Ve sonuç: MI6 ajanı öldürülmüş olabilir
Abone olMI6 ajanı Gareth Williams'ın ölümüyle ilgili adli tıp duruşmasında cinayet şüphesi dile getirildi.
İngiliz dış istihbarat örgütü MI6'in, kendi elemanını öldürttüğü
şaibesi altında kalmasına yol açan ölüm olayıyla ilgili adli
duruşma bugün tamamlandı ve çanta içinde cesedi bulunan şifre
çözücü Gareth Williams'ın "büyük olasılıkla yasa dışı bir şekilde
öldürülmüş olabileceği"ne hükmedildi.
Gareth Williams 2010 yılında Londra'nın Pimlico semtindeki evinin banyosunda, spor faaliyetlerinde kullanılan cinsten bir çantanın içinde ölü bulunmuştu.
Ölüm Olaylarını Soruşturma Mahkemesi'nde uzmanların tespitleri hakkında bilgi veren adli tıp yetkilisi Fiona Wilcox, kesin hükümde bulunmayacağını; sadece ölümün koşulları hakkındaki bulguları aktaracağını söylemişti.
İngiltere'de 2004 yılında yürürlüğe giren uygulama, adli tıp uzmanlarına, şüpheli olaylarda, kişinin ölüm nedenleri konusunda kesin hükümden kaçınma ve sadece ölüm koşulları hakkında fikir beyan etme hakkı tanıyor.
Gareth Williams'ın otopsisini üç pataloji uzmanı yaptı. Ancak
söz konusu üç uzman da, ölümün kesin nedeni hakkında kesin bir
hükme varamadı.
Uzmanlar, iki ihtimalin çok güçlü olarak belirdiğini, bunların zehirlenme ve havasız kalarak boğulma olduğunu ifade etti.
'Gareth neden öldü sorusu yanıtsız kaldı'
Adli tıp uzmanı Wilcox, raporun sonuç bölümüne geçmeden önce, duruşmanın bir "yargılama değil sorgulama" olduğunun altını çizip, en temel soru olan "Gareth neden öldü" sorusunun yanıtsız kaldığını söyledi.
BBC muhabiri Danny Shaw, duruşma sırasında attığı tweet'te, Wilcox'un, MI6 tarafından imzalanmış olması gereken bazı yazılı tutanakların eksikliğinin duruşmaya getirilen kanıtların niteliği üzerinde etkili olduğunu söylediğini yazdı.
Wilcox ayrıca, Williams'ın iş telefonu ile diğer bazı özel eşyasının toplanmasıyla ilgili olarak da polisi eleştirdi.
Adli tıp uzmanı Wilcox, Williams'ın MI6 tarafından öldürüldüğüne dair kesin bir bulguya rastlamadıklarını, ancak bu yöndeki iddianın "hala soruşturulmaya değer olduğunu" ifade etti.
Wilcox, cesedin çantanın içinde bulunmasına da atıfta bulunarak, "olayın olağandışı bazı özellikler sergilediğini", görünen tablonun kaçınılmaz olarak ortada bir kötülük olduğuna işaret ettiğini ve bunun da "sonu gelmeyen spekülasyonlara" yol açtığını söyledi.
Wilcox, Williams'ın ölümünün araştırılması ilgili pek çok kurumun, görevini eksiksiz olarak yerine getirmediğini de ifade etti.
'DNA'sı adli tıpta karıştırıldı'
Soruşturma sırasında adli tıp bünyesinde yaşanan "aksaklıklara" değinen Wilcox, ikinci bir otopsi yapılmasını sağlamak için kendi kurumuyla kurmaya çalıştığı bağlantıda kopmalar olduğunu, adli tıp uzmanlarının Williams'ın DNA örneklerini karıştırdığını ve MI6'in de, kanıtları polise geç sunduğunu söyledi.
Wilcox, "bütün bu açıklar gözönüne alınsa bile, eldeki verilerin güvenilir olduğu konusunda tatmin olduğunu ve gelinen aşamada, duruşmaya yön değiştirecek bir ara verilmesine gerek duymadığını" da söyledi.
Wilcox, Williams'ın internet ortamında arkadaşlık sitelerine üyeliği konusunda gündeme gelen sorularla ilgili olarak da, "Bu tür sitelerle bağlantılı olmanın bazı riskler taşıdığı ortada" dedi ve Williams'ın girdiği sitelerin sayısının az olduğunu ifade etti.
Adli tıp uzmanı Wilcox, esas olarak Williams'ın bu tür sitelerle kurduğu ilişkinin ölümüyle bağlantılı olacağını düşünmediğini de ekledi. Wilcox, Williams'ın bu tür sitelere üyeliğinin kimi basın çevrelerinde ilan edilmesiyle ilgili olarak da, birilerinin eldeki kanıtların götürdüğü yeri saptırma çabası içinde olababileceğine işaret etti.
'Risk değerlendirebilen bir kişi, tehlikeleri de bilirdi'
Willcox, Gareth Williams'ın ölü bulunduğu çanta ile ilgili değerlendirmesinde de, Williams'ın MI6 içinde risk değerlendirmeyi bilen biri olduğunu hatırlatıp, "çantaya kendisi girdiyse yanına bıçak gibi kesici bir alet almayı akıl edebilirdi" dedi.
Williams'ın ölü bulunduğu evinin banyosunda, el ve ayak izlerinin bulunmamasının şüphe uyandırdığını söyleyen Wilcox, "El ya da ayak izleri ile ilgili olarak, banyoda bulunmayan izlerin, bulunanlardan daha ilginç olduğunu düşünüyorum" dedi.
Gareth Williams'ın söz konusu çantaya tek başına girmiş olmasını çok düşük bir olasılık olarak gördüğünü söyleyen Wilcox, şöyle devam etti:
"Gareth tuhaf bir deney gerçekleştirmek istiyor idiyse, geride ayak ya da parmak izi bırakıp bırakmamak, onun için fazla önem taşımayacaktı."
Gareth Williams'ın tek başına böyle bir çantaya girip çıkabileceği bir teknik geliştirdiğini farz etmenin aşırıya kaçmak olacağını söyleyen Wilcox, bununla beraber böyle bir olasılığın da tamamiyle ihtimal dışı görülemeyeceğini ifade etti.
'Karanlık tezgahların işi'
Williams'ın ölümünü araştıran polis ekibinin başkanı Jackie Sebire, soruşturma sürecini geriye dönük olarak gözden geçireceklerini söyledi.
Pataloji uzmanlarının mahkemeye yaptıkları açıklamalar, bir kişinin çantaya girdikten sonra üç dakika içinde öleceğine işaret ediyor.
Öte yandan çanta konusunda uzman olarak görüşü alınanlar, illüzyonist Harry Houdini'nin bile böyle bir çantadan çıkmakta zorlanacağını söyledi.
Williams ailesi, Gareth'in, MI6 içinden, "gizli servisin karanlık tezgahlarında uzmanlaşmış" başka bir ajan tarafından öldürülmüş olabileceğine inanıyor.