Üzerimize 7 havan topu attılar
Abone olSavaş uçaklarının bombalaması sonucu 34 kişinin öldüğü Uludere olayının üzerinden iki yıl geçti.
Katliamdan yaralı olarak kurtulan 4 kişiden biri olan 19
yaşındaki Hasan Ürek, o günü şu sözlerle
anlatıyor:
"Uçakların bombaladığı anı hiç unutamıyorum. Olay yerine, ambulans helikopter gönderilmiş olsaydı, bugün 8 - 9 kişi ölmeyecekti."
Şırnak'ın Uludere ilçesine bağlı Ortasu ve Gülyazı köyleri
yakınındaki sınırda; Irak topraklarından mazot kaçakçılığı yapan
köylülerin, Türk savaş uçakları tarafından bombalanması sonucu 34
kişinin hayatını kaybettiği, 4 kişinin de yaralandığı elim olayın
üzerinden 2 yıl geçti.
Hakkari kent merkezi ile Yüksekova, Çukurca ve Şemdinli ilçelerinde
esnaf, Uludere olayının yıldönümü nedeniyle kepenkleri açmadı.
Nöbetçi fırın ve eczane dışında tüm işyerlerinin kapalı olduğu
Hakkari ve ilçelerinde, polis çeşitli noktalarda güvenlik önlemi
aldı.34 kişinin yaşamını yitirdiği olayın yıl dönümü nedeniyle
Uludere'de anma etkinliği düzenleniyor. BDP Genel Başkanı
Selahattin Demirtaş'ın da etkinliğe katılması bekleniyor.
Hasan Ürek, 2 yıl önce yaşadığı o günü anlattı: "30-40 arkadaşımız
Heron sesinden dolayı geri dönmüştü. Yoldayken ben ve birkaç
arkadaşım 'geri dönelim' diye düşündük ama arkamızdan, Gülyazı
Köyü'nün Tarlabaşı Mahallesi'ndeki arkadaşlar geldiği için 'kimse
dönmemiştir' deyip yola devam ettik. Gittiğimiz yer Haftanin değil,
Dağlıkaynak'tı. Sınıra vardığımızda, yükümüz hazırdı. Katırlara
yükledik, dönüş yoluna geçtik. Tarlabaşı Mahallesi'ndeki arkadaşlar
öndeydi, biz de arkadaydık."
"ÜZERİMİZE 7 HAVAN TOPU ATTILAR"
Eşekler mağarasına geldiklerinde üzerlerine 7 havan topu atıldığını
belirten Ürek, şöyle konuştu: "3 tanesi bombaydı, 4 tanesi
aydınlatmaydı. Önden giden Tarlabaşı Mahalleli arkadaşlar, askerin
3 noktayı tuttuğunu söyledi. Hiçbir zaman 3 yolu tutmamışlardı. O
zaman, köyü aradık. Ne yapalım, diye. Ailelerimiz 'yükü atıp gelin'
dedi. Arkadaşlarla aramızda görüştük, o anda uçaklar bombalamaya
başladı. İlk önce, bizi vurdu. Birinci gruptaydım. Ağır yaralanıp,
kendimden geçmişim. Ondan sonrasını hatırlamıyorum. 45 dakika
sonra, ikinci grubu bombalamışlar. Saat 21.00'de oldu bunlar.
Köylüler 23.00 - 24.00 arası gelmişler. 4-5 kilometre, sırtlarında
bizi taşıyarak köye getirdiler. Salih Ürek’le, ağır yaralıydık.
Bizi, bir ambulansa koydular. Bir tane, oksijen tüpü vardı. Kaç
saat bekledik, sadece bir ambulans gelmişti. Ambulans helikopter
olsaydı, 8-9 kişi sağ olacaktı. Zaten basınçtan dolayı, iç kanama
geçirmişlerdi. Salih Ürek, yolda vefat etti."
“17 GÜN YOĞUN BAKIMDA KALDIM”
Şırnak Devlet Hastanesi'nde 17 gün yoğun bakımda kaldığını dile
getiren Ürek, "11. gün, ancak gözümü açtım. Kendimi bile
tanımıyordum. 'Ben kimim, burada ne işim var' diyordum. Babam 15.
gün gelmişti ziyaretime, o bile beni tanıyamamıştı. Bir kulağım
yüzde 70, diğer kulağım yüzde 30 duymuyor şu anda." diye
konuştu.
Şırnak İl Özel İdaresi’nde geçici işçi olarak çalıştığını dile
getiren Ürek, katliamın 3. yılına girildiğini ancak şu ana kadar
herhangi bir failin ortaya çıkarılmadığını söyledi. Tek
dileklerinin, faillerin ortaya çıkması olduğunu dile getiren Ürek,
dosyayı alan askeri savcılığın faillerini bulacağından ümidi
olmadığını da belirtti.