Uzun ömre sahip olmanın sırrı bu organda
Abone olSon yıllarda şeker hastalığı ve pankreas kanserinde artış görülürken iki hastalığın da yiyip içtiklerimizde doğrudan ilgisi bulunuyor.
Pankreastan salgılanan fazla insülin bizi daha da
acıktırıyor. Ağzımıza attığımız her lokmada enzim salgılayarak
'yorulan' pankreas hem fazla kilolara hem şeker hastalığına
davetiye çıkarıyor.
Daha az ve uzun aralıklarla yemek, pankreasın dinlenmesi için
gerekli. Ancak ne yiyip içtiğimiz de pankreasımızı korumada bir o
kadar önemli. Pankreasınızı korumak için nasıl beslenmeniz
gerektiğini İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Ayça Kaya anlatıyor.
Pankreasımız, vüvudumuzun hem sindirim enzimlerini hem de
sindirilen yiyeceklerin kullanımı için gerekli hormonları
salgılayan organımızdır. Kendini yenileme özelliği yoktur.
Yediklerimiz ve içtiklerimizden o kadar etkilenir ki, ağzınıza
giren her lokmada hemen aktive olur ve çalışmaya başlar.
Son yıllarda pankreas kanserlerinde ve şeker hastalığında inanılmaz
bir artış var. Şunu hemen belirtmekte fayda var, şeker hastalığının
doğrudan pankreas kanserine neden olduğu düşünülmüyor. Ancak her
iki hastalık da insanın yaşam süresini kısaltabiliyor ve yaşam
kalitesini negatif etkiliyor.
Korunmanın ana fikri şu: Daha az ye, daha uzun aralıklarla ye ki
daha az insülin, daha az sindirim enzimleri salgılansın ve
pankreansın yorulmasın...
Daha uzun aralıklarla ve daha az yerseniz, pankreasınıza
rahatlaması için biraz zaman kazandırmış olursunuz. Her ne kadar
beslenme aralığı ve zamanı pankreasın dinlenmesi için gerekli ise
de aynı zamanda yeme içeriği de bu hayati organımızı korumada
önemlidir.
İşte size pankreasınızı korumanız için beslenme içeriği
önerileri:
-Basit şekeri ne kadar az tüketirseniz pankreasınız o kadar az çalışır, o kadar az insülin üretir. Bu demektir ki basit şekerle yapılmış her şey (reçel, tatlı, kek, kurabiye...) pankreasımızı yorar.
-Yağı ne kadar az tüketirsek, o kadar az yağ sindirim enzimi olan Lipaz salgılanır ve pankreas o kadar rahat eder. O zaman kızartmalar, mayonezler, soslar, etler, cipsler ve pastane ürünlerinden uzak durmakta fayda var.
-Özellikle katkılı yiyecekler; salam, sosis gibi şarküteri ürünleri, içerdikleri nitrozaminlerle direkt midede ve pankreasta kanserli hücrenin oluşmasına neden olabiliyor.
-Yanmış yiyecekler ve kömür dumanına maruz kalmış yiyeceklerde
de kanserojen maddeler oluşuyor (mangalda yapılan çok yağlı
köfteler, tavuk kanadı gibi etin yağlı bölümleri ve parça etler
yağla terbiye edildiyse bu risk artıyor.)
-Uzun ömürlü ve paketli yiyecekler de içerdiği katkı malzemeleri nedeniyle kanserleşmeye neden olabiliyor.
-Meyve şekerini de unutmamak gerekiyor. Meyveler her ne kadar çok sağlıklı yiyecekler de olsalar da şeker oranları yüksek. Günde en fazla üç porsiyon meyve yeterli olur. Fazlası yine kan şekerinin yükselmesine, şeker hastalığına ve şişmanlamaya neden olur.
-Yüzyılın kabusu sigarayı da unutmamak gerekiyor. Bütün kanserlerde olduğu gibi pankreas kanserinin de sıklığını artıran en büyük risklerden biri.
-Pankreası en çok yoran alkoldür. Pankreas iltihabına, şeker hastalığının kötüleşmesine ve uzun süreli kullanımı pankreas kanserine neden olur. Aynı zamanda kalorisi çok yüksektir, direkt şişmanlatır.
-Daha çok mevsim sebzeleri, süt, yoğurt, ayran, çökelek, badem, fındık, ceviz gibi yağlı tohumlar, tam buğday unu, bulgur, yağsız et ve balık ağırlıklı bir beslenme pankreasımız için daha sağlıklı olacaktır.
-Pankreas kanlanmasını artıran en önemli yaşamsal davranış, harekettir. O zaman pankraeasımızı koruyalım, kilolarımızdan kurtulalım diyorsak, her gün yarım saat yürüyüş yapalım.
PANKREAS VE İNSÜLİNİN
ÖNEMİ
İnsülin pankreastan salgılanan bir hormon olup kan şekerini
düşürücü etki yapar. İnsülin ,karbonhidrat metabolizması ile ilişki
içinde bulunduğu gibi yağ ve protein metabolizmaları üzerinde de
etkindir. İnsülin hormonunun tam yokluğu, şeker hastalığının 1.
tipinde (Tip 1 diyabet) görülür. İnsülin azlığı veya insüline karşı
direnç ya da her ikisinin birlikte olması ise 2. tip şeker
hastalığında (Tip 2 diyabet) görülmektedir.
İnsülin direnci olan hastalarda, kan şekerinin kas, yağ ve
karaciğer hücrelerine girmesi zorlaşmıştır. Bu nedenle kanda şeker
birikiir. Bu durumda pankreas hücrelere daha fazla şeker almak için
daha çok insülin üretmeye ve normalden daha fazla çalışmaya
başlayabilir. En sonunda ise pankreas yorulacak ve yeterli insülin
sağlama yeteneğini kaybedecektir. Pankreasın salgıladığı insülinin
vücutta tam olarak kullanılamamasına insülin direnci denir.
Kilolu olmak , polikistik over sendromu , kortizonlu ilaç
tedavileri, bel çevresinin kalınlaşmış olması , yaşlanma ve
hareketsiz yaşam biçimi gibi faktörler insülin direnci oluşmasına
neden olabilir. Sabah yorgunlukları, gece uykudan kalkıp tatlı bir
seyler yemek, öğle yemeği sonrasi yorgunluk ve halsizlik
şikayetleri insülin direncinin belirtileridir.