Vakit'le görünen gerçek
Abone olVakit Gazetesi, Almanya Başbakanı Schröder tarafından dışlandı. Peki bu gazetenin dışlanma gerekçesi neydi? Rıza Zelyut, yaşananlara geniş açıdan baktı.
"Türkiye'de, Vakit diye bir gazete yayımlanıyor."! Fakat Vakit, Almanya'da umduğunu bulamıyor. Çünkü iktidar Vakit'i istemiyor. Dün İstanbul'da Schröder'in yaptığı bunu bir kez daha gösterdi. Peki Vakit'e yapılan basın özgürlüğüne uyuyor mu? Rıza Zelyut, konuyu makro bakışla değerlendirdi.
Yazı: Rıza ZELYUT
Kaynak: www.gunes.com
-Bu gazete, dünyaya şeriat penceresinden bakar. Vakit, laik ve demokratik Türkiye'nin temel değerlerini, bu kurumun temsilcilerini eleştirmek, kötülemek yüzünden sık sık mahkemeye verilir; mahkum olur. Tazminat ödememek için ikide bir adresini değiştirir.
İşte bu gazeteyi Almanya; Almanya'da yasakladı.
Alman Başbakanı Shröder; Türkiye'de, bu yasağı savundu. Söz konusu gazetenin Almanya'ya zarar verdiğini; bu yüzden kapattıklarını söyledi.
İşte Avrupa, işte Almanya...
Almanya, kendi ulusal birliğini tehlikeye düşürecek hiçbir görüşe izin vermiyor. Almanya'daki Müslüman nüfusu etkilemesinden korktuğu bir gazeteyi hemen yasaklıyor.
Geçen gün de yazdım:
Avrupalı ilkeldir. Kendi işine geldiği ölçüde basın ve fikir özgürlüğünü savunur.
Düşünün bir: Sanki Almanya'daki Müslümanlar; ayaklanıp orada bir şeriat devleti kuracaklar.
Aynı gazete; Türkiye'de kışkırtmalarına devam ediyor. Anayasa Mahkemesi başta olmak üzere cumhurbaşkanına, solcu derneklere demediğini bırakmıyor.
Eğer Türkiye Cumhuriyeti savcıları bu gazete hakkında dava açıp 'Laik, demokratik düzeni tehlikeye atıyor.' diye kapatma kararı çıkarttırsalardı; en başta Almanya Türkiye'yi protesto ederdi.
Türkiye; basın özgürlüğünü kısıtlayan ülkeler listesinde bir basamak daha geriye itilirdi. Avrupalı gazeteci örgütleri; protesto telgrafları çekerlerdi.
Türkiye'nin binde biri kadar tehlikeye hedef olmayan Almanya, basın özgürlüğü falan dinlemiyor; Vakit'i yasaklıyor.
Aynı gazete bizde asker kesiminin davetliler listesine sokularak yüceltiliyor.
Neden sokuldu diye eleştirmiyorum ama Almanya (Avrupa) ile Türkiye'nin bir karşılaştırılmasını bekliyorum.
AB'ciler, tatlısu solcuları ne yazık ki Avrupa'yı eleştirmeye yanaşmıyor. Kendisini mütedeyyin gösterenler de AB'yi kullanarak daha ileride mevzilenecekleri umuduyla sessiz kalıyorlar.
İşte böyle böyle savrulup gidiyoruz.
Yazı: Rıza ZELYUT
Kaynak: www.gunes.com
-Bu gazete, dünyaya şeriat penceresinden bakar. Vakit, laik ve demokratik Türkiye'nin temel değerlerini, bu kurumun temsilcilerini eleştirmek, kötülemek yüzünden sık sık mahkemeye verilir; mahkum olur. Tazminat ödememek için ikide bir adresini değiştirir.
İşte bu gazeteyi Almanya; Almanya'da yasakladı.
Alman Başbakanı Shröder; Türkiye'de, bu yasağı savundu. Söz konusu gazetenin Almanya'ya zarar verdiğini; bu yüzden kapattıklarını söyledi.
İşte Avrupa, işte Almanya...
Almanya, kendi ulusal birliğini tehlikeye düşürecek hiçbir görüşe izin vermiyor. Almanya'daki Müslüman nüfusu etkilemesinden korktuğu bir gazeteyi hemen yasaklıyor.
Geçen gün de yazdım:
Avrupalı ilkeldir. Kendi işine geldiği ölçüde basın ve fikir özgürlüğünü savunur.
Düşünün bir: Sanki Almanya'daki Müslümanlar; ayaklanıp orada bir şeriat devleti kuracaklar.
Aynı gazete; Türkiye'de kışkırtmalarına devam ediyor. Anayasa Mahkemesi başta olmak üzere cumhurbaşkanına, solcu derneklere demediğini bırakmıyor.
Eğer Türkiye Cumhuriyeti savcıları bu gazete hakkında dava açıp 'Laik, demokratik düzeni tehlikeye atıyor.' diye kapatma kararı çıkarttırsalardı; en başta Almanya Türkiye'yi protesto ederdi.
Türkiye; basın özgürlüğünü kısıtlayan ülkeler listesinde bir basamak daha geriye itilirdi. Avrupalı gazeteci örgütleri; protesto telgrafları çekerlerdi.
Türkiye'nin binde biri kadar tehlikeye hedef olmayan Almanya, basın özgürlüğü falan dinlemiyor; Vakit'i yasaklıyor.
Aynı gazete bizde asker kesiminin davetliler listesine sokularak yüceltiliyor.
Neden sokuldu diye eleştirmiyorum ama Almanya (Avrupa) ile Türkiye'nin bir karşılaştırılmasını bekliyorum.
AB'ciler, tatlısu solcuları ne yazık ki Avrupa'yı eleştirmeye yanaşmıyor. Kendisini mütedeyyin gösterenler de AB'yi kullanarak daha ileride mevzilenecekleri umuduyla sessiz kalıyorlar.
İşte böyle böyle savrulup gidiyoruz.