Star TV'de geçen hafta final yapan Sana Söz dizisinde başrolü Erkan Petekkaya, Nehir Erdoğan, Serkan Altunorak ile paylaşan Ayçin İnci, Posta gazetesinden Oya Çınar'a çarpıcı açıklamalarda bulundu. Nasılsınız? Hem duygusal hem zihinsel olarak şu sıra kendinizi nasıl hissediyorsunuz? Eyvah! (Gülüyor) ‘Sana Söz’de hayat verdiğim Aysel karakteriyle ödül aldım, onun mutluluğunu, keyfini yaşıyorum. Onun dışında “Tebdilimekanda ferahlık vardır” dedim ve 14 yıldır yaşadığım yerden taşınma kararı aldım. Onun heyecanı da var üzerimde. Yeniliklere açık olduğum, umutlu olduğum bir süreçteyim kendi adıma ama bir yandan da hayatın geneline bakınca elbette şu sıra herkesin yaşadığı kaygıları ben de yaşıyorum.Herkes benzer kaygılar içinde. Kendinizi bu olumsuz duygulardan korumak için bir kaçış noktanız, yönteminiz var mı?Valla gündem ortada. Her meslek ve yaş grubundan insan benzer duygular içinde, haklısınız. Hem ekonomik hem psikolojik problemler yaşanıyor. Etrafımda herkesle dert paylaşır olduk. Ama ben yıllardır meditasyon yapıyorum. Günün sonunda, gün doğmadan önceki karanlık en koyu karanlıktır diyerek derin düşünceye geçmek kaygılarımı azaltıyor. Bir sonraki güne kendimi böyle hazırlıyorum. Gündemi bir yana koysak bile genel olarak bir dejenerasyon çağında yaşadığımızı düşünüyorum. Bunlarla baş etmek hiçbirimiz için kolay değil elbette.Kendi tespitlerinize göre en büyük olumsuzluklar neler sizce? Saflığın yitirildiği, insanların birbirine güvenini kaybettiği ve maalesef herkesin kendi menfaatini düşündüğü bir zamandayız. Bana en üzücü gelen yanı bu. Ama dediğim gibi her zaman olumlu düşünmeye, kendimizi güçlü tutmaya çalışmamız gerekiyor.‘Sana Söz’ dizisinden yola çıkarak sorsam; söz size ne ifade ediyor? Günümüzde artık verilen sözlerin tutulmasını beklemek biraz romantik mi kalıyor? Bence hayattaki beklentilerimizi optimal rasyonalizmde tutarsak daha mutlu oluruz. Çok uçlara giden beklentileri hayal seviyesinde elbette kuralım ama beklentilerimiz kendimize dönük olursa, kendi gerçekleştirebileceğimiz derecede olursa daha mutlu oluruz. Ben sözlerimi tutan bir insanım. “Söz, senettir” diye bir deyim vardır. Buna hala çok inanırım ve o şekilde davranmaya çalışırım. Böylece hayal kırıklığından da korunuyor insan. Ben, kendi adıma yalnız ve güçlü bir kadınım. Hayatım boyunca zaten her şeyi kendim yapmaya çalıştım. Güç tanımınız ne? Kendimi olmadığım bir yerde konumlandırmadan, hayatta olan biten her şeye rağmen olumlu bir yerden bakabilmek ve de yaşamak… Bunun için doğru sebepleri her zaman kendime hatırlatmak. Köklerimize sarılırsak hepimiz, her şeyle daha kolay baş ederiz bence. Artık 40 yaşında olduğum için yaşla gelen bir tecrübe de var. Olduğum gibi görünmekten de korkmadığım bir dönemimdeyim.Yeni yıla çok az kaldı. Kendinize verdiğiniz yeni sözler var mı? Henüz yok ama attığım her adımda kendime öğütler veriyorum zaten. Zamanla insanın empati yeteneği gelişiyor. Her gün, hayatıma