Vahdettin hain miydi?
Abone olMehmet Ali Şahin, "Son padişahla ilgili hala aynı hüküm devam ediyorsa tarih kitaplarını değiştirin" deyince Vahdettin hain miydi tartışmaları yeniden gündeme geldi.
NESRİN YILMAZ/ İNTERNETHABER-ANKARA- Sultan Vahdettin yine gündemde. Tartışmalar yeniden alevleneceğe benziyor.Gerçekten hain miydi? Ölümünün üzerinden 87 yıl geçti. Onlarca,yüzlerce yıl daha tartışılacak kuşkusuz.
Hain olduğunu düşünenler de vatansever diyenler de tarihten ve resmi belgelerden güç alıyor.
Peki, Vahdettin hakkında neler söyleniyor? Kim neden hain diyor, neden vatansever?
Tarihçiler savlarını hangi belgelere dayandırıyor?
Haberimizde iki görüşe de yer verdik. Okuyun, kararı siz verin.
BİLGİSİZDİ
Bir grup araştırmacı tarihçi İngiliz belgelerinin bu konuyu aydınlatmada daha önemli olduğunu özellikle vurguluyor. Vahdettin tahta çıkmadan önce tüm şehzadelere gelen siyaset yasağı sebebiyle, Vahdettin'in siyasi konularda cahil kaldığını, bu yüzden de bir dizi hatalar yapmasının kaçınılmaz olduğu vurgulanıyor. Yani bir çok araştırmacıya göre Vahdettin hain değil, bilgisiz ve tecrübesiz.
Vahdettin'in Çengelköy'de yaşadığı, evinde besteler yapan biri olduğunu ve siyasetle çok da ilgili olmadığını belirtiyor onun vatan haini olmadığını düşünenler. Vahdettin'in siyasetten daha çok sanat alanına yöneldiği birçok tarihçi tarafından biliniyor. Tarihçilere göre, sanat dışında kafa yorduğu konuların başında da İslam Hukuku geliyor. Tüm bunların dışında, dünyanın nereye gittiği, Avrupa'da neler yaşandığı, Osmanlı'nın sonunun ne olacağı da Vahdettin'in çok da sorun yaptığı şeyler değildi onlara göre.
HATA ÜSTÜNE HATA YAPTI
Bu şartlar altında tahta çıkan Vahdettin'den de çok şey bekleniyordu o dönem. Bu tarihçilere göre ise Vahdettin hain değil ama kesinlikle siyaset dünyasını bilmeyen bir adamdı. Hiç bilmediği bir alanda göreve başlayan Vahdettin'in tecbrübesizliğinin verdiği sonuçla hata üstüne hata yaptığı söyleniyor.
Araştırmacılara göre Vahdettin de kendi tecrübesizliğini biliyor ve istemediği şeyleri yaptığının da farkındaydı. Çevresinde kendisini yönlendirmeye çalışan kişilerin oyununa gelerek 17 Kasım 1922’de, yani bundan 87 yıl önce İngiliz Malaya gemisiyle Malta’ya kaçıyor. Ama Mustafa Kemal günler öncesinden Vahdettin’in kaçacağını biliyor.
SARAYDA CASUS VARDI
Peki Atatürk Vahdettin'in kaçacağını nereden biliyordu?
Araştırmalara göre sarayda Vahdettin'e çok yakın isimlerden biri casus. Tarihçiler bu casusun ismini bilmese de varlığından eminler. Bunu da Atatürk’ün o dönemde gazetelere yansıyan açıklamalarında söylediği, “Vahdettin’in kaçacağını günler öncesinden biliyordum” açıklaması...
Atatürk Saray’daki gelişmelerden gün be gün haberdar olduğu, sarayda neler olup bittiği, Vahdettin'in neler yaptığını bilmesi İngiliz belgelerine aynen yansımış. Yine aynı araştırmacılar Vahdettin'in Malta'ya kaçarken yanında abartıldığı kadar para olmadığı görüşündeler. Açıklamalara göre Vahdettin'in kaçarken yanına aldıkları, oğlu Ertuğrul, hizmetlilerinin bir kısmını ve sultan aylığı olan 50 bin Osmanlı Lira.
