Vakıfbank nasıl düzlüğe çıktı?
Abone olİçi boşaltılmış bir devlet bankası, kendi yetiştirdiği bir neferin komutanlığında gıpta ile bakılan bir KİT oldu. Bu geminin komutanı Vakıfbank Genel Müdürü Ahmet Kacar'dı.
O Gemisini azgın okyanus sularından çok ince manevralarla durgun
sulara taşımayı bilen bir kaptan...Bir dönemin kredi çiftliği
haline gelen Vakıfbank, içinden yetişen bir neferin komutayı eline
alması ile gıpta ile bakılan bir devlet kuruluşu oldu.
Bu başarının sırrı neydi?, içi boşaltılmış bir banka 1 yıl gibi
kısa bir sürede, adeta bir bankacılık okulu haline nasıl geldi?
Sihirli değnek kimin elindeydi?
Vakıfbank Genel Müdürü Ahmet Kacar, İnternethaber'de haftanın
konuğu koltuğuna oturarak Vakıfbank'ın dününü, bugününü,
ayrıntıları ile anlatırken, devlet kurumlarının nasıl arpalık
haline gelmeyeceğini de dosta düşmana iletti...
Tanyel Yılmaz- İlk Olarak Bankanızın dışarıda atıl
durumda olan tesisleri ile başlayalım. Erdek'te bir dinlenme
tesisiniz var. Devletin serveti orda çürüyor. Bunlar Bankanızın
kaynakları nasıl değerlendirmeyi düşünüyorsunuz? Mesela satarsanız
ne gibi bir gelir elde edersiniz? Ne aşamada bilmiyorum ama
yaklaşık 6 yıldır Vakıflar Bankası'na ait tesis çürüyor. Başka
yerlerde de var.
Orayı esasen Vakıflar Genel Müdürlüğü'nden almıştık. Bir vergi
problemi varmış. Tam biz satacak olduk o vergi problemi gündeme
geldi. O zaman için değeri 50 milyar veya 150 milyar civarıydı.
Ancak vergiden dolayı 190 milyar civarında bir rakam ceza çıktı.
Biz o zaman dedik ki Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne, "biz burayı size
aynen geri veriyoruz" Orası şu an Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün.
Bizim değil. Biz banka olarak ordan çıktık. Artık onlar
değerlendirecek. Bizim Ayvazdoğan'da bir kampımız vardı. Bizim
kampımızın hemen yanında emniyet mensuplarının da bir kampı vardı
ve biz onların kampının içinden geçiş yapıyorduk. Burayı mülk
olarak sattık ve daha sonra 7 yıllığına geri kiraladık. Tabi burayı
7 yıl elimizde tutacağız diye bir şey yok. Yani 7 yıl kiralama
hakkımız var. Dolayısı ile bu sene biz gene kira kontratını yaptık
ilk olarak özürlüler için kamp hazırlığı var. Biz orayı ilk olarak
onlara verdik. Dünya özürlüler günü nedeniyle özürlü çocuklar gelip
1 hafta yada 15 gün süre ile kalacak, sonra da bizim personelimiz
gelip kalacak. Bundan başka da elimizde sosyal tesisimiz yok zaten.
İhtiyacımız varsa da kiralayarak yapabiliriz. Personelimizi daha
uygun koşullarla dinlenmesini sağlayacak tedbirler alırız. Bizim
sosyal tesislerimiz kendi içinde döner sermayelidir. Bankanın
herhangi bir katkısı yoktur. Kar amacı da gütmez.
BAŞARININ ALTIN ANAHTARI VE ÖZELLEŞTİRME
Hadi Özışık- Vakıflar Bankası müthiş bir kar yapmış,
Özelleştirmenin gündemde olduğu bir süreçte bunu neye borçlusunuz
ve nasıl başardınız, ikinci olarakta Tüpraş'ın "Altın yumurtlayan
tavuk" olarak lanse edilip özelleştirilmesinin yanlış olduğunun
söylendiği bir dönemde, Vakıfbank'ın da bu özelleştirme iddiaları
sanırım yarınlarda bir takım sıkıntılara yol açacak, veya basında
yazılacak. Nasıl kar ediyorsunuz?
