Uygur kızlarına ahlaksız sürgün
Abone olUygur'da kapalı kapılar ardında korkunç olaylar yaşanıyor. Genç kızlar genelevlere satılıyor. Camiye gidenen maaşı kesiliyor.
Hürriyet'in Londra Temsilcisi Faruk Zabcı, üç yıl
içinde iki kez gizlice girip haftalarca araştırma yaptığı Doğu
Türkistan’daki tabloyu yazdı...
Çin, Uygur kızlarını baskı ile Çin'in iç bölgelerine yolluyor. Bu
kızlar ise genelevlere satılıyor... Camiye giden emeklilerin ise
maaşları kesiliyor.
GENÇ KIZLARA AHLAKSIZ SÜRGÜN
Sincan’da son olaylar bölgeden 3 bin kilometre ötede bir oyuncak
fabrikasında Uygur kızlarının cinsel tacize uğraması üzerine patlak
verdi. Zorunlu işçilik, Uygur bölgesinin en büyük sorunlarından
biri.
Bir Uygur annesi, bu sorunu şu sözleriyle dile getirmişti: "Şu anda
Sincan’da en büyük sorun 16-22 yaşlarındaki genç Uygur
kızların iç bölgelere göçe zorlanması. Kızlar, fabrikalarda iş
öğreteceğiz bahanesiyle Çin’in değişik yerlerine
gönderiliyorlar. Asıl hedef Uygurları asimile etmek. Resmi
makamlar 8 milyon diyor, ama Sincan’da rahat 15 milyondan fazla
Uygur Türkü var, 10 milyondan fazla Çinli Sincan’a göç ettirildi.
Kızların ailelerine baskı yapılıyor. İç bölgelere
gönderdikleri kızları kötü yerlere, genelevlere
satıyorlar."
CAMİYE GİDENİN MAAŞI KESİLİYOR
Sincan’da TRT yayınları bloke edilmiş. Türkiye’ye
tatile gitmek isteyenlere kolay kolay izin verilmiyor. Pasaport
alabilmek için rüşvet vermek gerekiyor. Türkiye’ye gitmek
hacca gitmek kadar zor. Dini özgürlükleri de sınırlı
olduğundan Uygurlar, dini vecibelerini de Çinli
yetkililerin izin verdiği ölçüde yerine getirebiliyor. Mesela
camiye giden emeklinin maaşı kesilerek baskı
yapılıyor.
2 ÇOCUKTAN FAZLASI YASAK
Sincan’daki Uygur kızları 20’li yaşların başında evlendiriliyor.
Uygurlar, Çinlilere uygulanan tek çocuk politikasından muaf.
Uygurlara etnik azınlık olduğu için iki çocuk
yapma hakkı verilmiş. Dört-beş çocuklu Uygur var, bunların
bir kısmı nüfusa geçirilememiş.
URUMÇİ; "ÇOK GÜZEL" DEMEK
Türkiye’nin iki mislinden daha büyük bir alana sahip Sincan.
Anadolu taşrasına benziyor.
Başkent Urumçi, Moğolcada "çok güzel" anlamına
geliyor. Şehir Uygur mahalleleri, Çin mahalleleri diye
ayrılmış durumda. En yakın deniz limanı 2.100 km uzaklıkta. Nüfusu
3 milyon civarında. Yüzde 75’i Çinli, yüzde 12’si Uygur deniyor,
ama Uygurlar "Çin, bizim gerçek sayımızı saklıyor. Yüzde 12
değil, yüzde 30’uz ve başkent Urumçi’deki sayımız 900 binin
üstünde. Ülke genelinde de resmi kayıtların belirttiği gibi 8
milyon değil, rahat 25-30 milyonuz. Çin özellikle sayımızı düşük
gösteriyor" diyorlar.
CESETLERİNİ BİLE VERMİYORLAR
Sincan’da fikir özgürlüğü diye bir şey yok. Siyasi suç işleyenlerin
durumu çok kötü. Bazen kayboluyorlar, cesetlerini veriyorlar.
İşkenceyle öldürüyorlar. "Kalp krizinden öldü" deyip
cesetlerini bile vermeyip kendileri gömüyorlar.
Bu konuda bir Uygur, bize şunları anlatıyor: "Çin’de 100
idam varsa, 50’si Doğu Türkistan’dan. Geçen yıla kadar
Uygur okulları vardı. Uygur okulları yavaş yavaş kaldırılıyor.
Uygur öğretmenler işsiz kalıyor. "Çince iyi konuşamıyorsunuz" deyip
onları okullardan atıyorlar. Ve yerlerine Çinli öğretmenler
getiriyorlar. Uygur dili tehlikede. Dilimizi kaybetmek
üzereyiz."
ALFABE ARAPÇA
Uygurlar, konuştukları Türkçeye benzer Uygurcayı Arapça
alfabeyle yazıyorlar. Araplar, Uygurca gazeteleri
okuyabiliyor, ama Uygurca olduğu için okuduklarını anlayamıyorlar.
Uygurlar, Türkiye’nin 1928 yılında yaptığı gibi Latin alfabesine
dönüşümü bir ara denemişler, ama alışamamışlar. 1980’den itibaren
yeniden Arap alfabesine geçmişler.