Varoşlar seçkinlere iş biliyor
Abone olAli Bulaç köşesinde böyle diyor. Varoşlardaki öfke patlamasına neden olan şey ne?
İsmailağa cinayeti ile gündeme gelen cemaatler ve bağlantısı
olduğu varoş meselesine Zaman yazarı Ali Bulaç farklı yaklaştı.
Yazar göre cemaatler arasındaki bağ zayıflatılıyor. Bulaç,
varoşlarda din önemli yer tutuyor. Ancak irtica kampanyaları ile
dinin koparıldığı bu yerlerin birer suç yatağına dönüşmeye
başladığını ve elit kesime öfke duyanlarla dolduğunu yazdı. Bulaç
bizdeki gecekonduların dünyadaki gecekondulardan neden farklı
olduğunu şu sözlerle dile getiriyor:
Değerli bir dostum, gönderdiği mesajında önemli bir noktaya işaret
ediyor: “Yıllar önce Robert Kaplan’ın “Ends of the Earth” adlı
kitabını okumuştum. Kaplan, dünyanın her yerinde gecekondu
mahallelerini gezmiş. Hepsinin esrar, fuhuş, batakhane yatağı
olduğunu gözlemlemiş. Türk gecekonduları ise çok farklı. Hemen
hemen hepsi asude, huzurlu, sevecen; ayakkabıyla girilmeyen,
tertemiz yuvalar…” Türkiye’nin sosyal bilimcileri sadece bu
gerçekten habersiz değil, karşı. Eğer başka ülkelerde her türlü
suçun yatağı olan gecekondular (veya varoşlar) Türkiye’de kendi
mütevazı şartlarında huzurlu mekanlar ise bu mekanlarda sabır ve
tevekkül ederek helal lokma peşinde koşan aileler yaşıyorsa, bunu
İslamiyet’in bu yüksek değerlerini bu mekanlara götüren cemaatlere
borçluyuz.
Bulaç şu sözlerle yazısını tamamlıyor:
"Bugün milyonlarca insanın yaşadığı varoşlar -ki büyük şehirlerde
nüfusun yüzde 65 ila 70’i buralarda toplanmıştır- sorunların yatağı
haline gelmiştir. Dinin itibardan düşürülmesi, belli başlı cemaat
önderlerinin olur olmaz vesilelerle rahatsız edilmesi; 28 Şubat
gibi baskıcı dönemlerin dini hayatı hedef alması -sakallı
köfteciler kadar herkes BÇG’nin istihbarat alanına girdi-; sorumsuz
magazin kültürün ektiği nefret, kıskançlık ve husumet tohumları ve
İttihat Terakki’den beri süre gelen “irtica kampanyaları” şehrin bu
en hassas, yardıma muhtaç mekanlarını sahipsiz bıraktı. Şimdi
varoşlar artık hiçbir şeye değer vermeyen, şehrin iktidar
seçkinlerine öfke duyan ve dün koruduğu değerleri bugün kolayca
çiğneyebilen insanların doldurduğu mekanlar durumunda. Hepsi şiddet
yüklü, günün birinde patlayacak. Güneydoğu sorununun kazandığı yeni
boyut, giderek etnik fitneye kolayca düşülmesi, Türkiye’nin aslında
sosyal barışının ve siyasi birliğinin de dinle ne kadar bağlantılı
olduğunu gösteriyor."