Vakıflar Bankası olarak biz 2001 krizinden oldukça etkilenerek
çıktık. Görev geldiğimde personelde demoralizasyon vardı. Verim
düşmüş, kaynaklar da pahalıydı. 7 Şubat 2003'de başladım. Bankanın
problemli kredi stoğu aşırı miktardaydı. Elinde gereğinden fazla
gayrimenkulleri var. İştirakleri büyük bir oranda. Baktığınız zaman
banka verimli çalışmıyor ve yasal mali problemleri var. Burda en
önemli şey personelin yeterli motivasyonuydu. Ben Vakıflar
Bankasının 20 yıllır bir çalışanı olduğum için bankanın durumunu
biliyorum. Moraliteye kavuştuğu zaman neler yapabileceğimi
biliyordum. Sorunları biliyordum. 1,5 yıl dışarıda kalmıştım. Ve
sorunları dışarıdan gözlüyordum. Hazır fikirlerimiz de vardı.
Göreve geldiğimizde ilk işimiz personelin Genel Müdür'e güvenini
sağlamak oldu. En önemli şey o..Personel "Bu Genel Müdür bizi
başarıya taşır" diye inanmalıydı. Bunun da etkisi şudur. Bir ekiple
mi geliyorsunuz, ya da personel atamalarında neye dikkat
ediyorsunuz? bunlar yani personele güven verip hakka hukuka riayet
edeceksiniz onların yanında olduğunu göstereceksiniz.
İLK ÖNCE PERSONELİMİ KAZANDIM
Hadi Özışık- Bu güven daha önce verilmemiş mi?
Daha öncekiler hakkında bir şey söylemiyorum. Ancak bu dönem
ihtiyacı vardı personelin buna. Bizim yaptığımız bu. Biz personele
şu güveni verdik. "Bizim Genel Müdürümüz bizim haklarımızı korur,
kendi için uğraşmaz ve bankayı düzlüğe çıkarır". Personelin motive
edilmesi gerekiyordu. Onun için personelin sıkıntılarını araştırıp
onları gidermeye çalıştık. Mesela geçtiğimiz dönemde personel 1 ay
süreyle ücretsiz izne ayrılmış. Bu dönemdeki maaş farkını gitmiş
bir başka bankadan kredi kartı ile açığını kapatmaya çalışmış.
Sonra bir bakmışki krize girmiş bankalar yüzde 100-120 faizlerle
ödeme yapmaya başlamış ve borçları artmış. Biz göreve geldiğimizde
ilk yaptığımız işlerden biri bu personele kaynak sağlamayı
düşündük. Bunun için bir kaç pirim sistemi kurduk. Vadesiz mevduata
teşvik pirimi koyduk. Banka için en verimli ürünlerden biri nedir?
kredi kartları, mesela kredi kartlarını arttıran personele 10
milyon lira pirim verdik. Her kim kart satıyor, pazarlıyor ve kart
3 ay süre ile kullanılıyorsa 4. Ay o personelin maaşına 10 milyon
lira geçiyor. Daha sonra dedikki, "en büyük problemimiz ne bizim?"
Problemli kredi. Problemli kredi tahsilatına yardımcı olan
personele pirim vereceğinizi duyurduk. Başka en büyük sorun ne?
ihtiyaç fazlası gayrimenkullerimiz var. Bunları satan personele
pirim verdik. Gitti müşterisini buldu. Reklamasyonda bulundu ve
primini aldı. Dolayısı ile personel kısa süre içerisinde kendisini
toparlayabildi. Tam o dönemde Mayıs'ta toplu sözleşme görüşmeleri
vardı. Burada farklı bir ücretlendirme yaptık. Yani aynı işi yapan
aynı ücreti alsın diye yaklaştık. Güvenlik görevlisi var mesela
biri 3 yıllık, diğeri 15 yıllık. Biri diğerinin 5 katı maaş alıyor.
Aynı elbiseyi giyiyorlar baksanız fark bile etmezsiniz.
Bozuklukları gideren bir sözleşme de imzaladık. Düşük maaş alanlara
yüksek, yüksek alanlara da düşük zam uyguladık. Bunu iki dönem
yaptık. Arada açıklık büyük oranda kapandı. Personel şuna inandı,
"Biz bu bankada ekmek sahibi de oluruz, sorunlarımızı da çözeriz"
Bunların bize çok büyük katkısı oldu. Ayrıca sendika ile işbirliği
yaptık. İnformal toplantılar yaptı. Her şubeye davetiye gönderildi.
