Uzanlara şok karar
Abone olMahkeme bu nedenle davaya adli yargı yerine, idari yargının bakmasına karar verdi. Peki bu ne demek?
Uyuşmazlık Mahkemesi'nin Resmi Gazete'de yayımlanan kararı
şöyle: Davacı ÇEAŞ avukatları, ''ÇEAŞ'ın elektrik iletim
tesislerine TEİAŞ ve EPDK tarafından yapılan haksız el atmanın
önlenmesi, 4628 Elektrik Piyasası Yasası'nın ilgili maddelerinin
iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi'ne başvurulması ve haksız el
atmanın kesin karar verilinceye kadar ihtiyaten durdurulması''
istemiyle adli yargı yerinde dava açtı. Adana 4. Asliye Hukuk
Mahkemesi, davacının istemini yerinde gördü. Bunun üzerine davalı
TEİAŞ ile EPDK söz konusu davanın adli yargı değil, idari yargının
görevine girdiğini belirterek, görev itirazında bulundular. Yerel
Mahkeme, davalıların istemini kabul etmedi ve 4628 sayılı Yasa'nın
ilgili maddelerinin Anayasa'ya aykırılık iddialarını ciddi bularak
iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu. Anayasa Mahkemesi,
Adana 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin idari nitelikteki bir davaya
bakma yetkisi bulunmadığı için itiraz konusu kurallara ilişkin
başvuruyu, mahkemenin yetkisizliği nedeniyle reddetti. Bu arada
davalı idarenin avukatlarının, Adana 4. Asliye Ceza Mahkemesi'nin
kararına itiraz etmeleri üzerine dosya, Danıştay Başsavcılığı'na
gönderildi. Davanın idari yargıda görülmesi yönünde görüş bildiren
Danıştay Başsavcılığı, Uyuşmazlık Mahkemesi'nden konunun
incelenmesini istedi. Uyuşmazlık Mahkemesi, davanın idari nitelikte
olduğuna, bu nedenle davaya adli yargının değil idari yargının
bakması gerektiğine karar verdi. KARAR Uyuşmazlık Mahkemesi
kararında, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu'nca düzenlenen Elektrik
Piyasasında Birden Fazla Piyasa Faaliyetini Sürdürmekte Olan Tüzel
Kişilerin Mevcut Sözleşmelerinde Yapılacak Tadillere ve İletim
Faaliyeti ile Vazgeçilen Faaliyetlerin Devrine İlişkin
Yönetmelik'in 4. maddesinde, ''Mevcut sözleşmeleri kapsamında
iletim faaliyetini sürdürmekte olan özel hukuk tüzel kişileri,
işletmekte oldukları iletim tesislerini tüm hak ve yetkileri ile
birlikte bu yönetmelik hükümleri uyarınca TEİAŞ'a devretmekle
yükümlü olduklarının '' hüküm altında alındığı belirtildi. Kararda:
''Bu hükümler uyarınca ÇEAŞ tarafından işletilmekte olan iletim
tesislerinin TEİAŞ'a devri yükümlülüğü hususunun görüşülmesi için
iki kez yapılan çağrıya icabet edilmediği gibi herhangi bir cevap
da verilmediğinden bahisle, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı
tarafından Ankara 26. Noterliği'nden keşide edilen 10.02.2003
tarihli ihtarname ile iletim tesislerinin en geç 28.02.2003 tarihi
itibariyle TEİAŞ'a devrinin gerçekleştirilmesi, aksi takdirde
İmtiyaz Sözleşmesi'nin 19. maddesi (Şirket kusuru ile sözleşmenin
feshi) hükmüne göre işlem tesis edileceği; TEİAŞ tarafından Ankara
16. Noterliği'nden keşide edilen 17.02.2003 tarihli ihtarname ile
de iletim tesislerini devralmaya ve bu konu ile ilgili olarak
19.02.2003 tarihinden itibaren genel müdürlük merkezinde görüşmeye
hazır olduğu ÇEAŞ'a ihtar edilmiştir. Bu gelişmeler üzerine ÇEAŞ
vekillerince mülkiyetinin şirketlerine ait olduğu ileri sürülerek
adli yargı yerinde dava açılmıştır.'' ''HAKSIZ EL ATMADAN SÖZ
EDİLEMEZ'' İmtiyaz Sözleşmesi'ne göre, Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığı'nca kamulaştırılan taşınmazların mülkiyetinin Hazine'ye,
kullanım hakkının ise sözleşme süresinin sonuna kadar şirkete ait
olduğu kaydedilen kararda, ''Esasen, bir kamu hizmetine özgülenmiş
olmaları nedeniyle 'devlet malı' niteliğini taşıyan bu gibi yerler
üzerindeki devletin mülkiyet hakkı, medeni hukuktaki anlamda bir
mülkiyet hakkı olmayıp, bir nevi 'idare hukuku mülkiyeti'dir ve
özel mülkiyete konu edilemez. Bu durum karşısında ÇEAŞ'ın iletim
tesisleri üzerindeki mülkiyet iddiaları hukuki dayanaktan yoksun
bulunduğundan mülkiyete haksız el atmadan söz etmek olanaksızdır''
denildi.