Uzan'dan Erdoğan'a şok sözler
Abone olKemal Uzan'ın aile dostu iki eski bürokratla yaptığı bir konuşma gündeme bomba gibi düştü. Baba Uzan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hakkında demediğini bırakmıyor.
Kemal Uzan'ın aile dostu iki eski bürokratla konuşurken,
Başbakan Erdoğan hakkında söylediği sözler iki bürokratı şaşkına
çeviriyor. Bu konuşmaları Yeni Şafak'tan Şamil Tayyar gündeme
getirdi. Kemal Uzan'dan ''şok'' açıklamalar Tarih, 23 Nisan 2003.
Yer, İstanbul'da Rumeli Holding'in binası. Kemal Uzan'ın odasında
aile dostu iki eski bürokrat var. Bu iki dost ile baba Uzan
arasında koyu bir sohbet yaşanıyor. Programsız olarak tesadüfen o
gün biraraya gelen Uzan ve konukları, daldan dala uzanan sohbet
ortamında, Uzan grubuna bağlı medya kuruluşlarının hükümete yönelik
olumsuz yayınlarına takılıp kalıyorlar. Konuklar, Kemal beye
soruyorlar: ''Bir yanlış gördüğünüzde hükümeti eleştirmek en tabii
hakkınız. Ama Star TV ve gazetesindeki yayınlar eleştirinin çok
ötesinde kişilik haklarına saldırı niteliği taşıyor. Böyle bir
çatışmaya neden giriyorsunuz''? Kemal bey gülüyor: ''Bu adamlara
inanmıyorum. Takiyye yapıyorlar. Ben laik, milliyetçi adamım.''
Konuklar, bunun üzerine, ''Takiyye yaptığını nereden çıkardın?''
diye sorunca Kemal Uzan, ''İşte Tayyip efendi çıksın açıklasın.
Çocuklarını neden Amerika'da okutuyor? Başörtüsü yüzünden
çocuklarını Amerika'ya göndermediği kesin. Aksini düşünüyorsa
çıksın kamuoyuna açıklasın'' diyor. Uzan'ın ''Tayyip efendi'' gibi
eleştiri boyutunu zorlayan jargonundan rahatsız olan konuklar,
''Yanlış düşünüyorsun, çatışmadan kimseye fayda gelmez'' diyerek
ortamı yatıştırmak isterken, Kemal beyin sinirleri iyice geriliyor.
''Ne olacak?'' yani deyip ekliyor: ''Bana hiç bir şey yapamazlar.
Benim arkamda çok önemli paşalar var. Bunlar (AK Parti'yi
kastederek) asker şapkası görünce kaçarlar.'' Kemal bey, sohbetin
bu bölümünde ''arkamda paşalar var'' derken isim telaffuz etmiyor.
Ancak konuşmaların ilerleyen bölümünde dönemin MGK Genel Sekreteri
Orgeneral Tuncer Kılınç paşadan övgüyle sözederken, yakın
dostluklarına atıfta bulunuyor. Kılınç paşa, ''Türkiye, Rusya ve
İran'ı içine alacak şekilde bir arayış içinde olmalı'', ''5 ayrı
bakanla çalıştım, hepsi Milli Savunma Bakanlığı'na hizmet etmek
yerine kendi seçim bölgelerine çalıştılar'', ''İmam hatip
liselerine daha fazla öğrenci alınması 28 Şubat'ın rövanşıdır''
gibi tartışma yaratan sözleriyle, kamuoyunun yakından tanıdığı bir
isim. Kemal Uzan, Başbakan Erdoğan'ı hedef alan konuşmalarına devam
ediyor. Freni patlamış araç gibi hızını alamayıp kimi zaman çam
deviriyor: ''O (Erdoğan'ı kastederek) kim ki, kısa pantolonla
gezerken biz Üstad Necip Fazıl'ın hasta yatağında yatağının altına
para koyardık, kendisine yardım ederdik.'' Konuklar, baba Uzan'ın
bu konuşması karşısında neredeyse küçük dillerini yutacak gibi
oluyor. Kemal bey konuştukça konukların şaşkınlıkları bununla
sınırlı kalmıyor. Kemal bey, devam ediyor: ''Biz bu kadar
saldırdıkça onlar da boş durmayacaktır. Ama önemli değil. Biz hiç
bir şeyden çekinmiyoruz. En az 3 yıl bunlara direnecek şekilde
hazırlıklarımızı bile yaptık. 3 yıl direnebilirsek önümüz açık
olur. Ondan sonra AK Parti diye parti zaten kalmaz, onları
iktidardan postalarlar.'' Bu konuşmadan anlaşılıyor ki, Uzan
ailesi, AK Parti iktidarına karşı yeni bir 28 Şubat sürecinin
yaşanabileceğini öngörüyor. Ayrıca, grup şirketlerine yönelik bir
operasyon beklentisi içindeler. Birinci hesap tutmadı. İkinci
hesap, evdeki hesapla aynı mıydı bilmiyorum. Konuşmanın üzerinden 2
ay geçmeden ÇEAŞ ve Kepez'e el konuldu. Operasyon İmar Bankası,
Telsim ve Uzan grubuna ait tüm şirketleri içine alarak
genişletildi. O tarihte emekli veya aktif görevde bulunan hiçbir
paşanın, operasyonu önlemeye yönelik hükümet nezdinde doğrudan veya
dolaylı en ufak bir girişimi dahi olmadığını biliyorum. Sohbetin
sonuna doğru laf dönüp dolaşıp oğlu Cem Uzan'ın genel başkanlık
yaptığı Genç Parti'ye geliyor. Kemal bey, ''Cem çok başarılı oldu,
ilk seçimde Genç Parti tek başına iktidara gelecektir'' diyor.
Kemal beyin şu sözleri ise konukların bıyık altından gülüşmelerine
neden oluyor: ''Benim için zor oldu ama Türkiye'nin geleceği için
yapmak zorundaydım. Cem'i Türk halkına, Türkiye'ye bağışladım.''
Sağolsun, lütfetmiş! Öyle anlaşılıyor ki, Recep Peker'le simgeleşen
tek parti döneminin o jakoben anlayışı Kemal beye de sirayet etmiş.
Ne diyelim... Allah hidayete erdirsin. Şamil Tayyar / Yeni
Şafak