Uzan 'Türk milleti aptaldır' dedi mi?
Abone olSabah Gazetesi yazarı Ömer Lütfi Mete, Genç Parti Genel lideri Cem Uzan'ın babası ile yaptığı telefon görüşmesinde "Türk milleti aptaldır" şeklindeki konuşmasını analiz et
Sabah yazarı Ömer Lütfi Mete yazısıyla baba-oğul Uzan arasındaki
konuşmaları köşesinde ele aldı.
Cem Uzan, babası ile yaptığı telefon görüşmesinde 'Türk milleti
aptaldır' dediği için kolayca suçlanabilir:
-Alçak, nankör! Asıl aptal sensin!
Milleti savunuyoruz ya, ne desek yeridir!
Oysa bu haber bir ürün.. İzinle dinlendiği için yasal da olsa polis
kayıtlarından sızan bu veri ile 'amel etmek' ancak mahkememin
hakkı... Biz, hasbelkader öğrendiğimiz bu 'küfür' yüzünden adama
küfretme hakkına sahip değiliz.. Yalnız, iddianın içeriğini
tartışabiliriz.
Uzan 'Türk milleti aptaldır' iddiasını Atatürk'ün sözünden tercüme
(!) etmiş:
-Atatürk 'Türk milleti zekidir' demiş. Neden öyle söylemiş?
'Aptaldır' diyemediği için tabii.
Şimdi bu milletin bir ferdi olarak ne yaparsınız? 'Cem Uzan cin
gibi çocuk, Atatürk'e getirdiği dahiyane yorumla bizi aydınlatıyor'
diye dalga mı geçersiniz, yoksa benzeri hakaretlerle bu teşhisi (!)
kendisine mi iade edersiniz? Kendi adıma, katıksız bir milletsever
olduğuma inanmama rağmen bu hakareti halkımızın hak etmediğinden
emin değilim.
Milleti; bir kavmin veya birkaç kavimden yoğrulmuş kültür ve dil
birliğinin herhangi bir tarih kesitinde yaşayan kalabalığı olarak
değil, zamanın ırmağı içinde bütün kuşaklarının ortak değerleri
merkezinde gelişmiş sosyal yapı olarak algıladığım için böyle bir
suçlamayı çok da yadırgamıyorum. Çünkü ben de, milletimizin bugünkü
halkasını oluşturan halk kitlesinin aptallık derecesinde saf
olduğuna, bizzat Cem Uzan'ın partisinin varlığı ile tanıklık
ederim. Ne idüğü ayan beyan ortada olan bir zatın liderliğindeki
uyduruk siyasi partiye yüzde yediden fazla oy verebilen bir
kitlenin, aynı zat tarafından aptallıkla suçlanmasını hatta ilahi
bir cilve sayarım.
Bu haberin gazetelerde yer aldığı günkü bir başka yakın tarih şerhi
de, milletimizin şimdiki halkasını oluşturan halk kitlesinin pek de
hikmetli bir yığın teşkil etmediğini kanıtlıyor.
O da bizzat Ecevit'çe açıklanan 'Öcalan'ın bir CIA kargosu olduğu'
gerçeğidir. Halbuki aynı halk bu Ecevit'e 1999 seçimlerinde yüzde
22 oyu, 'Apo'yu yakalayan kahraman Karaoğlan' diye vermemiş
midir?
Ayrıca, şimdi 'o gün bunun böyle olduğunu söyleyemezdim' diyen aynı
Ecevit'i gelmiş geçmiş en 'erdemli siyasetçi' sayıveren halk da
aynı milletin bugünkü halkası değil midir?
Yüksek bir yüzde vererek aptallık suçlaması yapan Aziz Nesin'in,
hala eserleri en çok satan yazarlardan biri olmaya devam etmesi,
halkımızın kendini aşağılayanlardan hoşlandığı anlamına mı
gelir?
Nitekim şimdi de sık sık halkı fırçalayan başbakanımız hala en
muteber siyasi kişilikler listesinin başında gelmektedir. Geçmişte
de bunun örnekleri az değildir. Bu toplumun gövdesinden 'etrak-ı
biidrak ve ekrad-ı biidrak' (idraksiz Türkler, idraksiz Kürtler)
diye söz eden devşirmeleri de baş tacı etmişizdir.
İslam düşüncesi adına, doğrudan Türklerle ilgili aşağılamaları
fikir ve ilim diye satan bazı allameleri yüceltmek de bizim
şanımızdandır.
Bir örnek: El-Fevzu'l-Asğar' (Küçük Başarı) isimli eserinde İbn
Miskeveyh (ölümü 1030) şöyle der:
- ....... Bu etki kendisinden aşağı mertebedeki havyalara göre
değerli olmakla birlikte düşünme gücü, gelişmiş yetkin insana
nispetle gerçekten düşük ve bayağı sayılır. Kuzey ve güneyde,
yeryüzünün en uzak meskun bölgesinde ve onun civarında bulunan
Türkler ve zenciler böyledir. Onlar ile anlattığımız hayvanlığın
son mertebesi arasında pek büyük bir fark yoktur....
Gelin görün ki zencilerle berabere Türkleri de aşağılayan bu üstat
bazı Türk büyükleri (!) tarafından, mesela eski Diyanet İşleri
Başkanı Yılmaz tarafından Diyanet dergisinde pek bir iltifatla
anılan muteber bir kaynak sayılabilir:
- .... Asırlarca önce 'Hasta Adam' olarak nitelenen ve yıkılması
için uluslararası tuzaklar hazırlanan Osmanlı Devleti'nin
gerilemesi ve yıkılışı, Batılı devletlerin uluslararası
politikaları ve müstemlekecilik amaçları açısından yeniden
incelenmelidir. Ancak bu arada İbn Miskeveyh ve İbn Haldun gibi
İslam Tarihçilerinin getirdiği sosyolojik izahlar da dikkate
alınmalıdır.
Türk milleti herhalde aptal değildir ama kendini aşağılayanlardan
zaman zaman hoşlandığı da bir vakıadır. (İlgilenenler, Miskeveyh'in
bu kadim hezeyanına taze bir cevabı Dr. Enver Demirpolat'ın
kaleminden Türkiye Günlüğü dergisinin son sayısında
bulabilirler.)
Yazı: Ömer ütfi Mete
Kaynak: sabah.com.tr