Unutturulmak istenen sorusu
Abone olSoru şu... 21 kişilik Yüksek Öğretim Kurulu, İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu’nun bilim hırsızlığı iddialarına sessiz kalacak mı?...
YORUMSUZ... Günümüzün unutturulmak istenen sorusu: 21 kişilik YÖK
Genel Kurulu, bilim hırsızlığı iddialarına sessiz kalmaya devam
edecek mi?... Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu’nun intihal dosyası
İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Gencay Gürsoy, YÖK
Başkanlığı’na, bir yıl kadar önce, İstanbul Üniversitesi Rektörü
Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu ile ilgili aşağıdaki şikayeti
yollamıştı. Ayrıca Alemdaroğlu ile ilgili olarak yapılan diğer
şikayetler, suç duyuruları ve intihal dosyasının da birarada
yayınlanmasının ilginizi çekeceğinizi düşündük. Tıpçılardan
şikayet: Sayı: HUB-G-448-8738 23.07.2003 Konu: Prof. Dr. Kemal
ALEMDAROĞLU. Yüksek Öğretim Kurulu Başkanlığı'na 06539
Bilkent/ANKARA İstanbul Tabip Odası iki yıldan beri kentimizdeki
Tıp Fakültelerinden o yıl mezun olan genç hekimler için,
ailelerinin ve hocalarının katılımı ile "Hekimliğe İlk Adım" adlı
bir tören düzenlemektedir. Ekteki programda görüldüğü gibi, bu
törenlerde İstiklal marşı ve saygı duruşunu müteakip İstanbul Tabip
Odası, öğretim üyeleri ve genç hekimler adına konuşmalar
yapılmakta, yeni mezun hekimlere etik kurallara ve mesleki
geleneklere bağlılığı vurgulayan "Hekimlik Andı" okutulmakta ve
Türk Tabipleri Birliği rozeti takılmaktadır. Üniversite mezuniyet
şenliklerini izleyen gün yapılan bu törenlere, doğal olarak tıp
fakülteleri bulunan üniversitelerin rektörleri, dekanlar ve tıp
fakültesi öğretim üyeleri davet edilmektedir. İstanbul Üniversitesi
Rektörü Prof. Dr. Kemal ALEMDAROĞLU iki yıldan beri, Tıp Fakültesi
öğretim üyelerinin bu törenlere katılmasını çeşitli yöntemlerle
engellemeye çalışmaktadır. Geçen yıl öğretim üyeleri yanında yeni
mezun hekimlerin katılımı da engellenmeye çalışılmış, ancak
beklenen sonuç alınmadığı için bu yıl baskı başlıca öğretim
üyelerine yöneltilmiştir. Geçen yıl olduğu gibi bu yıl da Rektörlük
tarafından Dekanlık, Başhekimlik, Bölüm Başkanlıkları ve Anabilim
Dalı Başkanlıkları aracılığı ile öğretim üyelerine İstanbul Tabip
Odası'nın düzenlediği bu törene katılmamalarının istendiği yolunda
mesajlar iletilmiştir. Bilindiği gibi, Tabip Odaları yasa ile
kurulmuş, kamu tüzel kişiliğine sahip meslek örgütleridir ve
hekimlerin özlük hakları yanında sağlıkla ilgili her konuda kamu
kurumlarıyla ilişki kurma ve işbirliği yapma hakkına sahiptir.
