Ünlüler neden eylemdeydi?
Abone olGezi Parkı Eylemi büyük bir katılımla 7 gündür devam ediyor. Eylemin en dikkat çekenleri hiç şüphesiz ünlü isimler oldu.
NESRİN
YILMAZ/İNTERNETHABER-ANKARA- Hiç şüphe yok ki eylem
ünlü simalarıyla da dikkat çekti. Dizileri reyting rekorları
kıran ünlü dizi oyuncuları, kitapları "en çok satanlar" listesinde
başı çeken yazarlar, yönetmenler, tanınmış akademisyenler
eylemdeydi.
Peki ünlü yüzlerin bu eylede olmalarını sosyolojik açıdan nasıl
değerlendirebiliriz, toplumun yüksek katılımıyla gerçekleşen,
tanınmış birçok ismi ortasına alan bu kalabalığı bu dayanışmaya
iten sebepler ne?
Gazi üniversitesi Gazi Üniversitesi İletişim
Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Himmet Hülür İnternethaber'e bu soruların cevaplarını verdi.
KÜLTÜREL BİR AYRIŞMA VAR
Gezi Parkı eylemine sanat ve bilim dünyasından önemli isimlerin
destek vermesi şaşırtıcı değildir. Çünkü son yıllarda ülkemizde
sadece siyasal değil kültürel bir ayrışmaların da belirginleştiği
açıktır. Bu kutuplaşmanın oluşumuna damgasını vuran başlıca
ironi, sürecin ürünü olan siyasal aktörün sürecin kendisine
karşı direnç göstermesidir. Böylece Gezi Parkı
protestolarının Arap ülkelerindeki toplumsal hareketlerle birçok
benzerliği görülebilir. Türkiye’deki bu güncel gelişmelerin Arap
Baharı’yla ilişkisini anlamak için bu gelişmeleri
tarihsel-sosyolojik bir çerçeve içine yerleştirmemiz gerekir.
TOPLUMSAL YAŞAMDA ÇELİŞKİ
Bugünkü hoşnutsuzlukların arkasında, iktidarın son dönemlerde
dünyadaki ve Türkiye’deki tekno-kültürel gelişmeleri okuma biçimi
yatmaktadır. Bu anlamda, Gezi Parkı Direnişi olarak adlandırılan
gelişmelerin çok daha kapsamlı bir içeriğinin olduğu söylenebilir.
Son çeyrek yüzyılda tüm dünyada tekno-kültürel gelişmeler
toplumların ve değerlerin yapısını olduğu gibi, yönetme biçimlerini
de radikal bir biçimde değiştirmiştir. Birey ile toplum ve devlet
arasındaki ilişkiler artık bu postendüstriyel çerçevede
belirlenmeye başlamış, eski dikey, hiyerarşik ilişkiler yerini
yatay ve etkileşimsel olanlara bırakmıştır.
Eşzamanlı olarak, küreselleşme süreci toplumlar arasındaki eski
sınırları fiziksel olarak olmasa bile kültürel olarak ortadan
kaldırmıştır. Bu sürecin bir sonucu olarak Türkiye’de endüstriyel
dönemin siyaseti ancak kısmen, yarım-yamalak bir dönüşüme
uğramıştır/uğramaktadır. Böylece toplumsal yaşamda birçok
çelişkinin ortaya çıktığını görmekteyiz. En bariz
çelişki şudur; iktidar kendi ortaya çıkma ve güç kazanma imkanını
bu yeni toplum tipine borçlu olmasına karşın bu toplumun gereği
olan kültürel ve toplumsal politikaların çoğunu uygulamak
istememektedir.
YASAYI AL RUHUNU ALMA
İktidarın bu yaklaşımını daha geniş bir tarihsel açıdan
incelediğimizde, tarihimize damgasını vuran temel bir çelişki
karşımıza çıkmaktadır. Bu çelişki, Batının tekniğini alalım,
kültürünü almayalım şeklinde bizim geleneğimizde ağırlıklı olan bir
tutumda ifadesini bulmaktadır. Bu tutumun bugünden geriye
baktığımızda temelde patolojik sonuçlar yarattığı söylenebilir.
