Uzmanından okula başlama yaşı hakkında öneriler
Abone olİzmir Üniversitesi Çocuk Gelişimi Program Başkanı Yrd. Doç. Dr. Neslihan Koçer, çocukların okula başlama yaşı hakkında önerilerde bulundu. K...
İzmir Üniversitesi Çocuk Gelişimi Program Başkanı Yrd. Doç. Dr.
Neslihan Koçer, çocukların okula başlama yaşı hakkında önerilerde
bulundu. Koçer, çocukların bilişsel gelişiminin ve okul ortamına
uyum sağlayabilecek becerileri kazanmış olmasının dikkat edilmesi
gereken kriterler olduğunu söyledi.
Okula başlama yaşı ile ilgili olarak yapılan yasa değişikliğinin
ardından ailelerin kafalarında oluşan sorulara, İzmir Üniversitesi
Çocuk Gelişimi Program Başkanı Yrd. Doç. Dr. Neslihan Koçer yanıt
verdi. Yönetmelikte yapılan düzenleme, çocuğu okula başlama yaşına
gelen aileler için yine bir kaos oluşturdu. Düzenlemenin yaşça
kayıt hakkını elde eden 66, 67 ve 68 aylık çocuklara velisinin
vereceği dilekçe ile 69, 70 ve 71 aylık olanlar içinse “ilkokula
başlamaya hazır olmadıklarını” belgeleyen sağlık raporu ile okul
öncesi eğitime yönlendirilebilme veya kayıtlarını bir yıl erteleme
hakkı tanıması, anne babaların kafasında “Çocuğum okula başlamaya
hazır mı?” sorusuna neden oldu. Çocukların mutlaka bilişsel,
sosyal-duygusal, fiziksel ve öz bakım becerileri açısından
değerlendirmeye tabii tutulması gerektiğini ifade eden İzmir
Üniversitesi Çocuk Gelişimi Program Başkanı Yrd. Doç. Dr. Neslihan
Koçer, velilerin şu sorulara yanıt vermesinin kendilerine fikir
vereceğini söyledi.
KAĞIDI İKİYE KATLAYABİLİYOR MU?
Çocuğun bilişsel gelişiminin, dikkat edilecek ilk kriter olması
gerektiğini ifade eden Yrd. Doç. Dr. Koçer, “Çocuğunuz
adını-soyadını, babasının-annesinin adını, kardeşinin olup olmadığı
ve varsa adını söyleyebiliyorsa, en az bir arkadaşının adını
sayabiliyorsa, kavramlarla ilgili olarak; benzer ve farklı olanı
bulma, uzun-kısa, az-çok kavramı hakkında bilgi sahibi ise, masanın
ayağı, çaydanlığın sapı gibi eksik bırakılanı bulma ve
tamamlayabilme yeteneğini varsa, küçük motor kas gelişimi açısından
verilen şeklin aynısını çizebiliyorsa, kağıdı ikiye
katlayabiliyorsa, 15’e kadar sayabiliyor, 10 içersinde basit
toplama-çıkarma işlemi yapabiliyorsa, kırmızı sarı, yeşil rengi
tanıyorsa, öğretmenin söylediği cümleyi ve üç sayıyı tekrar
edebiliyorsa bilişsel açıdan hazır olduğu düşünülebilir” diye
konuştu.
Gelişim sırası ve aşamalarının tüm çocuklar için aynı olduğunu
ancak sürecin çocuktan çocuğa az da olsa değişiklik
gösterebileceğini hatırlatan Koçer, sosyal- duygusal gelişim
açısından kendisi ile ilgili kızgınlık, mutluluk, sevgi gibi
duygularını belli edebilen, bir oyun için kuralları anlayabilen ve
kurallara uyum sağlayabilen, ekmek, gazete almak gibi basit
alışverişleri yapabilen, günlük programın başlangıç ve bitiş
zamanını anlayabilen çocuklar için ilkokula hazır fikrinin
edinilebileceğini söyledi.
İHTİYAÇLARINI KARŞILAYABİLİYOR MU?
Koçer, elbiselerini ıslatmadan yüzünü yıkayıp, kurulayabilen,
saçlarını tarayıp, dişlerini fırçalayabilen, tuvaletini yalnız
başına yapabilen, sofra kurallarına uygun yemek yiyebilen,
düğmelerini ilikleyip çözebilen, kendi başıma giyinip soyunabilen,
hapşırınca eliyle ağzını kapatabilen, trafik ışığı olan yerde
karşıdan karşıya emniyetli bir şekilde geçebilen çocuğun okul
ortamına uyum sağlayabilecek becerileri kazanmış olacağını dile
getirdi.
Sürekli olarak yeterlilikleri sınanan çocukların daha öğrenim
hayatlarının başında öğrenmeye karşı olumsuz tutum
geliştirebilecekleri bilgisini aktaran Yrd. Doç. Dr. Koçer,
“Zamanından önce okula başlayan çocuk diğer arkadaşlarıyla beraber
olduğunda akademik, sosyal ve duygusal olarak kendini yetersiz
hissederek içine kapanabilir, girişkenliği önlenebilir, yetersizlik
duygusu ile mutsuz olabilir” dedi. Koçer, “Gelişim açısından
kendisinden daha küçük ve olgunlaşmamış çocuklarla beraber olan
diğer çocuklar da verilen eğitim yeterli gelmediği için sınıf
ortamında sıkılabilirler, öğrenmeye karşı olumsuz tutum
sergileyebilirler” uyarısında bulundu.
(İHA)