Uzmanlar kene hakkındaki bilinmeyenleri anlattı! Süt ve yumurta...
Abone olÖzellikle Karadeniz Bölgesi'nde kene sokmasının yetişkinlerde kırmızı ete karşı gıda alerjisine sebep olduğunu söyleyen İmmünoloji ve Alerji Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ali Kutlu, uyarılarda bulundu.
Dr. Ali Kutlu, “Dünyanın birçok bölgesinde kırmızı et
alerjisindeki artıştan keneler sorumlu tutulmaktadır." diyerek kene
sokması hakkında bilinmeyenleri anlattı.
Alerjik hastalıklar günümüzde oldukça sık görüldüğünü belirten Medical Park Ordu Hastanesi İmmünoloji ve Alerji Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ali Kutlu, anafilasksi denilen şiddetli alerjik reaksiyonların görülme sıklığında ve şiddetin de artış söz konusu olduğunu ve 15 yılda 7 kat artış olduğunu söyledi.
Kutlu "Kene sokması sonrası kişiler kenelere ve kırmızı ete karşı alerjik reaksiyon geliştiriyor. Kenelerin mide içeriğinde bulunan bir alerjen kırmızı ete karşı duyarlılık oluşturmaktadır" diyerek, açıklamalarına şu şekilde devam etti:
“Süt ve yumurtaya dikkat edin”
Ölüme neden olan alerjik anafilaksi reaksiyonlar genelde gıda, ilaç
alımı, arı ve böcek sokmaları sonrası ortaya çıkan ani başlangıçlı
yaygın kaşıntı, kızarıklık, yüzde gözde şişme, nefes darlığı,
çarpıntı, göz kararması, karın ağrısı, ishal, baygınlık gibi
şikayetlere, hatta ölüme yol açabilen şiddetli reaksiyonlar
olduğunu belirten Kutlu, özellikle küçük çocuklarda süt, yumurta,
soya ve buğdaya dikkat edilmesi gerektiğinin altını
çizdi.
“Son yıllarda alerjisinde artış gözlenen bir başka gıda kırmızı
ettir” diyen Prof. Dr. Ali Kutlu; “Kişisel gözlemim Karadeniz
bölgesinde kırmızı et yetişkinlerin en sık alerjik olduğu gıdadır.
Dünyanın birçok bölgesinde kırmızı et alerjisindeki artıştan
keneler sorumlu tutulmaktadır. Kenelerin mide içeriğinde bulunan
bir alerjen kırmızı ete karşı duyarlılık oluşturmaktadır” diye
konuştu.
“Çocuklarda gıdaya alerji arttı”
Özellikle çocuklarda son 10 yıl içerisinde gıda alerjilerinde de 2
kata varan artış olduğunu vurgulayan İmmünoloji ve Alerji
Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ali Kutlu sözlerini şöyle sürdürdü:
“Aileler genelde çocuklarına astım tanısı konduğunda itiraz etme ve
kabullenmeme eğilimi göstermekte, fakat konu gıda ve ilaç alerjisi
olduğunda sıklıkla çocuklarının ve kendilerinin alerjik olduğunu
düşünmektedirler."
"Alerjik hastalıklarda gözlenen artışta modern yaşam tarzı ve buna bağlı küçülmüş çekirdek aileler, aşılama, yoğun antibiyotik kullanımı, kişisel hijyen koşullarındaki düzelmeler, artmış sezaryen oranları ve bunlara bağlı olarak doğal vücut flora bakterilerinin oluşamaması, mikroplarla temasın azalması sıklıkla suçlanmaktadır."
"Ölüme neden olan alerjik reaksiyonların büyük bölümünden özellikle çocuklarda gıda alerjileri sorumlu olup son 10 yıl içinde gıda alerjilerinde de 2 kata varan artış dikkati çekmektedir. Özellikle bebek ve küçük çocuklarda süt, yumurta, soya buğday başlıca alerjik gıdalar olup daha büyük çocuklar ve yetişkinlerde kabuklu yemişler, balık, kabuklu deniz ürünleri, lateks ve polenlerle ilişkili taze meyve ve sebzeler ön plana çıkmaktadır.”
“Anneler gıda alerjisi konusunda
yanılıyor”
Günümüzde 5 anneden 1'i çocuklarında gıda alerjisi olduğunu
söylediklerini ancak annelerin yüzde 80 oranında yanıldığını
belirten Prof. Dr. Ali Kutlu, “Anafilaksi tarzı reaksiyonlarda
alerjenden kaçınma, erken tanı ve müdahale çok önemlidir. Şiddetli
anafilaksi reaksiyonu geçiren hastaların yanlarında adrenalini
otomatik olarak yapan (oto enjektörlü) ilaçlar bulundurması
gerekir."
"Ülkemizde alerjik hastalıklar açısından ciddi kafa karışıklıkları, bilgi eksikliği ve vurdumduymazlık vardır. Örneğin oto enjektörlü adrenalinin ABD'de yıllık reçetelenme sayısı 6 milyon iken bu rakam ülkemizde sadece 20 bindir. ABD'de bu ilacın okullarda bulundurulması zorunludur” şeklinde konuştu.
Ordu ve Giresun
Son 2 yılda Ordu ve Giresun illerinde 10 kişinin arı sokması
neticesinde oluşan alerji nedeniyle hayatını kaybetti ifade eden
Prof. Dr. Ali Kutlu şunları söyledi:
“Son 2 yılda Giresun ve Ordu'da takip ettiğim kadarıyla yaklaşık 10 kişi arı alerjisi nedeniyle hayatını kaybetmiştir. Ülkemizde arı alerjisi konusunda ciddi çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır. Sadece ülkemizde değil birçok ileri batı ülkesinde de anaflaksi müdahalesi ve adrenalin kullanımı konusunda hekimlerin de ciddi bilgi eksikliği mevcuttur. Ülkemizde aile hekimlerine yapılan bir ankette göre doktorların yüzde 31.2’si şiddetli reaksiyonlarda adrenalin kullanmayı düşünüyor ve sadece yüzde 38'i arı alerjisinde koruyucu immunoterapinin varlığından haberdar. Özellikle arı ve gıda alerjileri açısından halkımızın mutlaka aydınlatılması gerekmektedir.”