Bugün, teknikle ahlakın birbirinden ayrılamayacağı yeterince
kavranamamış olabileceği halde ikisini ayırma girişimleri,
toplumsal yaşamda başedilemez veya sarsıcı sonuçları daha fazla
ortaya çıkmıştır. Bu türden sonuçların en bariz görülebileceği
alanlardan biri yasal değişikliklerdir. Bugünkü iktidar, örneğin
insan haklar ve özgürlükler doğrultusunda, biraz da AB uyum süreci
gibi konjonktürel nedenlerle, diğer muhafazakar
iktidarlardan daha fazla yasal değişiklikler yaparken yasaların
ruhunu Avrupa’da bırakmaya çabalamış yasaları, kendisine veya daha
iyimser bir ifadeyle bizim toplumumuza yontmaya
çabalamıştır. Buna karşın yasayı al ruhunu alma
anlayışının özellikle gümümüzün küreselleşen dünyasında
geçerliliğini yitirdiği söylenebilir.
YETKECİ MEKANİZMA YÜRÜRLÜKTE TUTULDU
Bu çelişkili tutumun bir parçası olarak iktidar, Batıda yeni
toplumu yaratan gelişmeleri özellikle mutlakçılık karşıtlığını
kendi yetkeci siyasetini destekleyecek bir sınırlılıkta kullandı.
Örneğin seçim barajı ve siyasal partiler yasası gibi mevcut
yasalar, askeri vesayetin yerine siyasal vesayeti sürdürdüğü halde
bunlara hiç dokunulmadı. Daha spesifik olarak örneğin
üniversitelerde rektör ve diğer yöneticilerin belirlenmesinde
tümüyle yetkeci olan mekanizma yürürlükte tutuldu. Üstelik
bireyleri, grupları, kimlikleri ilgilendiren konularda hak ve
özgürlüklerin garantiye alınması açısından pek yol alınmadı. Ana
akımın dışında kalanların bireysel, kimliksel ve cinsel hakları ve
özgürlükleri alanında yetkeci muhafazakârlığın karşısında adımlar
atmamaya özen gösterildi.
HESAPLAŞMA YAPILDI
Son dönemde Batıda, tek-doğruculuğu, her türlü tekçiliği reddeden
bir anlayış egemen oldu. Bu anlayış, ülkemizde Kemalist ve
nasyonalist savların çürütülmesinde ve onlarla hesaplaşmak için
araçsallaştırıldı. Zaten endüstri sonrası gelişmeler, küreselleşme,
tekno-ekonomik süreçler, bilişim teknolojilerindeki gelişmeler, bu
hesaplaşmaya başarıyı garanti ediyordu. Ancak İktidar orada kalarak
daha fazla yol almadı. Tekçilik karşıtı yeni anlayışın kendi
siyasal tabanında yapması gereken erozyonu siyaseten görmezden
geldi veya bu erozyonun meydana gelmesini istemedi. Bu sürecin
kendisinin temsil ettiğini düşündüğü değerler açısından
sonuçlarından kendi ideolojik angajmanı dolayısıyla kaçmaya
çalıştı.
KÜLTÜR VE YAŞAM BİÇİMİNE KARIŞILMASINA TEPKİ
Endüstri sonrası dönemin gereği olan çoğulcu, dünyacı ve tekçilik
ve merkeziyetçilik karşıtı kültürel politikalar uygulanmadı. Hatta
yeni teknolojinin gücüyle merkez daha da güçlendirildi. Bu nedenle
bu politikalardan rahatsız olan kesimler, öncelikle kültür ve yaşam
biçimiyle ilgili olarak iktidarın politikalarına karşı tepki
duymaya başladılar.
Özetle iktidar, ekonomi politikaları açısından endüstri sonrası
toplumun gereklerini yerine getirdiği halde kültürel politikaları
açısından hala endüstri toplumunun anlam ve değer kalıplarını
sürdürmeye çabalamaktadır. Bu uygulamalar karşısında ise
muhafazakar yaşam biçimine rıza göstermeyen birbirinden farklı
kesimlerin tepkisi ortaya çıkmaktadır. Bu süreç içinde endüstri
sonrası toplumun belirleyici medyası haline gelen sosyal medya,
hoşnutsuzluğun ifade edilmesine ve örgütlenmesine güç
kazandırmaktadır.