Vatan yine kendisiyle ters düştü
Abone olVatan Gazetesi bugün Mine G. Kırıkkanat'ın transfer haberini anonsladı. Oysa aynı gazete çok değil bundan bir ay önce Kırıkkanat için "Basının Lale Belkıs'ı" demişti.
Vatan Gazetesi bugün Mine G. Kırıkkanat'ı transfer ettiğinin
haberini okuyucularına duyurdu. Oysa aynı Vatan Gazetesi bundan
yaklaşık bir ay önce, Kırıkkanat'ı eleştirmiş ve onu 'Türk basının
Lale Belkıs'ı' diye nitelemişti.
İşte 3 Ağustos günü Vatan'da çıkan haber
Mine Kırıkkanat, Zeytinburnu sahilinde piknik yapanları 'don paça
soyunup geviş getiren, kalın, kısa bacaklı, kıllı kara halkımız'
diye tarif edince başta kendi gazetesi Radikal'in yazarlarından
olmak üzere büyük tepki aldı.
Faşist, halk düşmanı, kompleksli olmakla suçlandı. Yıldırım Türker
ise eski Türk filmleri tadında giydirdi Kırıkkanat'a: "Köşke yeni
gelmiş taşralı akraba kızına işkence eden Lale Belkıs'a
benziyor!"
Hiçbir yazar bu kadar ağır eleştirilmemişti
AHMET HAKAN (29 Temmuz, Sabah)
Faşist cesareti bravo, aferin Bu 'faşist cesareti' karşısında şapka
çıkarıyoruz. Bugüne kadar gelmiş geçmiş en baba 'halk
düşmanları' bile, kinlerini ve nefretlerini bu denli üslupsuz dile
getirmemişlerdi. Çünkü ne kadar 'halk düşmanı' olsalar da çok
anlaşılır nedenlerden dolayı yüzleri bir parça kızarıyordu.
Yazarımıza işte bu yüzden bravo. Bugüne kadar gelmiş geçmiş en baba
'faşistler' bile, ırkçılıklarını en fazla 'kafatası ölçümü'ne kadar
götürebildiler... İşte bu yüzden aferin. Bugüne kadar gelmiş geçmiş
en baba elitistlerimiz, halkı sadece kendi aralarında yaptıkları
sohbetlerde aşağılarken, bizimki ulusal bir gazetenin köşesinden
'kara halkımız' diye aşağılayabilmiştir. İşte bu yüzden helâl olsun
ona.
NURAY MERT (2 Ağustos, Radikal)
Bu zihniyetten utanıyorum
Yazarın tüm yazıları özetle, 'Batılılar iyi, güzel, Doğulular
çirkin, kötü ve yanlış' olarak nitelenebilecek, bir 3. Dünya
aşağılık kompleksi olarak tanımlanabilir. Ancak, işi ırkçılık,
rencide edici, aşağılayıcı, çirkin bir dile dökmek, hepimizi
ilgilendirmesi gereken bir medya etiği sorunu. Bu
dille yazan biriyle aynı gazetede yazmaktan utandığımı açıklamak
gereği duyuyorum. Estetik kaygıları, tercihleri olmak başka, bunlar
üzerinden otorite taslamak, bunlar adına insanları aşağılamak
başka. İkincisi, ahlaken sorunlu, psikolojik olarak hastalıklı bir
durum. Sokaklar, parklar temizlenir, önemli olan ruhunuzun
nefretle, kızgınlıkla kirlenmemesi. Faşizim, sadece bir yönetim
biçimi değil, sorunlu bir zihniyet, geçit vermemeli.
YILDIRIM TÜRKER (1 Ağustos, Radikal)
Mangaldan yakınırken kendi yazısı kuyruk yağı
kokuyor
Yazarın Kemalizm varaklı çerçevesi içinde sergilediği ırkçılıkla
tanışlığımız var. Ama bu kadar cüretkâr bir dille hissiyatını
ortaya döküvermesinin altında aramamız gereken, kanımca dünyanın şu
halinin kendini haklı çıkardığını hissetmenin verdiği özgüven olsa
gerek. Tam zamanıdır. Vurun abalıya. Yaşadığı ülkede bu rahatlıkla
Le Pen'in risalelerinde bile kullanılmasına izin verilmeyecek
fütursuzlukta yazabilen, ince, uzun bacaklı, kısa kollu ve kılsız
olduğunu anladığımız balıksever yazar, hunharca karikatürleştirdiği
aç sınıf karşısında kendisinden de bir karikatür çıkarıyor. Eski
Türk filmlerinin kötü kalpli Lale Belkıs'ı olarak, neredeyse gülünç
kibrinin, küstahlığının, sonunda başından bir kova su dökülerek ya
da en beklemediği anda delikanlı şamarı yiyerek cezası verileceğini
bildiğimiz bir masal cadısını canlandırıyor... Köşke yeni gelmiş
uzak akraba kıza, taşralıya işkence ediyor. Edepsizliği öylesine
gemlenemez ki, mangaldan yakınırken kendi dili kuyruk yağı kokuyor.
Türk ırkının Kemalist yorumlu ıslahı projesinin öncülerinden olmaya
niyetli görünen yazarı okuruna emanet ediyorum.. İnsanları kolları
bacakları, renkleri dilleriyle işaret ederek onları aşağılık,
iğrenç, baş belası ilan etmenin meşru bir dile dönüşmesine karşı
uyanık olmalıyız.
ERDAL ATABEK (Sosyolog)
Üslup sert kaçmış Kentin ortasında mangal yakmak yanlış. Kentte
birbiriyle çok çelişen yaşam kültürleri birarada. Mayo ile haşemalı
kişilerin aynı potada erimesi kolay değil. Yazarın ifade ettiği şey
bu, ancak üslûp sertleşmiş, belki üslubun sertliği düşüncenin önüne
geçmiş. Halk düşmanı demek haksız bir tutum.
ARUS YUMUL (Sosyolog)
Etik estetikten öncedir Bedenlerimiz ayrımcılığın aracı haline
dönüştürülüyor bu yaklaşımlarda. Ve estetik etikten önce geliyor.
Yani farklılık, artık bedenler üzerine
neredeyse kazınıyor ve belirli bedensel özelliklere sahip
insanların belirli karakter özellikleri taşıdıkları kabul ediliyor.
Sahilde piknik yapan kişiye başka bir olanak sunuyorsanız
eleştirirsiniz.