİŞKİM YOK
Vedat Yenerer, daha önceki ifadelerinde Mehmet Zekeriya Öztürk'ün, kendisini Sevgi Erenerol'un bulunduğu kiliseye davet ettiği şeklinde bir ifadesinin bulunduğunu belirterek, bu ifadenen bir yanlış anlamadan dolayı böyle yazıldığını, aslında davet olmadığın söyledi. Yenerer, Sevgi Erenerol'a da kuvvacı ödülü verdiklerini ancak ödülün ne zaman verilidğini hatırlamadığını ifade edip, "Ödülü de ben vermedim. Kendisi ile irtibatlı gibi gösterilmeye çalışılıyorum. Ancak irtibatlı olmak için gerçekten irtibat içinde olmak lazım." diye konuştu.
ÖRGÜTLE BAĞLANTIM YOK
Ümraniye'de ele geçirilen bazı bombaların envantere geçirilmediği, ikinci Ergenekon soruşturmasında kullanılmak üzere saklandığı şeklinde bir yazısının olduğunun hatırlatılması üzerine Yenerer, "Bu benimle örgüt bağlantımı göstermez. Almış olduğum bir istihbaratı değerlendirerek yazmış olduğum ihbar niteliğnide bir yazıdır. Zaten 3 gün sonra da gözaltına alındım." dedi.
TERÖRÜ ANLATAN 4 BÖLÜMLÜK BELGESEL İÇİN ERUYGUR İLE GÖRÜŞMÜŞ
Vedat Yenerer, Şener Eruygur'u, Jandarma Genel Komutanı olarak, Hurşit Tolon'u da 1999'da deprem bölgesinde yaptığı çalışmalardan dolayı tanıdığını söyledi.Yenerer, Doğu ve Güneydoğu'da terör adlı 4 bölümlük bir belgesel yaplmak için Eruygur ile görüştüğünü, sadece onunla değil bir çok üst düzey subayla görüştüğünü anlattı.
SAVCILAR CÜBBELERİNİ ÇIKARSIN
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın'ın, "Veli Küçük'ün Bilecik'teki evinde 'Sayın komutanım. Türkiye'nin iç güvenliği tehdit altında' diye sizin adınızla yazılmış bir yazı ele geçirilmiş. Bu konuda bilginiz nedir?" şeklindeki sorusuna Yenerer, yazının kendisine ait olmadığını söyledi. Bunun üzerine Yenerer'i avukatı Vural Ergül, önünde bulunan LCD ekranı mahkeme heyetine göstererek, "Size bahsedilen yazıyı gösteriyorum. Yazıyı yazan kişinin imzası da var. Eğer savcılar bunu anladıkları halde bile bile soruyorlarsa bu vahim bir durumdur. Zira normal zeka seviyesine sahip bir kişi bunu anlayabilir. Ama savcılar bunu anlayamadılarsa cübbelerini çıkarıp çekip gitsinler." diye konuştu.
Üye hakim Hasan Hüseyn Özefe, merkezi Ankara'da bulunan 21.Yüzyıl Türkiye Enstitüsü'nün İstanbul Ataşehir'de bir ofisleri bulunduğunu belirterek bu ofis hakkında detaylı bilgi vermesini istedi. Vedat Yenerer de Ataşehir'de bir binanın 22'inci katında bulunan 120 metrekarelik ofisin 2000-3000 YTL civarında kirası olduğunu, Ümit Özdağ'ın Ankara'dan İstanbul'a geldiği zaman otelde kalmak yerine bu ofiste yatıp kalktığını söyledi. Yenerer, ofiste doktor, işadamı gibi üst düzey kişilerin biraraya geldiklerini zaman zaman araştırmalar yapıp, bu araştırmaları sivil toplum kuruluşlarına verdiklerini anlattı. Yenerer, bazen Ömer Lütfi Mete gibi isimlerin kendilerine konferanslar verdiğini söyledi.
TEKİN: "MAHKEMEDEN ÜMİDİNİ KESEN AVUKATLARIM ARTIK DURUŞMAYA GELMİYOR"
Sanık ve avukatlarının taleplerinin alındığı sırada tutuklu sanık Muzaffer Tekin, "Savcı Zekeriya Öz'ün ilk günden beri burada olmasını istedim. Şu an iddia makamında bulunan savcıların düştüğü acziyeti Zekeriya Öz çoktan haketmişti." diye konuştu. Tekin, yapmış olduğu savunmasından sonra mahkeme heyetine, "Siz de suçsuz olduğuma ilişkin hiç mi inisiyatif oluşmadı? Bir haftadır avukatlarım mahkemeden ümidini kesti ve gelmiyorlar. Bu yüzden kendime tahliye talep ediyorum." şeklinde konuştu.