BU SÖZLERİ ATATÜRK MÜ SÖYLEDİ?
Bu kaçıştan 4 yıl sonra ölen Vahdettin için, Atatürk’ün "Namuslu adamdı, isteseydi giderken Topkapı Sarayı’nı götürürdü" diye bir açıklama yaptığı iddia ediliyor.
Bu görüşün tam karşısında Vahdettin'in kesinlikle vatan haini olduğunu anlatan bir görüş daha var. O görüşe göre ise Vahdettin, İngilizler'le ülkesinin pazarlığını yaptı.
Bu görüşe göre ise, Mustafa Kemal ve arkadaşları binbir sıkıntı içinde düşmana karşı mücadele için hazırlanırken Osmanlı Padişahı Mehmet Vahdettin, onların asılması için İstanbul'da sıkıyönetim mahkemesi kurdurup karar aldırmıştı.
BİR FETVA HAZIRLADI
Söylenen odur ki; Padişah Vahdettin; Şeyhülislam Dürrizade Abdullah'tan Kurtuluş Savaşı'nı baltalamak için 5 Nisan 1920 tarihli şöyle bir fetva almıştır:
"Dünya düzeninin yürütücüsü olan İslam Halifesi hazretlerinin (Yani, Vahdettin'in...) idaresi altında bulunan İslam beldelerinde bazı kötü şahıslar aralarında birleşip ve kendilerine reisler seçerek padişahın sadık halkını kandırmaya, yoldan çıkarmaya, padişahın yüksek emirleri olmadan ahaliden asker toplamaya kalkışıp, padişahın emirlerine aykırı olarak birtakım salma ve vergiler kesip, çeşitli baskı ve işkencelerle halkın mallarını ve eşyalarını yağmalamak ve padişah emrinde bulunan bazı dini, askeri ve mülki memurları kendi başlarına kovup kendi hempalarını tayin, hilafet merkezi ile memleketin ulaştırma ve haberleşme yollarını kesmek, devletçe gönderilen emirlerin yapılmasını yasaklamak, hükümet merkezini diğer bölgelerden ayırmak suretiyle halifelik otoritesini kırmak ve zayıflatmak maksadıyla yüksek halifelik makamına ihanet etmek suretiyle imama (padişaha) itaatten dışarı düşmekle, adı geçen reisleri ile aveneleri ve onlara bağlı olan kimseler eşkıya mertebesinde bulunup, dağılmaları hakkında gönderilmiş bulunan yüksek emirlerden sonra hâlâ inat ve fesatlarında direnirler ise adı geçen kimselerin kötülüklerinden memleketi temizlemek ve zararlarından halkı kurtarmak vacip olup "katilü elleti tebga hatta tefaa ila emerillah" ayeti kerimesi gereğince KATLEDİLMELERİ VE GEREKİRSE KİTLE HALİNDE ÖLDÜRÜLMELERİ MEŞRU VE FARZ OLUR MU, BEYAN BUYURULA."
Görüşlerini bu fetvaya dayandıran kesim, Padişah Vahdettin'in düşmanla savaşan Mustafa Kemal Paşa ve onun emrindeki askerleri kâfir gibi görmekte; öldürülmeleri için halkı ve diğer kuvvetleri harekete geçmeye çağırmakta olduğunu ve onun kesin hain olduğunu haykırıyor.
Bu mesele zaten hiç kapanmamıştı, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in Milli Eğitim Bakanlığı'na yaptığı çağrıyla yeniden açıldı. Daha uzun yıllar siyaset gündemini meşgul edecek bu konuda kesin bir hükme varmak imkansız gibi görünse de siz değerli okuyucularımızın haberimize yapacağınız yorumlar bizler için çok önemli.
Ne dersiniz, sizce Vahdettin hain miydi, değil miydi?