Uzun süredir sessizdi! Cemil Çiçek'ten başkanlık açıklamaları
Abone olCumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Cemil Çiçek, "Yargıya müdahale sadece siyaset eliyle mi oluyor? Medyayı, köşe yazarlarını ne yapacağız?" diye konuştu.
Eski TBMM Başkanı ve Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu
Üyesi Cemil Çiçek, sistem tartışmalarıyla ilgili Karar
yazarı Elif Çakır'a dikkat çeken açıklamalar yaptı.
Başkanlık sistemi ve
parlamenter sistem hakkında konuşan Cemil Çiçek şunları
söyledi:
-Benim TBMM başkanı
olduğum dönemde sistem tartışmaları yoğun bir şekilde gündemdeydi.
Kaldı ki hükümet sistemi tartışmaları yeni de değildi. Geçmiş
dönemlere bakıldığında sistem tartışmalarının defalarca gündeme
geldiği görülecektir. Türkiye’de bu kez sistem tartışmaları
sağlıklı yürüsün, kim neyi tartıştığını bilsin diyerek anayasa
hukukçuları ve siyaset bilimcilerini bir araya getirerek bir
çalışma gerçekleştirdik. Toplamda 25 ay sürdü. Dünyadaki ‘yarı
başkanlık’, ‘başkanlık’ ve ‘parlamenter’ sistemlerin
faydaları ve mahzurlarıyla ilgili olarak somut verilerin ele
alındığı esaslı bir çalışma çıktı ortaya. Ben Meclis başkanı olarak
hiçbir kıymet hükmü vermeden o çalışmalara katıldım. Bu çalışmayı
TBMM olarak 3 ciltlik kitap halinde
yayımladık.’
"Arzu edilen model çıkmadı"
- ‘O çalışmalar devam ederken (25 ay içerisinde) Meclis’te grubu bulunan dört siyasi parti ile de ‘bize uygun bir hükümet sistemi nasıl olur?’un cevabını aradık. Ama maalesef bu süre içerisinde partiler ne ‘başkanlık’ ne de ‘parlamenter’ sistem adına ortaya bir model koyamadı.
30 bin sayfalık bir doküman çıktı ortaya. O doküman içerisinde de ortaya arzu edilen model çıkmadı.
"Tartışmalar meseleyi çözme odaklı değil"
-‘Bakın bugün bir kez daha sistem tartışmaları gündemde. Bu kez ‘Cumhurbaşkanlığı sistemi ve parlamenter sistem’ başlığı altında tartışılıyor. Yine aynı yöntemle yürütülüyor, ayrıntı yok. Birçok sorunun cevabı yok. Sadece slogan üzerinden yapılan bir sistem tartışması var. Bu da bizi somut bir sonuca götürmüyor.
"Nasıl bir model sunuyorlar?"
CHP, İYİ Parti, HDP hatta Meclis dışındaki birçok parti ve bir kısım eski siyasetçilerimiz ‘Güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönülsün’ istiyor. Soru şu: Güçlendirilmiş parlamenter sistem derken ne kastediliyor? Neleri yaparsak parlamenter sistem güçlenmiş olacak, bunun cevabı yok. Ben şahsen bunu büyük bir eksiklik olarak görüyorum.
"Şahıslar üzerinden değil ilkeler üzerinden tartışılmalı"
Sistem isimlerinin bir öneminin olmadığını vurgulayan Sayın
Çiçek’in sözlerinin devamı şöyle:
-‘Yasamanın yürütmenin ve yargının keyfiliğe kaçmasını önleyecek,
anayasal çerçevede görevini yapabilmesini sağlayacak denge ve
denetim mekanizmalarının iyi kurulması halinde her sistem
demokratiktir.
Bütün güçlerin gücünü kötüye kullanmasını engelleyecek hukuki bir sistem olmalıdır.
Bu nasıl olacak? Bunu tartışmamız lazım. Bunun sağlıklı tartışılabilmesi için de şahıslar üzerinden değil ilkeler üzerinden tartışılıp ortaya bir modelin konulması lazım. Makamlarda kimin oturduğu üzerinden yapılan bir tartışma hukuki bir tartışma olmaz. Böylesi tartışmalar 1908’den bu yana bizleri bir sonuca götürmedi, bugün de götürmez.’
"Yargıya müdahale sadece siyaset eliyle mi oluyor?"
Yargı bağımsızlığı tartışmalarına da değinen Çiçek bu konuda
şunları söyledi:
-‘Mesela yargı bağımsızlığı konusunu
herkes telaffuz ediyor. Unutulmamalıdır ki yargının
bağımsızlığı yargının tarafsızlığı içindir. Maalesef geriye
dönük yargı süreci içerisinde tarafsızlık konusu her zaman tartışma
konusu olmuştur. Kapatma davalarından tutun, 28 Şubat sürecindeki
hak ihlallerine varıncaya kadar yüzlerce somut örnek yargının
hiçbir dönemde anayasa 138’deki esaslara göre yargılama yapmasına
uygun bir ortam hazırlanmadığını ortaya koyuyor.’
’Yargıya müdahale sadece siyaset eliyle mi oluyor? Medyayı, köşe yazarlarını ne yapacağız? Partilerin grup toplantılarına bakın. Muhalefet partileri hakimleri suçluyor. Yürüyen davalar hakkında görüş beyan ediyor. Anayasa’nın 138’inci maddesi ihlal ediliyor.’
"Yargının bağımsızlığını nasıl sağlayacaksınız?"
‘Dün bir partinin grup toplantısında olduğu gibi mesela nezaket kuralları aşılarak ‘alçaklık, namussuzluk’ gibi ifadelerin kullanıldığını gören bir yargıç nasıl tarafsız bir yargılama yapabilir? Hakimlerin verdikleri kararları benimsemeyebiliriz, çok özel değerlendirmeler de yapabiliriz. Ancak hukuk ve nezaket ölçüleri içinde yapılmış olmalıdır. Sonuçta bu kararları veren hakimler bu toplumda yaşıyor. Akşam hakaretler dinleyecek, gündüz konuşmaları dinleyecek sonra da kalkıp yargılama yapacak. Bunları düşünmek lazım.’ ‘Yargı bağımsız olacak deniliyor. Yine soralım. Yargının bağımsızlığını nasıl sağlayacaksınız? Nasıl bir yargı yönetimi planınız var? Nasıl bir sistem kuracaksınız ki yargıçlar kendi haysiyetlerine, onurlarına ve vicdanlarına bakarak karar verebilecekler?’