Şube çalışanları toplantıya katıldı. Ben gittim bankamızın o günkü
durumunu hedeflerimizi sıkıntılarımızı anlattım. Bu sayede 3 bin
500 personele ulaştık. En son geçen hafta içinde bitti toplantılar.
Ulaşılmadık şube kalmadı. Katılamayanlar da oldu. Ama her şubeden
3-4 kişiye ulaşıldı. Bu sayede biz motivasyonu sağladık.
Bunu yaparken başka bir strateji daha geliştirdik. Herkesin çok
çalıştığı bir ortamda sizin çalışmanız grupla birlikte
değerlendiriliyor. Biz banka yönetimi olarak görev geldikten sonra
Nisan sonuna kadar anormal kaynak topladık. Satabileceğimiz kadar
anormal bir kaynak topladık. Yaklaşık bankaya 1,5 katrilyon yeni
kaynak girdi. Nisan sonuna kadar. Nisan sonunda savaş bitti. Bu kez
reel sektöre destek olsun diye yurt gezileri düzenledik, oralarda
sıcak satış yaptık. Elimizde topladığımız para ve daha önceki
kaynakları reel sektöre yönlendirmeye çalıştık. O dönemde,
gerçekten il il dolaşarak o illerdeki ihtiyaç sahibi, ticaret
odaları, Esnaf ve kent koop'larla işbirliği antlaşmaları yaptık.
Oralarda 50 milyardan 50 bin dolara kadar kredi verdik. O güne göre
düşüktü faizler yüzde 4 ile 3,5 ile verdik bu kredileri. Vadeyi de
12 aydan 24-36 aya çıkarttık. Dolayısı ile banka 4,35'den kredi
sattı, şimdi geldi 2'ye. Dolayısı ile ordan büyük oranda gelir
sağladık. Stratejiyi doğru yaptığınızda zamanlamanız iyi olduğunda
bu başarı sağlanıyor. Problemli kredilerle ilgili her gruptan yüzde
15 tahsilat yaptık. Şu ana kadar alınamayan hiç bir grup kalmadı.
2'li görüşmelerle sağladık ve ordan da hemen hemen 100 trilyona
yakın tahsilat yaptık.
Mesela bizim kredilerimizde geçen seneye rağmen önceki krize rağmen
inanılmaz artışlar oldu. Yüzde 500 artan kredilerimiz var.
GÜVEN + AKILLI ADIM = BAŞARI
Hadi Özışık- Neye bağlıyorsunuz bunu?
İşte personelin motivasyonuna bağlıyorum. Mesela sektörde krediler
yüzde 30 arttıysa bizde yüzde 80 arttı. Mevduat artışı sektörde
geçtimiz sene yüzde 3, ama bizde yüzde 40'a yakın oldu. Yani her
kalemimizde artışlar var. Özkaynaklarımız yüzde 56 oranında
artmış.
BANKALAR KREDİ KARTINI TÜKETİCİ ALEYHİNE
KULLANIYOR
Kredi kartı faizleri Aşırı derecede yüksek. Şu an en düşük yüzde 4,
Yüzde 9'a kadar var. Avrupa bankalarına bakıyoruz, neredeyse bizim
bir ayda verdiğimiz faizi yıllık olarak veriyorlar. Oto kredileri
yine yükseldi.Tüketici kredileri yine çıktı. Bu bankalar hakikaten
para kazanamadıkları için mi Türkiye krediler artıyor. Avrupa'ya
göre şartlar çok mu ağır sektörde?
