2007 yılında bilimsel adı 'tardigrade' olan, ama 'su ayısı' olarak da bilinen mikroskopik bir canlı türü, uzay ortamında sağ kalmayı beceren ilk hayvan olma ünvanına ermişti. Tardigrade, mikroskopla bakıldığında biy ayıya benzediği için su ayısı olarak adlandırılıyor. Uzayın oksijensiz boşluğunda, üstelik dondurucu bir soğukta güneş rüzgarlarının radyoaktif etkisine karşı göğüs germek, her yiğidin harcı değil. Su ayısı, -272 derece ile 151 derece arasındaki sıcaklık koşullarında yaşayabiliyor. Peki boyu bir milimetreyi bile bulmayan, fakat dünyanın en dayanıklı hayvan türü olarak tanımlanan su ayısı yerküreden ayrılsa dahi yaşamayı nasıl sürdürüyor? Uzayın vakum etkisi altında kalmasına karşın aşırı susuzluğa ve kozmik ışınlara yenik düşmemeyi nasıl başarıyor? Bilim insanları, yıllar süren araştırmalar sonucunda bu sorunun yanıtını buldu. Birleşik Devletler Ulusal Bilimler Akademisi (PNAS) tarafından yayımlanan makaleye göre, su ayısının sırrı genlerinde. Su ayısının DNA'sının altıda biri, başka organizmalardan geliyor. Su ayısı kuruduğu zaman, DNA'sı küçük parçalara bölünüyor. Tardigrade tekrar suyla buluşup DNA'sını tamir ettiği zaman ise hücre zarlarından içeri yabancı organizmaların DNA'ları giriyor. Bu genetik varyasyon sayesinde su ayıları, zorlu koşullara uyumsağlayacak şekilde evrilme imkanı sağlıyor.