Ünlüler Çiftliği topa tutuluyor
Abone olATV'nin "Ünlüler Çiftliği" yarışması, ağır eleştirilere uğruyor. Birgün yazarı Atilla Aydoğdu, yarışmayı topa tutmuş. Yazar'a göre yarışmacılar babalarına göre alınmış.
ATV'nin "Ünlüler Çiftliği" yarışması eleştiri oklarına hedef
oldu. Birgün yazarı Atilla Aydoğdu bu konuya "Baba çiftiliğinde
ünlüler balosu" yazısında şu benzetmeleri yaptı:
Atilla Aydoğdu
Baba çiftliğinde "Ünlüler Balosu"
Yarışmacılarının hemen her fırsatta tüymeye çalıştığı bir yarışma
olur mu? Eğer işledikleri sevaplar dışında kazanacağı başka bir
halt olmazsa, evet olur. Yarışmacı dediğiniz affedersiniz ama biraz
da "eşek"e benzer. Kafasının 30 santim önünde havuç görmezse nereye
gideceğini bilemez hepten şaşırır. Bana kalırsa ATV'nin Ünlüler
Çiftliği'nde durum bundan ibaret. Arkadaşlar(!)ının "banko" oyuyla
gitsin koltuğuna oturtulan ünsüz ünlülerimizden Seda Üren, kendisi
dışında kimseciklerin samimi olmadığını ve bu yüzden elendiğini
sümküre sümküre ve fakat aynı zamanda neredeyse göbek atarak
çiftliği terk-i diyar eyledi. Bizce de kendileri çiftlikte zaten
"kazara turist" konumunda olup hatalı bir seçime işaret
ediyorlardı. Çünkü biz Seda Üren'in ne annesini tanıyoruz ve hatta
ne de babasını... Ben babasını tanımadığım ünlüye ünlü diyemem
ki...
Bu mantıktan yola çıkarsak (çıktık bile) çiftlik dışına şimdi de
sırasıyla Ercan Akışık ve Yunus Günçe'yi beklememiz icap ediyor.
Zira orası ünlülerin babalarının çiftliği tabir-i caizse. Hatta
sadece orası değil, bütün sanat camiası neredeyse babası olmayanın
giremediği bir çiftlik. Sadece sanatla da sınırlı değil zaten "ün"
dediğimiz nane! Bu memlekette (ya da babalarının çiftliğinde demek
daha doğru) eğer babanız Turgut Özal, Eşref Kolçak, Ahmet
Kozanoğlu, Selçuk Ural veyahut Öztürk Serengil değilse ünlü olmanız
biraz zor. Hadi Seda Üren gibi "kazara ünlü" oldunuz diyelim, o
vakit ünlüler çiftliğinde tutunup barınmanız daha da zor.
Sanat kabiliyeti dediğimiz muamma, babadan evladına genleri bahane
ederek nakil oluyor diyelim, "ün" dediğimiz bilinmez de bir özel
yetenek midir acep, böyle babasından oğluna hadi bilemedin
anasından kızına transfer olsun dursun. Eğer öyleyse yandığımızın
resmidir. Bakalım kaç nesil Özal daha başımıza ekşiyecek, daha kaç
nesil DJ Kozanoğlu'nu diğer ünlülerin derviş DJ oğullarıyla başgöz
etmeye kalkışacağız... İşin en kabus tarafı da sesimizi çıkarmaya
kalkarsak hemen başımıza dikiliverecekler korkusu. Çünkü "sana ne
kardeşim, burası bizim babamızın çiftliği" derlerse verebileceğimiz
bir cevabımız yok. Ama daha da kötüsü cevabımız olsa bile bu cevabı
verdiğimizde sırtımızı dayanabileceğimiz bir babamız bile yok.
Anlıyor musunuz?