Kredi kartları lisanslı ürünler. Biz icat etmedik. Mastercart, Visa
ve Amerikan Expres gibi ürünler biz gidip yurtdışından satın
alıyoruz. Ancak faizlere baktığınızda bunların yüksekliğini haklı
kılabilecek iki sebep var. Birincisi bir açık kredi şeklinde
işliyor. Ömür boyu limit sağlıyor. Bu tüketici kredileri ile kıyas
kabul etmez. Tüketici kredileri, belli bir süreliğine verilen ve
bitirildiğinde yenisi talep edilirse verilen kredilerdir. Ancak
Türkiye'de baktığınızda bankalar bu faizi bir şekilde türeticinin
aleyhine kullanır şekle geldi. Çünkü kredi kart borçluları kronik
borçlu haline geldi. Bunlar hiç bir zaman borçlarını kapatamıyacak
hale geldikleri için, müşteriye oldukça yüksek oranlar tahsil
ettirilebiliyor. Bankalar müşteride hiç bir eleme yapmadan kredi
kartı veriyorlar ve bu pazarlamadan oluşan riskleri de faizini
ödeyen müşteriden tahsil etmek gibi bir izlenim oluştu. Ama biz
kendi bankamızdan sorumluyuz. Biz sosyal bankacılık anlayışını
hedef ediniyoruz. Şu anda vakıflar bankası Türkiye'deki en düşük
kredi uygulayan bankalardan birisidir. Bizim şu an 4,95 faiz
ortalamamız var. Belki biraz yüksek olduğu müşteri grupları vardır.
Bunu yükseltmeyi düşünmüyoruz. Biraz daha eleyerek veriyoruz.
Ayrıca bu konudaki müşterilerimizin varlığını da biliyoruz. Biz
biliyoruz ki artık herkesin cebinde iki kredi kartı var. Ve biz
müşterilerimize şunu söyledik; "başka bankaya olan borçlarınızı
bizden çekerek kapatın. Bir başka bankaya olan borcunuza karşılık
biz transfer yapacağız". Mesela siz yüzde 9 ile değil de 4,95'le
borcunuzu kapatın. Bize müracaat ederek, hesap extresini
gönderecek, Biz oraya para transferi yapacağız ve 4,95'le tahsil
edeceğiz.
Kimlere yapıyoruz. Maaşını Vakıfbank'tan alanlar, emekliler ve
kamu-sen üyesi müşterilerimize yapıyoruz. Yani bizde daha önce
limiti olacakki. Biz o limitten başka bankanın borcunu
kredilendirelim. Yoksa ben öbür bankada battım gel beni kurtar
değil. Daha önce Koçbank bunu yaptı sonra ne oldu bilmiyorum. Bizim
burda amacımız şu; Kart satışından ziyade Vakıflar Bankası'ndan
maaş alan daimi müşterisi olan çalışanları yüksek faiz baskısından
korumak. Bu yollarla da onlara yardımcı olmaya çalışıyoruz. Biz her
zaman sosyal bankacılık anlayışımızı sürdüreceğiz. Bu konuda
piyasayı izleyip piyasadan kopuk da davranmayız. Popilist de
davranmayız. Ürün bazında karlılığa önem veririz. Denge unsuru
olmak isteriz. Tüketicileri koruma gibi bir kurumun başkanı geldi
bana, ismini şimdi açıklamayacağım. Araştırmış "biz inceledik,
Türkiye'deki kredi kartları konusunda en insaflı kredi kartı
Türkiye Vakıflar Bankasında, sadece faiz değil, asgari ödemeyi
geciktirdiniz mesela alışveriş tarihinden itibaret temerrüt faizi
uygulayan sistemler var" dedi. Bunlar toplumda bilinmiyor. Mesela
limit aşımına yaptınız, önünüze 2-3 misli limit aşımı öngören
cezalar çıkaran bankalar var. Kredi kartını esasen tüm karları tüm
sistemleri ile ortaya koyduğunuz zaman, Vakıflar bankasının artısı
ortaya çıkıyor. Her bankanın uygulaması ayrı ama bütün olarak
bakmanız lazım. Mesela 100 milyon harcamanız oldu. Son ödeme tarihi
ayın 25'i bu tarihte bankaya ödeme yapmadınız. Vakıflar bankasına
ayın 26'sında ödeme yaparsanız 1 günlük faiz ödersiniz. Ama bir
başka bankada 45 gün önceki alışveriş tarihinden itibaren temerrüt
ödersiniz.
Süleyman Özışık- Burda vatandaşın bilmediği bir ayrıntı var. 100
milyon liralık bir para var ortada, ödeme tarihini aştık mesela
25'i yerine 26'sında ödedik. Vakıflar bankasına ne ödüyoruz.
Bu bizde 1 günlük faiz neyse o. 4,95 bölü 31'de 1'ini ödersiniz.
Her bankanın uygulaması ayrı. Bir başka banka var, mesela limitte
aşma yaptınız. Aştığınız limite ekstra faiz uyguluyor.
