Ve devlet Öcalan'la masaya oturdu
Abone olPKK'nın eylemsizlik kararını uzatması bir yandan devlet aktörlerini diğer yandan sivil inisiyatifi harekete geçirdi...
İNTERNETHABER.COM- Terör örgütü PKK'nın
eylemsizlik kararını uzatması devletin önemli kurumları ile sivil
toplum örgütlerinin İmralı ile görüşme trafiğini
hızlandırdı...
DEVLET İMRALI İLE MASAYA OTURDU
Taraf Gazetesi Ankara Temsilcisi Lale Kemal'in haberine göre
Kürt sorununa çözüm arayan devletin, İmralı'da tutuklu bulunan
Abdullah Öcalan'la bazı bakanlıklar ve kurumlardan üst düzey
yetkililerin "nitelikli görüşmeler" yaptığı
belirtiliyor. Ankara kulislerine göre, Adalet, İçişleri
bakanlıkları ile MİT, Genelkurmay Başkanlığı ve Jandarma Genel
Komutanlığı'ndan istihbarat uzmanı yetkin isimler bir süredir
Öcalan'la temas halindeler. Taraf'a konuşan kaynaklar, Öcalan ile
görüşmelerin artık nitelik değiştirdiğini ve bu temasların salt
ateşkesin sağlanması ya da uzatılması üzerine yoğunlaşmadığını dile
getiriyorlar. Aynı kaynaklara göre devlet katında yetkili üst düzey
isimler, Öcalan ile PKK'nın silah bırakması, af koşullarının neler
olabileceği, anadilde eğitim gibi nitelikli müzakereler
yapıyorlar.
İMRALI'YA BARIŞ ÇIKARMASI
Diğer yandan Vatan'dan Hale Gönültaş'ın haberine göre Abdullah
Öcalan’ın, DTK Eş Başkanı Aysel Tuğluk’un dünkü görüşmesinin
“hava muhalefeti” gerekçesiyle ertelenmesinin
perde arkasında, İmralı Adası’nda “sivil bir heyetin Öcalan ile
kalıcı eylemsizlik için müzakere etmesinin bulunduğu” ileri
sürülüyor. PKK’nın üst düzey yöneticilerinden Murat Karayılan, 13
Ağustos’tan 20 Eylül’e kadar geçerli olan
“eylemsizlik” kararını açıkladığı sırada,
“devlet ile İmralı” arasında temas sağlandığını
öne sürdü. Karayılan’ın bu iddiası muhalefet cephesinde karşılık
buldu ve hükümete sert eleştiriler yöneltildi. Başbakanc Erdoğan
da, CHP ve MHP’den gelen eleştirilere “İktidar olarak
hiçbir zaman terör örgütü ile masaya oturmayız. Devlet kurumları
bazı temaslar yapar. Mesela istihbarat kurumlarıyla... Onların
görevi zaten budur. Bunları da çözüm yolu
KANDİL DAĞI'NA |
Sivil örgütler Ankara ile sıcak teması sürdürürken Kandil'e bir heyet göndererek Murat Karayılan'la görüşmeyi planlıyor. Ayrıntısı için TIKLAYIN |
aramak için yapar” açıklamasında bulundu. Başbakan, bu
açıklaması ile dolaylı bir şekilde MİT’in İmralı’da Öcalan ile
ateşkes için temasta bulunduğunu doğrulamış oldu. 29 Ağustos’ta
Başbakan Erdoğan’ın danışmanlarından Yalçın Akdoğan, bir gazetede
yayımlanan makalesinde “devletin gerektiği zaman İmralı ile
görüşebileceği” ifadesine yer verdi. Cumhurbaşkanı Gül de,
“İmralı ile görüşmeler” iddiasını soran
gazetecilere “Böyle çetin bir mücadelede her şey sizin
gözünüzün önünde, kameraların önünde konuşulacak
değildir...” diyerek üstü kapalı olarak görüşmeleri
doğruladı.
Sabah'tan Hazal Ateş'in haberine göre sivil örgütler Ankara ile
sıcak teması sürdürürken, Kandil'e bir heyet göndererek
örgütün Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan'la görüşmeyi
planlıyor. DTK Başkanı Ahmet Türk'ün de Kandil'e gidecek heyette
olması bekleniyor. Diyarbakır Baro Başkanı Aktar, "Bu
aşamadan sonra barışa katkı sunacaksa Kandil'e de gitmeye hazırız.
Artık ertelenecek vakit yok" yorumunu yaptı. Aysel Tuğluk
da PKK ile görüşme arayışlarının da sürdüğünü ifade ederek,
"Öncelikle devlet, hükümetle görüşmeyi istememiz Kandil ile
görüşmeyi ertelediğimiz anlamına gelmiyor" dedi. Sivil
kanatta bu sıcak gelişmeler yaşanırken, geçen hafta yapılan iki
güvenlik toplantısının ardından MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın ABD
ziyareti, Alman İçişleri Bakanı'nın dün "PKK" gündemiyle
Türkiye'ye gelmesi, Akil Adamlar'ın "Ateşkes süreci uluslararası
güçler tarafından denetlenebilir" çağrısı PKK'ya silah
bıraktırma yolundaki yoğun diplomasiyi ortaya koyuyor. PKK'nın
lider kadrosunun da "silahlanmayla nereye kadar
gidilecek" tartışması içinde olduğu belirtiliyor. Aysel
Tuğluk, İmralı ziyaretinde eylemsizlik sürecine ilişkin dışarıdaki
havayı anlatacağını belirterek, "Sürecin devamı yönünde bir
beklenti olduğunu aktaracağım" dedi.
MİT'İN BİR BİLENİ, İMRALI'DA NELER YAŞANDIĞINI VE
PAZARLIKLARIN NASIL YAPILDIĞINI ANLATTI.. HABERİN DETAYI İÇİN
SONRAKİ SAYFAYI TIKLAYIN
MİT'İN BİR BİLENİ KONUŞTU: iŞBİRLİĞİ HAVASI
VAR
Diğer yandan Milliyet Gazetesi'nden Serpil Çevikcan'a konuşan MİT
eski Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş, Öcalan'la görüşmeleri şöyle
değerlendirdi:
Öcalan’la görüşme sürecini üçe ayırırsak, yakalandığı dönemde
etkin güç asker. Sonra sivil otorite de katılıyor. Son dönemde MİT
ağırlıklı. Bu bölümleme doğru mu?
Öneş: 2005 yılına kadar İmralı’da
askerin kesin kontrolü olduğu tereddüt götürmüyor. 2005, 2006’dan
itibaren bir sivil kontrolün geliştiğini, sivil istihbaratın daha
fazla devreye girdiğini söyleyebiliriz ki, Kuzey Irak Kürtleri ile
ilişkilerin gelişmesi, silah bıraktırılması arayışları içinde
istihbarat teşkilatının rolü daha fazla.
Bu doğal bir süreçti de 2005’e kadar geç mi kalındı, sivil
inisiyatif açısından konjonktür mü uygun değildi?
Öneş: Burada eleştirilmesi gereken
husus, kapsamlı bir proje üzerinden, tüm kurumların, ahengiyle
hedefe ulaşıp ulaşılmadığı meselesi. Bu konuda bizde eksiklik var.
Bu mesele demokratikleşme süreci ile birlikte çözülecek bir
meseledir.
Silahların bıraktırılması için ayrı ancak paralel giden bir proje
lazım. Çünkü, teröristin tabanını silahtan tecrit edip, demokratik
süreç içerisine sokacak siyasi bir çabaya gerek duyuluyor. Bunun
siyasi iktidar, siyaset ve toplum bakımından kabullenildiğini
görüyoruz. Maalesef geç kalınmış bir süreç üzerinden başlamak
zorunda kaldık, zaman kaybettik.
“Öcalan’la, yakalandıktan hemen sonraki süreçte yapılan
görüşmeler sadece örgütü çözmeye dönüktü” yorumu doğru mu?
Öneş: Paralel bir demokratikleşme
projesi hayatta olmadığı, meseleye dar çerçeveli bir güvenlik
konsepti içinde yaklaşıldığı için.
Son dönemde ise “örgütün siyasal mücadelesinde müzakereye
dönüştü” yorumları var.
Öneş: Demokratik açılım ve Türkiye’nin
yeniden yapılanması şeklinde gelişen bir süreç başladı. Buna karşı
Öcalan’la yapılan görüşmelerde; dağdakilerin indirilmesi ve
demokratik süreç içinde çözüm yollarının açılması... Tabi
dağdakinin bazı talepleri var. Mesele, Türkiye’nin demokratik
ihtiyaçları çerçevesinde toplumun desteğini alıp silahların
bıraktırılmasıdır. Ve sonra da belki bana göre olması gereken bir
affın ortaya çıkabileceği meselesidir.
Öcalan’la görüşmelerin yarı-resmi bir müzakereye dönüştüğü
yolundaki eleştirilere ne diyorsunuz?
Öneş: Görüşmeler devletin ihtiyaçları
için yapılıyor. Bunların amaca hizmet edip etmemesi önemli ki, ben
Öcalan’ın son açıklamalarında çok değişik bir durum gözledim.
Olumlu görüşmeler olarak belirtiyor ilk defa. İlk defa PKK’yı da
son patlama olayı nedeniyle eleştirel bir tavır içine giriyor. Ve
sanki ateşkes sürecine devamlılık sürecine kalıcılık kazandırma
gibi bir bakışı var izlenimini edindim.
O zaman son görüşmeler daha çok mu hedefini buldu?
Öneş: Daha nitelikli buluyorum. Çünkü
anlaşıldı ki bu mesele çok kapsamlı. Siyasi, sosyal, hukuki bir
mesele. Bir yapı içinde bakılarak adımlar atılıyor gibi geliyor
bana. Görüşme yaparken taraflardan biri müzakere diye algılar,
diğeri görüşme der. Kelimelere takılmamak gerekiyor.
‘İşbirliği’ yapılıyor
“Devlet ve Öcalan, sorunun çözümü için
birbirlerini kullanıyorlar” mı diyeceğiz, bu görüşmeler
çerçevesinde?
Öneş: Söylediğim çerçevede, çözüme
kilitlenen bir barış projesi çerçevesinde yaklaşılıyorsa soruna,
“kullanma” tabirini kullanmam. Onun yerine ‘çözüm için işbirliği
yapma’ derim ve ‘talepleri ortak noktada bütünleştirme’ derim.
“Devletle İmralı işbirliği yapıyor” diyebilir miyiz yani?
Öneş: Çözüme kilitlenmiş, barışa
kilitlenmiş işbirliği var.
Şu andaki manzara böyle mi?
Öneş: Böyle olmasını temenni ediyorum.
Çözümün anahtarlarından en önemlisi olarak görüyorum. Bir işbirliği
havası görüyorum. Çünkü kaçınılmaz şekilde Türkiye dinamikleri de
bunu zorluyor. Özellikle son referandum sonuçları da gösterdi.
Boykot kararı veren güneydoğulu kesimin içindeki insanlarımızın da
aynı talep içinde olduğunu sanıyorum.
Diğer ülkelerdeki örnekler tartışılıyor.
Öneş: İrlanda, İspanya örneği budur.
Tony Blair, ‘Çözüm olacaksa şeytanla bile konuşurum’ diyerek
adımlarını attı ve İrlanda meselesini çözdü.