Ayrıca, "Türk Tabipleri Birliği (TTB) Soruşturma ve Yargılama
Yönetmeliği"ne göre; "TTB ve organlarının çalışmalarını aksatıcı
tutum ve davranışlarda bulunmak" suçtur. (Madde 4 (b) ) İstanbul
Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kemal ALEMDAROĞLU'nun yukarıda
özetlenen tutumu konusunda, kurumlar arasındaki ilişkiyi
yıpratmamak adına geçen yıl Oda'mızca herhangi bir girişimde
bulunulmamıştır. Ancak geçen süre içinde, burada zikretmeye gerek
görmediğimiz çeşitli olaylarda ve nihayet bu yıl yapılan törende
aynı tutumun sürdürüldüğü gözlenmiştir. Bir Rektörün
üniversitelerin idari kurumlarını kullanarak, öğretim üyelerinin
çalışma saatleri dışında, mensup oldukları meslek odasınca
düzenlenen bir törene katılmamalarını talep etmesinin öğretim
üyelerinin özel yaşamlarına müdahale, özgürlüklerini sınırlama
anlamı taşıdığı, ayrıca bu fiilin İstanbul Tabip Odası'nın
çalışmalarını engelleme girişimi olduğu düşüncesiyle, durumu
değerlendirmelerinize ve gereği için takdirlerinize sunuyoruz.
Saygılarımızla, Prof. Dr. Gençay GÜRSOY İstanbul Tabip Odası
Başkanı Yönetim Kurulu Adına
http://www.istabip.org.tr/guncel2/yok.asp 18.06.2004 “ÜLKEMİZ
TARİHİ AYNI ZAMANDA ONURLU BİLİM İNSANLARININ TARİHİDİR VE BU
ONURLU BİLİM İNSANLARININ TARİHİ İSE YAŞAMLARI BOYUNCA HER TÜRLÜ
AKIL DIŞI, VİCDAN DIŞI BASKI ve GAYRİ AHLAKİ SALDIRILARI ONURLA
GÖĞÜSLEME TARİHİDİR” “Prof.Dr.Şebnem Korur Fincancı ve Prof. Dr.
Sermet Koç, bu ülkenin yüzakı iki değerli bilim insanı. Bilimin
bağımsızlığını, hekimlik temel ilkelerini, insan haklarını koruyup,
çoğaltan, adli tıp alanında ülkemizdeki ve dünyadaki olumlu
birikimlerde pay sahibi, böyle bir bakış açısı ile bugüne kadar
sayısız genç meslektaşına emek vermiş, bu emeği kendi tutumları ile
de pekiştirmiş iki değerli hekim. Bu iki bilim insanı, başta
tarafsızlık olmak üzere bir bilim insanının taşıması gereken tüm
niteliklere sahip, uluslararası düzeyde tanınan iki bilim
insanıdır. Bu nedenledir ki, kendilerine Adli Tıp Ana Bilim Dalı
Başkanlıkları, Adli Tıp Kurumu İhtisas Kurulu üyeliği gibi
görevlerinin yanısıra meslek örgütlerinin her düzeyindeki görevleri
ile Birleşmiş Milletler Uluslararası Savaş Mahkemesi, Türkiye İnsan
Haklarından Sorumlu Devlet Bakanlığı, İnsan Hakları Eğitimi 10 Yılı
Ulusal Komitesi, TBMM İnsan Hakları Komisyonu’nda bilirkişilik,
İnsan Hakları Danışma Kurulu Komisyonları üyelikleri dahil olmak
üzere ulusal ve uluslararası birçok kuruluşta önemli görevler
verilmiş ve verilmektedir. Bu iki insan meslek ve ülke tarihinde
böyle onurlu bir yere sahip oldular. Öte yandan, sadece bilimin,
hekimliğin, insanlığın gereği gösterdikleri çabaları için yaşamları
boyunca değişik gerekçelerle çeşitli kesimlerin akıl ve vicdan dışı
baskılarına maruz kaldılar. Pek çoğu kamuoyu tarafından da bilinen
bugüne kadar ki baskılardan sonra, bugün bilimin bu onurlu iki
insanının, halen yürütmekte oldukları Ana Bilim Dalı Başkanlıkları
görevlerine İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü’nce akıldışı,
vicdandışı, hukukdışı bir şekilde son verildi. Gerekçe olarak ise;
bugün artık Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarına da
geçmiş olan, “Adli Tıp Kurumu’nun bağımsız olmadığı gerçeğine ve
kurumda yaşananlara ilişkin basına demeç vermek” gösterildi.