Süleyman Özışık- Peki bu yasal olarak mı
uygulanıyor?
Yasal yasal tabi sözleşme öyle. Ama değil yani biliçli bir tüketici
baktığı zaman bunu görür. Biz zaman zaman bunları inceleyip
duyuruyoruz.
Hadi Özışık- Önüme koydunuz sözleşmeyi ve ben bunları istemiyorum
dediğinizde bana o banka kredi verecekmi?
Gidip başka bankadan alma şansınız var. Sözleşmeler tüketici
yasalarına uygun olarak yapılıyor. Aslolan tabi sözleşmede bu
maddenin yazılıp yazılmadığı değil. Biliçli bir tüketici siz benden
ne işlemler için ne masraf alıyorsunuz diye sorduğu zaman banka ona
her türlü işlemi söyler.
Merve Aysen- İnsanlar gidip paralarını bir bankaya emanet ediyorlar
bir de işin bu kısmı var. Aslında bu tip işlemler yapan bankalar
kendilerine zarar veriyorlar
Tabi bir sivil toplum kuruluşu bunu işliyor ve sanki bütün
bankaların bu uygulamayı yaptığı gibi sektörün tümü zarar
görüyor.
Süleyman Özışık- Sinan Aygün mesela aylarca bu
işle uğraştı. Sinan Aygün haksızmıydı?
Hayır haksız diye bir şey söylemiyorum. Ama bankalar bu konuda daha
hassas olsalar daha halkın gözü önünde olsa bu daha iyi olacak.
Çok yakında mevduat güvencesi de kalkıyor. O noktadan sonra
vatandaş güven duymadığı bankaya sırtını dönecek.
Bu konuda yasaya da gerek yok. Aslolan baktığınızda bir kart
alışverişlerinizde bir takım avantajlar sunuyor. Daha önce de
medyada olmadı mı? mesela, tencere, şu bu verildi, vatandaşın
beklediği kalitedemiydi o gazete? bizim sektörde de bir takım
şeylerle bu sürdürülüyor. Tüketicinin bilinçli olması lazım. Benim
müşterilerimden ricam. Bu konunun bütün detayları ile
araştırılması. İşte yine bir sivil toplum kuruluşuyla beraber, bu
konularda nelere dikkat etmeleri gerektiği ile ilgili broşürler
bastırıyoruz ve bunları kendi sözleşmemizin içine koyup öyle
vereceğiz müşterimize. Hem müşterimiz okusun ve nelere dikkat
etmeli neler yapmalı bunu öğrensin. Bu da bir rekabet, biz böyle
rekabet edeceğiz, Bir başkası da çelik tencere versin.
İMAJ HERŞEY Mİ?
Merve Aysen- Müşterinin yararlandığını
düşünüyormusunuz broşürlerden? Mesela ben bankada beklerken çok
sıkılıyorum ordaki broşürleri görsem bile, onlar ne kadar etkili
oluyor? Ben biraz daha neşeli konularla ilgileniyorum
İnternethaber'de. Vakıfbank imaj değiştirdi, reklam bakımından ne
düşünüyor? Mesela Akbank en ücra köylere kadar kendini tanıtıyor.
Bu konuda Vakıfbank'ın bakış açısını öğrenmek istiyorum?
Biz de reklam yapıyoruz. Bizim de imaj çalışmalarımız var ancak
ölçümüz belli. Biz banka olarak çok yüksek reklam gideri yapmak
istemiyoruz. En son reklam kampanyamızda bankalar insanlarla
çalışır sloganını kullandık.Müştere değer verdiğimizi gösterdik.
Önce insan unsurunu ön plana çıkarmaya çalışıyoruz. Yoğun bir
kampanyamız yok ama yok dedirttirmiyecek bir kampanyamız da var.
Reklama önem veriyoruz ama yoğun bütçeler ayırmıyoruz.
FAİZLERİN DÜŞMESİ HÜKÜMETE BAĞLI
İrfan sapmaz-İlk Vakıfbank çıkardı uzun vadeli krediyi, Temmuz
ayından itibaren de işte 50 milyara kadar olan mevduata teminat
verecek devlet. Ondan sonra da esas rekabet başlayacak. Temmuz'a
kadar tüketiciler beklesinler mi? Yani krediler düşermi?
