SALİH Şarman,
terörün en azgın döneminde Batman valiliği yaptı. Vali Şarman,
görevi sırasında eşkıya çetesinin canına okudu, çakal sürüsü ile
nasıl mücadele edileceğini cümle aleme gösterdi.
Bütün bunları da, kendi inisiyatifini kullanarak ve yetki alanında
yaşayan vatandaşların desteğini alarak yaptı.
Vali Şarman, vatandaşları çeteye karşı dikilmeye cesaretlendirdi ve
vatan savunmasına sahiplendirdi.
Sonuçta ne olduğunu hatırlatayım...
Vali Şarman'ı, dönemin siyasileri,iktidarı ele geçirebilme
oyunları çerçevesinde hapse attırdılar!.. Çünkü onlara
göre "AB'ye giden yol Diyarbakır'dan geçiyordu" ve bu çerçeve
gereği dönemin yurtsever görevlilerinin üzerinden silindir gibi
geçmek, vatan savunması için gösterdikleri direnci kırmak
gerekiyordu!..
Bunu yaptılar, Vali Şarman'a saldırdılar... En bayağı saldırılarla,
zimmetle bile suçlayarak "içeri" gönderdiler!..
İşte, bu günün sonuçları, o günün "İktidara sahip olanların..."
hesapları ile ortaya çıkan meselelerdir...
Sayın Vali Salih Şarman, elbette yasalar önünde aklandı ve
başı dik olarak, ama içi hüzünlerle dolu olarak
ayaktadır...
Bakınız, bugün gelinen noktayı şöyle özetliyor... "1999 yılından
beri, 'artık terör bitti' gafleti sonucu terörün ve terörle
mücadelenin ülke gündeminden çıkarılması ile oluşan boşluğu da çok
iyi değerlendiren terör örgütü ile onun iç ve dış destekçilerinin
çabaları ile bölgede, terör örgütü ve onun eylemleri üzerinde lehte
bir kamuoyu yaratıldığı bir gerçektir..."
İşte tam isabet...
Anlayalım işte, yaşadıklarımızın günahlarını taşıyanları...
OHAL'İN YERİNE NE KONDU?
Vali Şarman'ı
dinleyelim...
"Uzun süren bir inziva döneminden sonra
terör, tekrar ülkemiz gündemine oturmuş durumda. Kendisini
üzerimize süren global güçlerin uzun vadeli hesaplarının sonucu
oluşan şartlar gereği, geçici bir bekleme ve yeniden yapılanma ve
hazırlık dönemine giren terör örgütünün, bu dönemi çok iyi
değerlendirdiği, eylemlerine yeniden başladığı ilk günlerde ortaya
çıkmıştı. Bu dönemde geliştirdiği yeni taktiklerle ve edindiği
teknik imkânlarla artık doğrudan askerlerimizi ve güvenlik
kuvvetlerimizi hedef alan eylemlerle varlığını hatırlatıyor, bu
birimlerimize hatırı sayılır zayiat verdiriyordu. Geçmişte,
terörle mücadelede olumlu sonuçlar alınmasına yol açan OHAL
kaldırılmış ve yerine, güvenlik kuvvetlerimizin bu mücadeleyi
sürdürmelerini sağlayacak ciddi hiçbir hukuki düzenlemenin
yapılmamıştır..."
Şimdi, şu önemli tespiti iyice okuyalım...
"Ülkeyi yöneten siyasi kadroların, güvenlik kuvvetlerimize destek
ve moral verecek tavır ve davranışlar yerine, terör örgütü ve
yandaşlarının beklenti ve söylemleri istikametinde tutumlar
sergilemeleri şüphesiz, örgütün ve yandaşlarının cüretini artıran,
güvenlik kuvvetlerimizin moral ve mücadele azmini kıran gelişmeler
olmuştur..."
Var mı, bu tesbite
katılmayan!?.
Ve O'nun gözüyle yapılması
gereken...
"Terör örgütünün sahip olduğu ve bugün artık bu destek sahiplerinin
bile saklamaya gerek görmedikleri dış desteklerin yoğun olarak
tartışılmalı. Özellikle teröre karşı yurtiçinde verilen silahlı
mücadelede bu güne kadar uygulanan metotların gözden geçirilerek,
daha kısa sürede kalıcı sonuçlar alabilecek metotlara
yönelinmeli... Yurt içinde terörle silahlı mücadele, konvansiyonel
savaş şartlarına göre yapılanmış, eğitilmiş, hacimli birliklerle
değil, bu amaçla yetiştirilmiş, çok iyi teçhiz edilmiş, küçük ama
hareket kabiliyeti ve vurucu gücü yüksek birliklerle
yürütülmelidir..."
Sayın Salih Şarman, anılarını "Rutin" adını verdiği
kitabında topladı... Bu kitabı mutlaka okumak
gerekiyor...