Özellikle mevcut AKP Hükümeti’nin bilimin bağımsızlığını yok eden,
her düzeyde kadrolaşan uygulamaları bugün her açıdan herkes
tarafından görülebilen bu gerçekliğe dönüşmüştür. Bu durumu
yıllardır bizler söylüyor ve önlemeye çalışıyoruz. Adli Tıp Kurumu
adli olaylarda kamu vicdanının tesisi için ülkedeki tüm yurttaşlar
açısından son derece önemlidir. Bu konuda çaba göstermek bilim
insanı olmanın bir tür önkoşulu, bilim dünyası olması gereken
üniversite ortamlarının ise varlık sebebidir. Bu sebeple, İstanbul
Üniversitesi’nin böyle bir gerekçe ile Prof.Dr.Şebnem Korur
Fincancı ve Prof.Dr.Sermet Koç’un Ana Bilim Dalı Başkanlığı
görevlerini sonlandırmaları üniversite tarihine geçmiş büyük bir
trajedidir. Hele de her iki meslektaşımızın İstanbul Tabip Odası
Yönetim ve Onur Kurulu üyelikleri sırasında, Türk Tabipleri Birliği
Yüksek Onur Kurulu’nca İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr.
Kemal Alemdaroğlu’na “intihal” gerekçesi ile ceza verilmesinin
karşılığı “böyle bir uygulama olmuştur” şeklinde ve kolaylıkla
gözardı edilemeyecek bir iddianın olduğu bir durumunda olay çok
daha kaygı verici bir hal almıştır. Öte yandan, bilindiği gibi uzun
bir süredir AKP Hükümeti’nin sağlık ortamını daha da tahrip eden
politikalarına karşı “Özlük haklarımız, iş güvencemiz, sağlık
hakkı” temel taleplerimiz çerçevesinde sürdürdüğümüz ve toplumun
geniş bir kesiminin sahiplendiği GöREVimizi yerine getiriyoruz. Bu
çabalarımızın bir parçası olarak 22 Aralık 2003 tarihinde İstanbul
Üniversitesi’nde, İstanbul Tabip Odamızca düzenlenmek istenen
etkiliğimiz sebebiyle, yine İstanbul Üniversitesi’nce (o dönem
İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri olan) Prof. Dr. Şebnem Korur
Fincancı’ya ayrı bir işlem olarak, maaştan kesme cezası
verilmiştir. Başından beri söyleyegeldik. GöREV faaliyeti TTB
Merkez Konsey’inin çağrısı ile başlamış ve Tabip Odalarımız ile
birlikte sürdürülmektedir. İstanbul Üniversitesi’ndeki
meslektaşlarımızın önemli bir bölümünün de sahiplendiği ve
ülkemizin umuduna dönüşen bu faaliyet için verilen bu cezayı
şiddetle reddediyoruz. Mesleğimizin ve meslek örgütümüzün onurlu
üyeleri olan Prof.Dr.Şebnem Korur Fincancı ve Prof.Dr.Sermet Koç’un
adli tıp hizmetlerinin bilimselliği ve özerkliği konusundaki bütün
görüşlerini meslek örgütü olarak sahiplenmeye ve savunmaya devam
edeceğiz. Dahası onurlu meslektaşlarımız ve bilim insanlarının
önündeki her türlü engeli kaldırarak umudumuzu çoğaltacağız. Ve
sadece ve sadece gerçeği söyledikleri için cezalandırılan
meslektaşlarımızın görevlerine derhal iade edilmeleri için her
düzeyde etkin bir faaliyet gerçekleştireceğimizi kamuoyu ile
paylaşıyoruz.” TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ MERKEZ KONSEYİ
http://www.ttb.org.tr/data/haber/haziran04/ba_18.php Suç duyurusu:
http://www.sabah.com.tr/2004/04/11/siy110.html ”İstanbul Cumhuriyet
Savcılığı, İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü ve rektörü Kemal
Alemdaroğlu hakkında yapılan suç duyurusuyla başladığı soruşturma
sürerken, 5 Mart tarihinde YÖK'e yazı göndererek iddialarla ilgili