Bu çok hassas bir konu. Özellikle mevduat güvencesi konusu
ülkemizin meselesi, yanlış hareket noktası oluşmamalı. Burda
mevduat güvencesi kalkmıyor. sadece 50 milyar ile
sınırlandırılıyor. Şu an baktığınız zaman sektörün içerisinde
mevduatların yüzde 93'ü 50 milyar lira ile sınırlı. Dolayısı ile
bunlar zaten güvence içinde kalıyor. Bu konu ile ilgili bence banka
ile müşteri arasındaki ilişki hizmetin kalitesine duyarlıdır.
Riskine duyarlı değildir. Riski koyduğunuzda bu iş yanlış olur.
Hizmetin kalitesine ve fiatına bakmak lazım. Öyle bir şey olsa yasa
çıktığında böyle bir hareket başlar ben böyle bir şey de
beklemiyorum. Bankacılık piyasasında hiç bir endişe de yok.
İrfan Sapmaz- Bankacılık sistemi bu geçişe hazır
mı?
Tabiiki.
Tanyel Yılmaz- Geçenlerde IMF'den gelen bir
raporda hala iki bankada sorun olduğu belirtiliyor.
Onlar üzerinde durulan bankalar, onların güvence ile alakası yok.
Devlet o banka ile düşüncesini uygulayacak.IMF'nin dediği o, Mali
problemi olan bir bankaya IMF'nin beklediği bir şey yok, zaten buna
da izin vermezler.
İrfan Sapmaz- Temmuzdan sonra, işte 10 yıla
çıkardınız kredi ödemelerini, bunlar artabilir mi?
Neden artsın, mevduatta sürkilasyon falan olsa bu bütün piyasayı
ilgilendirir. Ben faizlerin inmesini tamamen bir güven ortamına
ulaşılmasına bağlıyorum. Dün neden inmişti? para debdebeli hayatı
değil güveni sever. Güven ortamını sağlayabilirseniz faizler düşer
aşağıya. Çünkü Türkiye'deki faizin yüksekliğinin başka bir izahı
yokki. Devletin borcunun çevrilebilirliği, ekonominin sıkıntıya
girmeyeceği, güveni oluştuğunda faizler düşer.
Hadi Özışık- Paranın patronluğunu da yapıyorsunuz
bir yerde. Dolar arttı bir tehlike endişesi oluştu. Bu sizce bir
tehlikemi?
HER VATANDAŞ BAKAN GİBİ DÜŞÜNMELİ
Hayır olmadı öyle bir tehlike. Bu ülkenin her bir vatandaşı,
hazineden sorumlu devlet bakanı gibi düşünmek zorundadır. Bu ülkede
istikrarı sağlamak sadece Hazineden Sorumlu Devlet Bakanının mı
görevidir? Hayır yani Hadi Bey'in Ahmet Bey'in herkesin görevidir.
Böyle olursa faizler daha da aşağı düşer. Enflasyonun beklentisi
yüzde 12.bir puan daha koyun yüzde 13. Bunun üzerinde her faiz reel
faizdir. Bu dilim güvensizliğin getirdiği dilimdir.
PARADAN ATILACAK SIFIRLAR PSİKOLOJİK ETKİ
YAPAR
Merve Aysen- Paradan sıfır atmayı
değerlendirirmisiniz?
Getireceği bazı şeyler var. Teknolojiye getireceği yararlar var. 5
yıl önceki hesap makinelerini kullanabileceğiz. Bilgisayarlarımızda
daha az yer işgal edecek, kafada yani başka bir şey yok moral
olacak. Değişen bir şey olmayacak. İnsanlar iyi eğitilmezse zarar
olur. Mesela fiatlar düştüğünde kazancından da 6 sıfır atılması
gerektiğini öğrenecek insanlar. Harcama kalemlerinde tüketim
alışkanlıklarında bir değişiklik olmasın. Yoksa maaşı hala 1 milyar
lira ama bin lira olmuşsa öyle zannedecek. Onun haricinde başka bir
şey yok. Bunu yapmalıyız neden, sirküle edilen banknot sayısı
anormal derecede. kuruş ta olacak, bir sürü şey açısından faydası
var. Onun haricinde ekonomiye dikkatli bir geçiş sağlarsak çok
fazla da zararı olmaz. Biz üzerimize düşen görev olarak
bankalardaki makbuzlar üzerine eski ve yeni fiat karşılaştırmaları
yapacağız.