olumlu şeyler eklemek üzerine kendimi motive ediyorum. Yeni yıl için de umut dolu cümleler bulacağımı biliyorum.Aysel’le psikolojik sorunları olan bir karaktere hayat verdiniz. Günümüzde hala psikolojik yardım almayı sorun olarak gören ya da bunu kabul etmeyen insanlar var. Bu konuda nasıl düşünüyorsunuz? Maalesef çok doğru. Travma yaşayanlar hala terapiden ve destek almaktan utanıyorlar. Halbuki uzmandan gelecek iyi bir destekle duyguları doğru işlemek, doğru temellere dayandırmak en mantıklı şey olur.Bizim toplumumuzda acılar küçümseniyor genellikle nedense. Ama bizim küçük gördüğümüz bir şey bir başkası için intihar sebebi bile olabiliyor. Artık bu çağda bu anlayışı tamamen bir yana bırakıp gerektiğinde hepimiz profesyonel yardım almalıyız. Ben ihtiyaç hissettiğimde mutlaka psikoloğa danışan bir insanım. Mahremiyetim benim için çok önemli, bu sebeple iç dünyamda yaşadığım şeyleri her zaman bir uzmanla konuşmuşumdur. Gerektiğinde terapi de aldım.Çok güzel bir kadınsınız. Güzellik tarifiniz ne? Aynaya baktığınızda gördüğünüz Ayçin size ne hissettiriyor? Ekran önünde olduğum için bakımıma özen gösteriyorum ama güzellik tarifim hiçbir zaman şekilcilik üzerine olmadı. Ne karşı cinsi ne de kendi hemcinslerimi hiç dış görünüşleri üzerinden değerlendiririm. Bir insan vardır, konuştuğu andan itibaren güzelleşmeye başlar. Bir de konuştukça tüm güzelliğini kaybedenler var. Tabii ki bu aynaya baktığımızda kendimizden memnun olmayacak şekilde kendimizi bırakalım demek değil. Ama özdeki güzelliği görmekten yanayım hep.Aşk hayatınızın neresinde? Şu an hayatınızda özel biri var mı? Aşk yemek yemek, su içmek gibi bir ihtiyaç hepimiz için. İnsanın kadim yıllardan beri hissettiği bir duygu. Ama aynı zamanda çok karmaşık, hala da çözülememiş bir duygu. Her insan ayrı bir dünya. Birini tanıdıkça biz de kendimizin faklı yönlerini görüyoruz. Her şey kendi yeniliklerini getiriyor hayatımıza. Benim hep kullandığım şöyle bir cümle var; aşk ters öğretmendir. Önce yaşar, sonra öğrenirsiniz. Hayatınızda özel biri var mı? Şu an öyle bir duygum yok ama her zaman hayatımda hissetmek istediğim bir duygudur. Ben de herkes gibi beni bütünleyecek bir hayat arkadaşı istiyorum. Umarım bir yerlerde karşıma çıkacak bir gün. (Gülüyor)Peki yaşarken aşkın o kontrolü kaybetme halini mi seviyorsunuz yoksa bu sizi korkutur mu? Her insanın aşk kavramı farklı tabii, ayaklarımızın yerden kesildiği, kontrolümüzü tamamen kaybettiğimiz aşk, bence bedensel bir çekim ve onun da belirli bir miadı var. Dolayısıyla hayat tecrübesi, farkındalık ve empati yeteneği yükseldikçe ayaklarımız o kadar da yerden kesilmiyor zaten.Daha bilinçli yaşıyorsunuz. Ama bu doyasıya yaşamamak, sürekli bir şeylere dikkat ederek yaşamak değil. Ben yapı olarak kontrolümü çok yitiren bir insan da değilimdir. Duygusal, romantik ama bir o kadar da gerçekçi bir karakterim var. Ne istediğini bilen bir kadınım. O yüzden ayaklarım yere bassın isterim her zaman.