Kanuni Sultan Süleyman Divan toplantısındayken bir kadının kulak
tırmalayan çığlığıyla irkildi. Bir süre sesin sahibinin susmasını
bekledi ama nafile.
Kapıdaki kadın her geçen dakika biraz daha fazla bağırmaya,
"Sultan ile görüşmeden şuradan şuraya gitmem" diye
inatlaşmaya devam etti.
Sultan, "Bu edepsiz her kim ise susturun" diyerek
kapıdaki ulakları seferber etti. Ulakların varmasıyla birlikte
kadının çığlıkları iyiden iyiye artmaya başladı.
"Kellemi de alsanız Sultan Süleyman ile görüşmeden
gitmeyeceğim" diyor, başka bir şey demiyordu.
Sabrı taşan Kanuni durumun ne olduğunu öğrenmek için Divan
toplantısını yarıda kesti ve hızla kadının olduğu yöne doğru
yürümeye başladı.
Avluya çıktığında bağıran yaşlı kadınla göz göze geldi. Dişlerini
sıkarak hiddetli bir ses tonuyla, "Nedir bu rezillik, neden
bağırırsın be kadın?" diye haykırdı.
Herkes kadının tırsıp yere kapanacağını düşündü ama ne
gezer!
"Hırsızlar gece yarısı girdikleri evimi soydular. Ben bağırmayayım
da kim bağırsın Sultan Süleyman?" diye epey yüksek
perdeden cevap verdi kadın.
Canı yanan kadının gözünün karardığını ve padişah falan
umursamadığını gören Süleyman ses tonunu yumuşatarak, "Ne
vardı evinde, neleri götürmüşler?" diye tekrar sordu.
"Ne var ne yok hepsini götürmüşler işte. Bir çiğit bile
bırakmamışlar" cevabını alınca bir kez daha
hiddetlendi:
"Teneşir uykusunda mıydın be kadın? Hırsızlar her şeyini
götürürken nasıl haberin olmadı. Nasıl bu kadar derin uyudun da
hırsızlardan haberin olmadı?" diye bağırdı.
Bu soru karşısında yaşlı kadın çileden çıktı.
"Biz sizi uyanık biliyorduk da onun için bu kadar derin
uyuduk" sözlerini bir ok gibi Sultan Süleyman'a
sapladıktan sonra arkasını döndü, çekti gitti.
Aldığı cevap karşısında bir süre sus pus olan Sultan Süleyman aklı
başına gelince, "Yaşlı kadının zararını ziyanını derhal
karşılayın ve sokakların güvenliğini üç misline çıkarın"
diye emir buyurdu.
Şimdi…
Şimdi, yaşadığımız çağın yöneticilerine bakıyorum da şimdi...
Eline geçirdiği yetkileri kullanarak yetimin malına el uzatmalar,
kul hakkı yemeler...
Başında bulunduğu belediyelerin tüm şirketlerine kendilerini müdür
olarak atamalar...
Çocuklarını, eşlerini devletin belediyesinde başkan yardımcısı
olarak atamalar...
Ve dahi belediyeye hiç uğramayan yakınlarını bankamatik memuru
yapıp ballı maaş ödemeler...
Galiba…
“Galiba bunlar, yaşlı kadının ‘Uyanık olma’ sözünü çok
farklı anlamış olmalı” diyorum!
Ama anlamadıkları şu ki uykuda sandıkları millet artık uyumuyor.
Olanı biteni tüm çıplaklığıyla izliyor.
Ve bu "Uyanıklığı" yapanlara ceza vereceği günü
bekliyor.