Uyanık rektörler kadro şişirmiş!
Abone olSezer döneminde atanan rektörler kendileri aday olamayınca eşlerini aday gösterdi. Bilin bakalım sonra ne oldu?
Üniversitelerdeki rektörlük seçimleri, dün tamamlandı. 21 üniversitenin çoğunda mevcut rektörler en fazla oyu aldı. Görev süresi dolan rektörlerin de işaret ettiği isimler kazandı.
Üniversitelerdeki saltanatın ikinci örneği Dicle Üniversitesi'nde yaşanıyor. Daha önce Kocaeli Üniversitesi'nde 8 yıl süren kocasının rektörlüğünden sonra rektörlüğe atanan Sezer Komsuoğlu örneğinin benzeri Dicle Üniversitesi'nde yaşanıyor. Dicle Üniversitesi'nde 8 yıldır rektörlük yapan Fikri Canoruç, kanunen aday olamayınca yerine eşi Naime Canoruç'u aday gösterdi. Naime Canoruç, 148 oyla birinci oldu.
Şimdi herkes 'Tartışma doğuran bu sonuçlar nasıl alındı?' sorusunun cevabını arıyor.
Zaman gazetesinden Turncer Çetinkaya'nın sorularını cevaplayan Gazi Üniversitesi'nin eski rektörü Prof. Dr. Rıza Ayhan'a göre işin sırrı rektörlerin kadrolaşmasında: "4 yıl önce 336 oy alan rektör adayı, göreve başladıktan sonra üniversitede 400'ü aşkın yardımcı doçent kadrosu ilan etti. 100'e yakın da dışarıdan profesör ve doçent getirdi."
Trakya, Cumhuriyet, Karadeniz Teknik, Yıldız Teknik, Çukurova, Akdeniz ve İTÜ'de de rektörler yeniden birinci seçildi.
Trakya Üniversitesi'nde geçen dönem 109 oy alarak ikinci olduğu halde eski Cumhurbaşkanı Sezer tarafından atanan Rektör Prof. Dr. Enver Duran'ın bu seçimdeki oyu 233.
Daha önce 228 oy alan Akdeniz Üniversitesi Rektörü Mustafa Akaydın destek oranını 293'e çıkardı.
Cumhuriyet Üniversitesi'nde geçen dönem 115 oy alıp ikinci olmasına rağmen rektör atanan Prof. Mehmet Bakır oylarını 205'e yükseltti. 4 yıl önce 188 oy alan Karadeniz Teknik Üniversitesi Rektörü İbrahim Özen şimdi 464 oy aldı.
Muhalifler doçent yapılmıyor
Üniversitelerdeki kadrolaşma, seçimlerdeki sonucu da doğrudan etkiliyor. Rektöre yakın olan ve seçimlerde oy kullanacak kişiler anında öğretim üyesi yapılırken bazı akademisyenler Yükseköğretim Kurulu'ndan (YÖK) doçentlik unvanı almasına rağmen 10 seneye yakındır araştırma görevlisi kadrosunda tutuluyor.
Muğla Üniversitesi öğretim elemanlarından Dr. Selçuk Özdağ, kadro alamamasını rektöre oy vermemesi ve aynı görüşü paylaşmamasına bağlıyor. Özdağ, rektörlerin kadrolaşırken kendilerine oy verecek kişileri göreve getirdiği görüşünde: "7 yıldır atanmıyorum. 2 fakülte bitirdim, mastırım, doktoram var. Dil sınavından 86 puan aldım. Kitaplarım ve onlarca makalem var. Ancak öğretim üyeliği için bunlar yeterli olmuyor."
Üniversitelerdeki kadrolaşma sebebiyle birçok öğretim üyesi ya başka üniversitelere veya yurtdışına giderek rektörün görev süresinin sona ermesini bekliyor. Bunun en çarpıcı örneklerinden biri Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi'nde yaşanıyor. Gaziosmanpaşa Üniversitesi Zootekni Bölümü'nde araştırma görevlisi olan Murat Çimen, Fizik Bölümü'nden Rıza Erdem ve Ziraat Fakültesi'nden Mehmet Ali Sakin, 1998 yılında doktoralarını bitirmelerine rağmen yardımcı doçent kadrosu verilmeyen üç akademisyen. Çimen, Erdem ve Sakin, 2 yıl önce doçentlik unvanı almalarına rağmen hâlâ araştırma görevlisi kadrosunda çalıştırılıyor.
Türk Eğitim-Sen İstanbul Başkanı Yard. Doç. Dr. Hanefi Bostan, son 10 yıl içinde üniversitelerde yandaşlık, adam kayırmacılık ve ideolojik yakınlıkların öne çıkarılarak kadroların dağıtıldığını ifade ediyor. Bostan, şunları kaydediyor: "Kadrolaşmanın neticesinde rektörler veya işaret ettiği kişiler şimdi seçimlerde en fazla oyu alıyor. Bu ne ahlakidir ne de bilime faydası var."