inceleme yapılmasını istedi. Savcılık yazısı üzerine YÖK tarafından
Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu ve İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü
hakkında başlatılan incelemede, ortaya atılan iddialarla mümkün
olabildiğince ayrıntılı bilgi ve belge istendi. YÖK Denetleme
Kurulu Başkanı Prof. Dr. Aytekin Berkman ve kurul üyesi Nurettin
Dilmaç'ın imzasıyla 15 Mart tarihinde İstanbul Üniversitesi
Rektörlüğü'ne gönderilen yazıda, öğrencilerden alınan katkı
paylarının miktarı, üniversiteye ait kantin ve sosyal tesislerin
sözleşme örnekleri, Baltalimanı Sosyal Tesisleri'ne ait işletme
kayıtları gibi bilgiler istendi.” intihal olayı “Alemdaroğlu,
1995’te 2 bilim adamıyla ‘Laparoskopik Cerrahi’ isimli bir kitap
yazmıştı. Ancak söz konusu kitabın, 1992’de ABD’de yazılmış
‘Laparoskopide Yeni Metotlar’ isimli kitaptan aynen kopya edildiği
ileri sürülmüştü. İddia, Türkiye sınırlarını aşarak uluslararası
boyut kazandı. Virginia Üniversitesi bünyesindeki ‘İntihal
Kaynakları Merkezi’ Alemdaroğlu’nu ‘intihalcilikle’ suçladı.
Uluslararası Cerrahi Birliği de Alemdaroğlu’ndan açıklama istedi.
Alemdaroğlu, alıntı yapma iznine sahip olduğunu iddia etti.
Alemdaroğlu, alıntılarla ilgili dipnot kullanmayışının sebebini
açıklamadı. Alemdaroğlu hakkındaki iddialar Türk Tabipler Birliği
tarafından 2001’in Aralık ayında İstanbul Tabip Odası’na
gönderildi. Ancak konuyla ilgili hiçbir işlem yapılmadı. 27–28
Nisan 2002’de İstanbul Tabip Odası Genel Kurulu’nda İÜ Cerrahpaşa
Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süha Göksel’in yerine Prof.
Dr. Gencay Gürsoy oda başkanlığına seçildi. İddialar yeni yönetimin
önüne geldi. Gürsoy, önceki yönetimin aksine iddiaların
araştırılması için birkaç hafta içinde bilirkişi heyeti oluşturdu
ve incelemeyi başlattı. Türkiye Tabipler Birliği Onur Kurulu,
bilimsel hırsızlık (intihal) yaptığı gerekçesiyle Kemal
Alemdaroğlu’na 2 ay ‘meslekten men’ cezası verdi. Alemdaroğlu’nun 2
ay boyunca cerrahlık yapma yetkisinin elinden alındığını Zaman, 23
Kasım 2003’te manşetten duyurdu.”
http://www.zaman.com.tr/2003/11/29/haberler/h9.htm Virginia
üniversitesinin eser hırsızlığı ana sayfasına aşağıdan ulaşılıyor:
http://plagiarism.phys.virginia.edu/home.html Bu açıklamada ise
yaşanan örnek olaylardan ilki Kemal Alemdaroğlu ile ilgili:
“Because Tyco Corporation holds copyright to some of the data that
I once presented here and because Tyco has told me not to present
that data publicly, I can no longer post it on this site. As
important as that data may be to some people, I cannot violate
copyright laws to make it widely available. Instead, I suggest that
interested readers obtain copies of the original work: Quilici,
Philippe Jean, New Developments in Laparoscopy, (United States
Surgical Corporation, USA, 1992) and compare them with copies of
the subsequent work: Alemdaroglu, Kemal, M. Taskin, and B. Apaydin,
Laproskopik Cerrahi, (I. U. Basimervi ve Film Merkezi, Instanbul,
1995). Regrets, Lou Bloomfield “
http://plagiarism.phys.virginia.edu/case1/case1fax1.html