Günde ortalama 800 bin yolcu taşıyan metrobüsler, İstanbul'un ulaşım sorununa bir nebze olsun çözüm olsa da en uzun yolculuk süresi iki saati aşan bu toplu taşıma sistemlerinde çok sayıda tehlike de bulunuyor. Uzmanlar, uzun metrobüs yolculuklarının yarattığı sağlık sorunlarına dikkat çekti. Uzun süren ve neredeyse üst üste bir şekilde metrobüs yolculuklarını gerçekleştirirken, bu araçların ilk kalktıkları istasyonlar özellikle bu uzun yolculuğu oturarak yapmak isteyenlerin imdadına yetişiyor. Kimi zaman boş bir koltuk bulabilmek adına dört veya beş metrobüsü pas geçerken kimi zaman da biriken kalabalığın arasından sıyrılarak boş koltuklara geçmek adına insanlar birbirlerini ezmeyi normal görüyor. Ancak uzmanların yaptıkları açıklamalar şimdiye kadar çektiğimiz tüm bu çileleri boşa çıkaracak gibi görünüyor. Metrobüste uzun süre ayakta kalmanın ya da oturmanın sağlık sorunları yarattığını söyleyen uzmanlar bu açıklamalarıyla boş koltuk bulabilmek ümidiyle adeta ezilmeyi göze alan İstanbullulara nasıl bir vizyon katabilir bilinmez ancak kitap üzerinde görülenler son derece ciddi ve kalıcı hasarlar yaratabilir gibi görünüyor. Uzmanlara göre otomobil içinde uzun saatler aynı pozisyonda oturmak bel boyun ağrıları bakımından tehlike yaratırken, metrobüs ve otobüs gibi toplu taşıma araçlarında bir yere tutunarak uzun süre ayakta kalmak da sıkıntı yaratabiliyor. Beyin Sinir ve Omurilik Cerrahi Bölümü doktoru Op. Dr. Fatih Han Bölükbaşı, “Metrobüs veya otobüsle seyahat ederken bir yere tutunmak zorunda kalınıyor. Bu durumda kasların bir tarafında gerilme ve adale spazmı oluşuyor. Aynı şekilde oturmak da kas tembelliğine neden olabiliyor. Şehir içi uzun yolculuklarda yolcular birbirine yer verebilirse oturanlar çok oturmamış, ayakta duranlar da çok uzun süre ayakta kalmamış olur” dedi. Uzun saatler oturmanın insan vücudunda yarattığı etkileri anlatan Op. Dr. Bölükbaşı şunları söyledi: “Çok uzun süre oturduğumuzda belli bir kas grubu çalışırken ters tarafta kalan kas grubu ise çalışmıyor. Çalışan kas grubu spazma girerek ağrılara neden olabilirken çalışmayan kas grubunda ise tembellik oluşuyor. Gün içinde yapılan ağır kaldırma gibi ani hareketler tembel kasların hazırlıksız yakalanmasına ve tutulmalara sebep olabiliyor. Dolayısıyla gün içinde çalışırken pozisyonumuzu değiştirerek oturmalı ve aynı pozisyonda uzun süre kalmamalıyız.” Uzun süre direksiyon başında kalmanın da bel boyun ağrılarını tetiklediğini söyleyen Op. Dr. Bölükbaşı, “Özellikle büyük şehirlerde yoğun trafikte 2-3 saat gergin stresli bir ortamda kalmak ciddi bel boyun ağrıları yaratabiliyor. Otomobil kullanırken kalçamızı koltuğun ön tarafına almamalıyız. Kalça olabildiğince arkaya yaslanmalı ve bel çukuru yastık yada benzer şeylerle desteklenmelidir. Eğer araçta dik kalmayı sevmiyorsak koltuğu kalçamızla birlikte geriye almalıyız. Kalça ile belin aynı hizada olmasına özen göstermeliyiz. İmkân varsa 1 saatlik aralarla mola verilmeli. Arada bir çıkılan uzun yolculuklar belki bu açıdan önemli değil ama her gün trafikte 3 saat geçiriyorsanız, trafikte 10 dakikalık bir ara hem kan akışı için hem omurga sağlığı için çok faydalı olabiliyor” dedi. Metrobüs otobüs gibi toplu taşıma araçlarında uzun süre yolculuk yapmanın yaratabileceği sorunlara da değinen Op. Dr. Bölükbaşı, ” Toplu taşıma araçlarında ayakta kalındığında bir yere tutunma ihtiyacı duyuluyor. Bir yere tutunarak uzun süre yapılan yolculuklarda gerilme ve adale spazmları yaşanabiliyor. Aslında uzun metrobüs, otobüs yolculuklarında insanlar birbirine ‘Ben çok oturdum biraz da siz otursanız’ diyebilse her iki tarafında sağlığı bakımından faydalı bir durum yaşanır” diye konuştu. Bel fıtığında gereksiz ameliyatlar yapıldığına dair halk arasında yaygın bir inancın bulunduğunu söyleyen Op. Dr. Bölükbaşı, insanların bu nedenle korktuğunu belirterek “10 kişiden 9’u, hayatının bir döneminde şiddetli bel boyun ağrısı çekiyor. Burada önemli olan doğru tanının konulabilmesi. Gerçekten kök basısı olan bel fıtıklarında ameliyat son derece faydalı sonuçlar veriyor. Bel fıtığı ameliyatı çoğunlukla konfor ameliyatıdır. Kişinin yaşam kalitesini düşüren ağrısı olması ve bu ağrının ameliyatsız tedavi yöntemleriyle geçmemesi ve bu ağrının nedeninin görüntüleme tektkikleriyle doğrulanması, ilerleyici güç kaybı olması ameliyat nedenidir. Bu nedenle hastalar da kendisinin ameliyata ihtiyacı olup olmadığını çoğunlukla anlayabilir” dedi. Tüm bel ağrısı yaşayan insanlar içinde yüzde 15’inin bel fıtığı olduğunu da hatırlatan Op. Dr. Bölükbaşı, “Her bel ağrısının nedeni bel fıtığı, bel kayması değildir. Bel ağrılarının büyük kısmı mekanik ağrılar dediğimiz, bel kemiklerini birbirine bağlayan kas grupları ile alakalı ağrılardır. Kas ağrılarının en önemli nedeni de günlük hayatta uygunsuz duruş pozisyonlarıdır. Aynı pozisyonda uzun süre kalmak bu ağrıları sıklaştırır ve ağrıyı kronikleştirir. Burada bizim yaşam biçimimiz en önemli etkenlerin başındadır. Yanlış pozisyonda kalma nedeniyle oluşan bel ağrıları zamanla bel fıtığı, bel kayması gibi hastalıklara da zemin oluşturuyor” dedi.