Ünlü sanatçıdan ülkücülere sitem
Abone olAlparslan Türkeş'in yakın dostu ve sanat danışmanı İlham Gencer'den ülkücülere sitem. Ünlü sanatçı, Ülkücü camianın kendisine sahip çıkmadığından yakındı.
MHP lideri merhum Alparslan Türkeş'in yakın dostu ve sanat
danışmanı İlham Gencer, ülkücülere sitem etti. "Merhum Türkeş'ten
sonra bana sahip çıkmadılar" diyen Gencer, "Ama kimseye kırgın
değilim" dedi.
Müziğe küçük yaşlarda başladığını belirten İlham Gencer, "Ortaokula
Şişli Terakki Lisesi'nde başladım. Okulun müsamerelerinde müzik
yapardım. Şişli, Eminönü, Beşiktaş, Taksim Halkevleri'nde
profesyonel olarak para almadan sahneye çıktım. Daha sonra
Baltalimanı'nda Miyami adında bir gazinoda çıkmaya başladım.
İstanbul Harbiye Orduevi komutanı, piyanist olarak bana 10 lira
vererek angaje etmişti. Düğünlerde orduevinde piyano çalıyordum.
Beyoğlu'nda da bazı yerlerde çıkıyordum" diyor.
1949 yılında İstanbul Radyosu'nda haftada bir gün 'İlham Gencerle
tatil gecesi' diye bir program için anlaşır. Haftada bir gün 20
dakikalık canlı yabancı müzik sunar. İlk eşi şarkıcı Ayten Alpman
da Gencer'in sunduğu programın solistidir. Gencer, o günleri,
"Ankara'nın bütün sosyetesini orduevine topluyorduk. Ankara
radyosunda da güzel programlar yaptık" diyerek anlatıyor.
Amerika'nın 1950'lili yıllarının ünlü şarkıcısı Eartha Kitt,
İstanbul'a geldiği zaman, İlham Gencer ile tanışır. Kitt 'Üsküdar'a
gideriken aldı da bir yağmur' şarkısını dinler. Çok hoşuna giden bu
şarkıyı İlham Gencer'den öğrenir. Kitt, şarkıyı uluslararası üne
kavuşturur.
Çatı'dan geçen ünlüler
İlham Gencer'in 1960 yılı başlarında Şişli'de açtığı Çatı Kulübü
pekçok sanatçının sahne aldığı mekandır. Gencer, "6 katlı bir
binanın en üst katında açtık Çatı'yı. Gayriresmi bir konservatuvar
gibi idi. Altın Mikrofon yarışmalarının provaları da Çatı'da
yapıldı. O zaman Cahit Obenler, