Kuvvetli bir istihbaratımız var Allah'a çok şükür...
Resmi rakamlara göre 50 (şu an), yayın yasağının verdiği
kirlilikle 177 kişiyi öldüren ölü yaratıcılarını, kan emicileri
hemen buluverdiler...
Vay be, göz yaşartacak bir istihbarat.
Peki bu denli güçlü istihbarat ne diye bu iki aracın
patlayacağını bilemez.
Sahi bu ne biçim istihbarat?
Neyse, yakaladılar ya o da yeter!
Unutuldu her şey!
Bizim öyle ölülerimize falan ağıtlar yakacak, ölenin
yakınıyla acı paylaşacak, "zamanlama manidar" sözünden öteye
gidecek takatimiz falan yok...
Yorulduk!
100'den fazla yaralı hastanede kopan koluna bacağına
yanarken...
Aileler, kafası kopmuş cesedi morgda teşhis etmeye
çalışırken...
Paramparça cesetler için yakınlar DNA testi kuyruğuna
girmişken...
Bir kanalda derbi maçımız vardı...
Maç bitti, iki tarafta bir mutluluk bir mutluluk, kelimelere
sığmaz, anlatamazsın...
Yenen de yenilen de göbek atıyor...
Hani ülkede bir terör saldırısı olmamış da hani 50 tane can
parçalanmamış...
Hani sanki 100'lercesi ölümle kavgada
değil!
Yuh olsun...
Ya TRT'ye ne demeli?
Ekranda Hatay...
Ama bakın nasıl...
Künefe nasıl yapılır, onu gösteriyor TRT, gezmeli
görmeli programlardan biri...
"Bakın işte" der gibi gözümüze sokarcasına Hatay'ı
koymuş yayına...
Pes olsun...
Yazacak çok şey var ama hepsini yazmaya kalksam harfler
yetmez!
Onlarca canı toprağa vermiş vatan toprağındaki bir ilin
acısı, tüm ülkeyi ele geçirmiyorsa...
Birileri can çekişirken başka bir grup halay
çekiyorsa...
Hatay yayın yasağına uğrarken, TRT Hatay'da yapılan
meşhur künefenin tarifi yayınlanıyorsa...
Roboskinin hesabını sormaya kalkan, bunun için canını
dişine takan BDP, söz konusu Reyhanlı olunca bir köşeye
siniyorsa...
Dersim katliamı diye inleyenler, Reyhanlı'ya kadar
gidemiyor ve kendinde birazcık hata aramıyorsa...
Vay halimize...