Uzmanlar açıkladı, sünnet yapılması HIV enfeksiyon riskini azaltıyor
Abone olHIV’in önlenebilir bir hastalık olduğunu belirten Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Sünbül, erkeklerde sünnet yapılmasının HIV enfeksiyon riskini azalttığını söyledi.
Liv Hospital Samsun Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr.
Mustafa Sünbül, "1 Aralık Dünya AIDS Günü" dolayısıyla uyarılarda
bulundu.
“2022
yılında HIV bulaşan hasta sayısı 1 milyon 300
bindir”
HIV günümüzde önemli bir halk sağlığı sorunu olduğuna dikkat
çeken Prof. Dr. Sünbül, “Dünyada 2023 yılı itibariyle 40,4
milyon HIV hastasının olduğu tahmin edilmektedir.
Dünyanın hemen her ülkesinde hastalık görülmektedir. Ancak Afrika
ve Uzak Doğu Asya en sık görüldüğü coğrafyadır. Toplam hastaların
yaklaşık üçte ikisi Afrika bölgesindedir. 2022 yılında 630 bin
kişi HIV ile ilişkili hastalıklardan kaybedilmiştir.
Geçen yıl HIV bulaşan hasta sayısı ise 1 milyon 300 bin
kişidir. Bu hastaların yaklaşık beşte biri maalesef hasta olduğunu
bilmemektedir. HIV bağışıklık sistemine saldırarak
hastanın savunma kabiliyetini yok eder ve kişiyi enfeksiyonlara,
bazı kanser tiplerine karşı savunmasız hale getirir. Hastalık
yıllar içerisinde ilerleyerek AIDS aşamasına geçer.
Hastaların HIV aşamasından AIDS kliniğine gelmesi
yaklaşık 2-15 yıl sürmektedir. AIDS dönemi bazı kanserlerin,
fırsatçı diye tanımlanan diğer enfeksiyonların tabloya eklendiği
ileri aşamadır” dedi.
“Türkiye’de 32 bin
kişi HIV’e sahiptir”
Ülkemizde ise 2021 yılı sonu itibariyle Sağlık Bakanlığı resmi
verilerine göre 32 bin kişinin HIV ile yaşadığının
raporlandığını belirten Prof. Dr. Sünbül, “Bunlardan 26 bini erkek
bireylerdir. Hastalığından habersiz olduğu düşünülen kişilerle
beraber ülkemizdeki HIV hasta sayısının 65-70 bin
arasında olduğu tahmin edilmektedir” diye konuştu.
“Hasta olan kişiler,
hastalık ilerleyinceye kadar farkında
olmayabilir”
HIV semptomları enfeksiyonun aşamasına göre değişiklik
gösterdiğini söyleyen Prof. Dr. Sünbül, “Virüs vücuda girdikten
sonraki ilk birkaç ayda kolayca diğer kişilere bulaşır. Etken
alındıktan sonraki ilk birkaç hafta hastada ya hiçbir belirti
vermez veya grip benzeri ateş, baş ağrısı, ciltte döküntü ve boğaz
ağrısı gibi bulgular ortaya çıkar. Hasta olan kişilerin çoğu
hastalık ilerleyinceye kadar farkında olmaz. İlerleyen dönemde
enfeksiyon ilerler ve bağışıklık sistemi gittikçe zayıflar. Lenf
bezlerinde şişme, kilo kaybı, ateş, ishal ve öksürük başlar. Tedavi
edilmeyen hastalarda verem, menenjit, ciddi diğer enfeksiyonlar ve
bazı kanser tipleri ortaya çıkar” şeklinde konuştu.
“AIDS cinsel ilişki ve
kan ile bulaşabilir”
HIV, hasta kişinin kan, süt, semen başta olmak üzere vücut sıvıları
ile bulaştığını vurgulayan Prof. Dr. Sünbül, “Gebelikte anneden
bebeğe geçer. Hasta kişi cinsel partnerine bulaştırır. Ortak iğne
kullanımı gelişmiş ülkelerde önemli bir bulaş kaynağıdır. Diğer
yandan öpüşme, el sıkma, sarılma ve yiyecek paylaşımı ile hastalık
bulaşmaz” dedi.
“Steril olmayan aletlerle
dövme yaptıranlar risk altında”
Korunmasız cinsel ilişkide bulunanlar, uyuşturucu kullananlar,
hastalık virüsünü taşıyan kişinin kan veya organının verildiği
kişiler, steril olmayan aletlerle vücuduna dövme gibi uygulama
yaptıranların risk altında olduklarını kaydeden Prof. Dr. Sünbül,
“Sifiliz, bel soğukluğu gibi cinsel yolla bulaşan hastalığı
olanlarda risk artmaktadır. Ayrıca kaza ile hasta kişiye kullanılan
iğnenin batması sonucu sağlık çalışanlarına da hastalık
bulaşabilmektedir” açıklamasında bulundu.
“HIV tanısı aynı gün
sonuçlanan testlerle belli olabiliyor”
Günümüzde HIV tanısının aynı gün sonuçlanan testlerle
konulabildiğini belirten Prof. Dr. Sünbül, şu bilgileri
paylaştı:
“Bu ise erken tanı ve tedaviyi kolaylaştırmaktadır. Hastalık
mikrobu alındıktan sonraki ilk 28 gün içerisinde antikor pozitif
olur. Sık kullanılan tanı testleri vücutta gelişen antikorları
saptar. İlk basamak testi pozitif çıkan hastanın doğrulama testi
yapılmalıdır. Ayrıca HIV’in genetiğini (HIV RNA) tespit
eden ve daha erken hastalık tanısını koymaya yarayan pahalı
testlerde vardır. Ancak bu test daha çok tedavinin takibinde
kullanılmaktadır.”
“HIV/AIDS hastalığında
erken tanı önemlidir”
HIV/AIDS hastalığında erken tanı ve erken tedavinin çok önemli
olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Sünbül, “Günümüzde hastalığın
tedavisi için çeşitli ilaçlar kullanılmaktadır. Bu tedaviler
virüsün çoğalmasını durdurmakta, böylece hastanın bağışıklık
sisteminin düzelmesine ve güçlenmesine yardım etmektedir. Sonuçta
konak bağışıklık sistemi fırsatçı enfeksiyonlar ve kanserle
mücadele kapasitesini yeniden kazanmaktadır. Önemli bir nokta ise
virüse karşı etkili (antiretroviral) tedavi alan ve kanında virüs
sayımı negatife dönen hastaların eşlerine hastalığı
bulaştırmamalarıdır. Bu nedenle erken ve etkili tedavi, hem
hastanın iyileşmesi hem de bulaşın önlenmesi açısından çok
kritiktir. HIV hastası olan gebelere mümkün olan en kısa
zamanda tedavi başlanmalıdır. Böylece annenin sağlığını korumak ve
doğum sırasında veya anne sütü ile
bebeğine HIV bulaştırmasını önlemek mümkündür” dedi.