Ünlü sunucunun Che Guevera sevgisi...
Abone olFox Haber'in başarılı yüzü Fatih Portakal Sayım Çınar'a verdiği röportajda hem seçim sonuçlarını, hem medyayı hem de kendini anlattı...
GAZETECİLER.COM
Sayım Çınar son dönemin ses getiren haberlerine
imza atan Fatih Portakal ile gündeme, yaşananlara
dair bir söyleşi yaptı. Açık sözlü bir gazeteci Fatih
Portakal, özgürlüğün sınırlarına, muhalefete dair
söylediği sözler çok konuşulacağa benziyor.
GÜÇLÜNÜN YANINDA OLMAK HEP
KOLAYDIR
Sivri dilli bir haberci olarak tanınıyorsunuz. Bu bir
avantaj mı sizin için?
Doğaçlama yapmayı severim. Prompter kullanmam. Sivri dil meselesine
gelecek olursak. Bu bir tercih meselesi. Ben yeni bir habercilik
tarzı diyorum yaptığıma. Ana habere farklı bir yaklaşım. Aklıma
geldikçe, o anki moduma göre, görüntü veya söz bana bir şey
hatırlatıyorsa ona bir şey söyleme ihtiyacı duyuyorum. Spontane
gelişen şeyler bunlar. Ummadığım bir haberde yorum yapabiliyorum.
Siyaset konularına girildiğinde can sıkıcı olabiliyor kimileri
için. Ben bu sıkıntıyı da yıkıyorum. Ne istiyorsam onu
yapıyorum.
SEÇİMDEKİ YAYINCILIK BAŞARISI
HEPİMİZİN
Seçimde ciddi bir başarı kazandınız. Bu başarıyı neye
bağlıyorsunuz?
FOX olarak kazandığımız bir başarı bu. Haber merkezinin başarısı.
Doğan Şentürk en başta. Bana düşen taçlandırmak oluyor. Ben nasıl
izletirimin peşinde oluyorum. Ne söylersem, ne atraksiyon yaparsam
ilgi çekerim. Bunun peşindeyim ve başarılı olduğumu düşünüyorum.
Grafiklerimiz de çok iyiydi. Bir buçuk ay önceden başladık
çalışmaya. Haritalar güzeldi, konuklar iyiydi.
CHE'Yİ SEVİYORUM
Söyleşimizden önce kişisel web sitenizi inceledim.
Sitenizde Che Guevara’dan bir alıntı koymuşsunuz. Ne ifade ediyor
Che sizin için?
Önemli benim için, mücadele adamı. Benimsersiniz ya da
benimsemezsiniz ama hal ve tavırları, yaşama bakış açısı bakımında
çok önemsiyorum. Hakiki bir devrimci. Hayat felsefesini de
seviyorum. Hırsızlık yapma, senin olanla yetin, kendi sahip olduğun
şeyi kaptırma diyor. Bunlar çok önemli.
Sosyal medyayı yoğunlukla kullanıyorsunuz. Yurttaş
gazetecilik kavramı da beraberinde geldi soysal medyayla. Nasıl
bakıyorsunuz bu tarza, son dönem yasaklamalara?
Teknoloji artık çok ilerledi. Bu devirde yasak koymak mantık dışı.
Ancak şeffaf değilseniz yasaklayabilirsiniz. Sahte hesaplara dikkat
etmeli, toplumu yanlış yönlendirebilecek mesajlardan kaçınmalı.
Twitterın komple kapatılması olmaz, sorunlu hesaplar
kapatılmalı.
Günümüz köşe yazarlarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Büyük
hayal kırıklığı yaşayanlar oldu.
Beklentilerle, seçim sonunda olanlar farklıydı birbirinden.
Türkiye’de medyayı silah olarak kullanma durumu var, özellikle son
dönemde. Bu da bir tercihtir. Hükümet tarafında olmak ya da
karşısında olmak tercihtir ama önemli olan hakkaniyet duygusudur.
Önümüzdeki yıllar bu dönem medyasını yargılayacak. Sosyal medyadan
manipüle ediliyordu bazı şeyler. Ben kendi hesaplarımda
manipülasyona girmiyorum. Dosdoğru ne düşünüyorsam onu
paylaşıyorum.
Türkiye’nin dört bir yanında insan hikayelerini topladınız
ve bir kitap oldu. Nasıl oluştu proje? Sizi en çok etkileyen hikaye
neydi?
Bir yayınevi geldi, ekranlardaydım, iki sene önce. Böyle bir
projemiz var dediler, neden ben diye sorunca, popüler olmamın
onları etkilediğini söylediler. Özgür Çakmakçı ile konuştuk ve
şöyle bir şey yapalım dedik: En iyi yaptığım şey hikaye anlatmak ve
insanımızı tanımak. Gerçek hikayeleri paylaşma fikri doğdu böylece,
hayalgücümle de yoğurdum. En çok beni etkileyen hikayelerden biri
Edirne’de geçiyordu. Ne oldum değil, ne olacağımı öğreten bir
hikayeydi bu. İşi gücü iyi olan birinin, daha sonra her şeyini
kaybedip, kaçak yolla yurtdışına kaçmaya çalışması, daha sonra
Yunan askerleri tarafından vurulması… Bacağını kaybediyor,
Edirne’de bir gecekonduda yaşıyor, çocuklarını okutmaya çalışıyor.
