MANİSA'da Spil Dağı zirvesindeki kırsal Ayvacık Mahallesi, özellikle kansere karşı şifa kaynağı olarak ünlendi. Osmanlı Dönemi'nde hastalanan şehzadelerin kaldığı mahalle, Türkiye'nin birçok yerinden kanser hastalarının akınına uğradı. Ünü Türkiye sınırlarını aşan Ayvacık'a Hollanda, ABD ve Almanya'dan da hastalar gelmeye başladı. Spil Dağı'nın 1522 metre yüksekliğindeki daha önce 5-6 kişinin oturduğu kırsal Ayvacık Mahallesi'nin nüfusu yıllar içinde 250'ye çıktı. Manisa'da bale ve modern dans öğretmeni Nursel Karaosmanoğlu Şimşek'in karaciğer kanserinden kurtulmak için yerleştiği mahalle, kendisine şifa oldu. Bu arada mahalle de 'doktor köy' olarak ünlendi. Nursel Karaosmanoğlu Şimşek'in hikayesini duyanlar da, Spil Dağı Milli Parkı içindeki tek yerleşim yeri olan Ayvacık'a gelmeye başladı. Çam ağaçlarının içindeki oksijen deposu mahallede yılkı atlarıyla birlikte yaşamını sürdüren Nursel Şimşek, doktorların kendisine üç ay ömür biçtiğini ancak 25 yıldır eşiyle birlikte Ayvacık'ta yaşadığını anlattı. 70 yaşındaki Şimşek, şöyle dedi: "25 yıl önce karaciğer kanseri olduğumu öğrendim. Ayvacık Mahallesi'ni buldum. O zaman burada elektrik, su yoktu. Ama ben buraya aşık oldum ve yerleştim. Doktorlar, 'En fazla üç ay yaşarsın' dediler. 'Üç ayda olsa bu mahallede yaşamadan ayrılmayacağım' dedim, kendime. Ardından ilaçlar, kemoterapiler derken 25 yıldır bu mahallede yaşıyorum. Buranın konumu, doğa yapısı, manyetik alanı hiçbir yere benzemiyor. Olağanüstü güzel bir yer." Osmanlı Dönemi'nde de hasta olan şehzadelerin bu mahalleye geldiğini anlatan Şimşek, şöyle konuştu: "Hasta olan şehzadeler buraya gelip sağlıklarına kavuşana kadar burada kalırlarmış. Ben de buraya gelip, yerleştim. Buradaki hava vücudumun kan yapmasını sağladı. Kan yapınca sağlıklı hücreler de arttı. Kanserle daha rahat savaştım. Sağlığıma kavuştum. Ancak 25 yıl sonra fazla çalışmamdan ve özel sorunlarımdan dolayı karın zarımda kansere rastlandı. İç organlarımın büyük bir kısmı alındı. Şimdi kemoterapi alıyorum. Ama büyük bir inatla, hırsla, hayata yeniden sarıldım. Doktorlar, 'ameliyattan sonra toparlanamazsın' dediler. Dört ayda ayağa kalktım. 70 yaşında olsam da 70 yıl daha yaşayacağımı düşünüyorum. Kanserden öleceğim umutsuzluğuna kimse kapılmasın." Ayvacık'a ilk yerleştiğinde sadece tek ev olduğunu anlatan Şimşek,şöyle devam etti: "Burası unutulmuş bir yerdi. Böyle bir yerin olmadığını söylediler. Kanseri burada yendiğimi duyan kişiler beni aramaya başladı.Türkiye'nin birçok yerinden insanlar geldi. Şimdi burada 50 hane oldu. Almanya'dan, Fransa'dan, İngiltere'den, Hollanda'dan arayanlar oldu. Gelip, yerleştiler. Hastalıkla nasıl mücadele ettiğimi sordular. Amacım, bu hastalığın korkulacak bir hastalık olmadığını göstermektir. Morali yüksek tutup, tıbbi tedaviye de devam edildiğinde kanser kesinlikle yenilebilir. Kendisi gibi Ayvacık'ta kanseri yenen kişiler olduğunu söyleyen Şimşek, "Kan kanseri olan bir kaptan İstanbul'dan gelip kaldı. İstanbul'a döndüğünde doktorlar şaşırmış. Kan değerlerinin çok yüksek olduğunu görmüşler. Bu kişi de kanserden kurtuldu" dedi. 72 yaşındaki Yunus Şimşek de eşiyle birlikte Ayvacık'ta yaşadığını belirterek, buranın temiz kalmış nadir yerlerden biri olduğunu söyledi. Yunus Şimşek, "Biz geldiğimizde burası mezraydı. Burada, 'Vücut oksijen yapsın' diye doğa tarafından dürtükleniyor. Temiz hava, sakinlik, doğanın güzelliği ve tıbbın desteği ile hastalıklara karşı vücut burada güçleniyor" diye konuştu. Ayvacık muhtarı Mesut Atbiner de, kendisinin de 12 yıl önce Ayvacık'a geldiğini anlattı. Atbiner, şunları söyledi: "Buranın havası, suyu, doğası kanser hastalarına iyi geliyor. Hastalar burada iyi olupta gidiyor. Bitkisel otlar, meyvelerden yararlanıyorlar. Kanser hastalarının, felçlilerin gecikmeden buraya gelmesi gerekiyor. Burası derde derman olan bir yer. Konaklama yerlerimiz var. Kendi evlerimizin bir odalarını aylık, günlük, üç aylık kiraya verme imkanımız var. Bunu da Valilikten ve Kaymakamlık'tan izin alarak yapıyoruz. 10 sene önce burada 8 hane varken şimdi nüfus 250 oldu. İnsanların buraya gelmesini tavsiye ederim."