Üniversitelerdeki saltanatın ikinci örneği Dicle Üniversitesi'nde yaşanıyor. Daha önce Kocaeli Üniversitesi'nde 8 yıl süren kocasının rektörlüğünden sonra rektörlüğe atanan Sezer Komsuoğlu örneğinin benzeri Dicle Üniversitesi'nde yaşanıyor. Dicle Üniversitesi'nde 8 yıldır rektörlük yapan Fikri Canoruç, kanunen aday olamayınca yerine eşi Naime Canoruç'u aday gösterdi. Naime Canoruç, 148 oyla birinci oldu.
Şimdi herkes 'Tartışma doğuran bu sonuçlar nasıl alındı?' sorusunun cevabını arıyor.
Zaman gazetesinden Turncer Çetinkaya'nın sorularını cevaplayan Gazi Üniversitesi'nin eski rektörü Prof. Dr. Rıza Ayhan'a göre işin sırrı rektörlerin kadrolaşmasında: "4 yıl önce 336 oy alan rektör adayı, göreve başladıktan sonra üniversitede 400'ü aşkın yardımcı doçent kadrosu ilan etti. 100'e yakın da dışarıdan profesör ve doçent getirdi."
Trakya, Cumhuriyet, Karadeniz Teknik, Yıldız Teknik, Çukurova, Akdeniz ve İTÜ'de de rektörler yeniden birinci seçildi.
Trakya Üniversitesi'nde geçen dönem 109 oy alarak ikinci olduğu halde eski Cumhurbaşkanı Sezer tarafından atanan Rektör Prof. Dr. Enver Duran'ın bu seçimdeki oyu 233.
Daha önce 228 oy alan Akdeniz Üniversitesi Rektörü Mustafa Akaydın destek oranını 293'e çıkardı.
Cumhuriyet Üniversitesi'nde geçen dönem 115 oy alıp ikinci olmasına rağmen rektör atanan Prof. Mehmet Bakır oylarını 205'e yükseltti. 4 yıl önce 188 oy alan Karadeniz Teknik Üniversitesi Rektörü İbrahim Özen şimdi 464 oy aldı.
Muhalifler doçent yapılmıyor
Üniversitelerdeki kadrolaşma, seçimlerdeki sonucu da doğrudan etkiliyor. Rektöre yakın olan ve seçimlerde oy kullanacak kişiler anında öğretim üyesi yapılırken bazı akademisyenler Yükseköğretim Kurulu'ndan (YÖK) doçentlik unvanı almasına rağmen 10 seneye yakındır araştırma görevlisi kadrosunda tutuluyor.
Muğla Üniversitesi öğretim elemanlarından Dr. Selçuk Özdağ, kadro alamamasını rektöre oy vermemesi ve aynı görüşü paylaşmamasına bağlıyor. Özdağ, rektörlerin kadrolaşırken kendilerine oy verecek kişileri göreve getirdiği görüşünde: "7 yıldır atanmıyorum. 2 fakülte bitirdim, mastırım, doktoram var. Dil sınavından 86 puan aldım. Kitaplarım ve onlarca makalem var. Ancak öğretim üyeliği için bunlar yeterli olmuyor."
Üniversitelerdeki kadrolaşma sebebiyle birçok öğretim üyesi ya başka üniversitelere veya yurtdışına giderek rektörün görev süresinin sona ermesini bekliyor. Bunun en çarpıcı örneklerinden biri Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi'nde yaşanıyor. Gaziosmanpaşa Üniversitesi Zootekni Bölümü'nde araştırma görevlisi olan Murat Çimen, Fizik Bölümü'nden Rıza Erdem ve Ziraat Fakültesi'nden Mehmet Ali Sakin, 1998 yılında doktoralarını bitirmelerine rağmen yardımcı doçent kadrosu verilmeyen üç akademisyen. Çimen, Erdem ve Sakin, 2 yıl önce doçentlik unvanı almalarına rağmen hâlâ araştırma görevlisi kadrosunda çalıştırılıyor.
Türk Eğitim-Sen İstanbul Başkanı Yard. Doç. Dr. Hanefi Bostan, son 10 yıl içinde üniversitelerde yandaşlık, adam kayırmacılık ve ideolojik yakınlıkların öne çıkarılarak kadroların dağıtıldığını ifade ediyor. Bostan, şunları kaydediyor: "Kadrolaşmanın neticesinde rektörler veya işaret ettiği kişiler şimdi seçimlerde en fazla oyu alıyor. Bu ne ahlakidir ne de bilime faydası var."