8 ayrı hikayeden oluşuyordu kitap, 10.000’e yakın sattı. Yazmanın
zor olduğunu da gördüm.
TARAFINI ÇOK BELLİ EDİYORSUN DİYENLER
VAR
Şu anda da projeler vardır eminim.
Sosyal medyaya yazıyorum, internet sitelerine yazıyorum.
Gazetelerden teklif geliyor. Her gün yazmak kolay bir şey değil ama
çekinceli bir durumum var. Ne demek istiyorsam televizyonda diyorum
zaten. Hatta tarafını çok belli ediyorsun diyenler bile var.
Yazdığı gibi konuşanları halkımız seviyor.
Mehmet Ali Birand ile de yakın bir ilişkiniz vardı
zannediyorum.
Hatıralarım çoktur kendisiyle. İstanbul’da yağmurlu bir gündü,
Yeniköy’e gitmiştik, fırtına kıyamet. Atraksiyon katardı o da, ben
de haberciliğimize. Şirinliği vardı, izletirdi programı. Hava
notlarını vermek üzere bana bağlanacaklardı. Hemen sana dönüyoruz
dediler, çok da soğuk, bekle deyince ben de bekledim. Ama
bekledikçe iyice ıslandım. Mehmet Ali abi beni gördü o halde,
gülmeye başladı, bu ne hal böyle dedi, hoşunuza gitti değil mi
dedim. Ben de nasıl beklediğimi anlattım. Olduğu gibi davranan,
yürekli adam diyorlar sizin için. Bu algıyı yaratmak çok
önemli.
Yürek herkeste var. Cesaretli olmak da öyle. Ben tercih ettim bir
şeyleri. Bu ağır şartlarda ne kadar devam edebilirim bilmiyorum,
ama yaptığım işi seviyorum. Yeni bir soluk getirdiğimiz için de
mutluyum. Göründüğüm gibi olmayı seviyorum. Kim beni taraf yapmak
istiyorsa yapsın.
CHP'DE SADECE LAF
ÜRETİLİYOR
Yerel seçimlere dönecek olursak, CHP neden yok sayılıyor
bazı bölgelerde?
Kılıçdaroğlu’nu programa çağırdım, Türkiye’nin birleştirici gücü
sloganını kullanıyorlardı, kendisine sordum, Güneydoğu’da yoksunuz,
birçok bölgede yoksunuz, yalnızca kıyılarda varsınız. Nasıl bu
sloganı buldunuz? diye sordum. Bana çok da net yanıtlar veremedi.
Ana muhalefet partisinde bence yalnızca laf üretiliyor. İş eyleme
gelince bir şey yapmıyorlar. Bir özeleştiri yapması gerekiyor,
kendini sorgulaması gerekiyor. Böyle bir ortamda bile muhalefet iyi
oy alamadıysa bu çok büyük hatadır. Oturup düşünmeleri gerekiyor.
Muhalefet bizmişiz gibi görünüyoruz. Oysa eleştirel gazetecilik
bizim yaptığımız şey. Sadece bu iktidara yönelik değil tavrımız.
Bir tanesi geçiniz geçiniz diyor, bir tanesi çok umut verici
diyor.
DEMEK Kİ CHP'YE KARŞI BİR GÜVENSİZLİK
VAR
Onca yoksulluğa rağmen Kılıçdaroğlu başarı kazanamadı, oy
çekemedi. Bunu nasıl değerlendirmeli?
Demek ki önemli bir güvensizlik var. CHP iktidara gelirse, acaba
başörtümüze dokunulur mu, üniversiteye girişlerde sorun olur mu
çekinceleri var. Ekonomik istikrarın sürmesini istiyorlar. Her
tarafa borcu olan insanlar var. Bazı güvenceleri CHP veremiyor ki
vazgeçmiyor.
ERDOĞAN OY KAYBETTİ KÖŞK ADAYLIĞI İÇİN
TEKRAR DÜŞÜNMELİ
17 Aralık’tan sonra çok şey yaşandı. Üstelik başbakan inkar da
etmiyor. Diğer yandan başbakan oy kaybetti mi? Bence kaybetti.
Cumhurbaşkanlığına adaylığını koyacaksa bugün bir daha düşünmeli.
Eski oylarında değiller. Politikalarından hoşlanmayan insan sayısı
daha çok. Hiçbir iktidar sonsuz değil. Yasaklamaya gitmemeli,
şeffaf olmalı. Artık anayasalar insan hak ve hürriyetlerini
geliştirme peşindeler. Güçlünün yanında olmak hep kolaydır.
Özgürlük en önemli şey.