Süleyman Özışık- Röportajın en başına döneceğim.
Hadi Bey'in sorduğu bir sorunun devamı. Vakıflar Bankası'nda tam
olarak ne zaman göreve başladınız? Başladığınızda şartlar ne idi.
Siz hangi şartlarda başlamayı kabul ettiniz.geldiğinizde piyasadan
ne kadar alacağınız vardı ve alamadığınız kişiler içinde devleti
sömürenler varmıydı. Hem siyasi kesimden hem de başka
çevrelerden?
7 Şubat 2003'te göreve başladım. Bankanın likidite problemi vardı.
En büyük endişem oydu. Allah Korusun savaş uzasa veya Türkiye bir
yerden savaşa bulaşmış olsa faizlerin tırmanmasından şurdan burdan
en fazla etkilenecek banka konumundaydık. Benim yapmam gereken
likiditeyi sağlamak ve bankayı savaş ortamına hazırlamaktı. Gidip
dışarıdan parayı bulup kasaya koyup güvenli hale getirmekti ve biz
de onu sağladık. Problemli kredi 1 katrilyona yakındı. Bunların bir
bölümü istanbul yakasında alınmış, bir bölümü ikili yapılanmalarla
sağlanmış, geri kalan bölümü ile de biz yaptık. Bizim dönemimizde
bunu daha güvenli hale getirdik, artı daha önce yapılandırılmış
olan firmalarla gittik görüştük. Onlardan tahsilat yaptık.
anlaşmaya yanaşmayan firmaların üzerine gittik. En sonunda da 734
trilyon aldık bu çalışmalardan. Bir kısmından en az yüzde 15
tahsilat sağladık, bir firmanın işleri yolunda ise onu uzun vadeye
yaydık, onlarda bir sorun yok.
Süleyman Özışık- Benim merak ettiğim şu, devlet
bankası olması sebebi ile krediler belli bir kesime mi açıktı
yoksa, herkese mi açıktı?
Ölçü şu, bizden önce bankanın kredilerinin yüzde 75'i 25 tane
firmadaydı. Büyük kredilere büyük krediler verilmiş. Şimdi
kredilerimizin yüzde 75'i 2000'e yakın firmaya yatırılmış
durumda.
KREDİ ÇİFTLİĞİNİ DAĞITTIK...
Hadi Özışık- Tam olarak ifade ettiğimizde hepimiz
o dönemki siyasi kriterleri biliyoruz. Sizin döneminizde yapılan
işler ortada, kar ortada. Bugünkü ifadelerle şunu kullanabilirmiyiz
siyasilerin desteği ile bir hortum varmı?
Bunu o şekilde değerlendirmek yanlış olur ama burada bir yanlış iş
olduğu kesin. Niye bankanın kredilerinin yüzde 75'i 25 firmada
olsun böyle bir şey olmaz. Benim politikam şu; Vakıflar Bankası
halktan para toplamış, yanlış işlere yatırmış parasını ve batırmış.
Tahsilat için türlü tedbir alınıyormu? alınıyor. Yasanın elimize
verdiği imkanları kullanıyormuyuz? kullanıyoruz ve hatta alasını
yapıyoruz. Bunu reklam olsun diye de yapmıyoruz. Benim görevim
halka bunu geri ödemek, biz de geçen sene bunu yaptık, çok
çalışarak parayı ödedik. Yüzde yüzünü ödedik.
Tanyel Yılmaz- Bu kadar kısa süre içinde bunların
değişmesi de büyük bir başarı, bir sene önce bakıyorsunuz felaket,
bir sene sonra düzlüğe çıkılmış?
Tabi öyle olması gerekiyordu.
İKİNCİ BÖLÜM- Özet...
- HİÇBİR SİYASİ BASKI ALMADIM, RİCALARDA DA KURAL NEYSE
ONU UYGULADIM.
- UFUKTA SİYASET GÖRÜNMÜYOR, BİR KERE DENEDİM OLMADI.
- BİREYSEL EMEKLİLİK EKONOMİYE DAMGASINI VURACAK. ÇOK YARARLI
ÇOK...
- İNTERNET BİZİM İÇİN ÇOK ÖNEMLİ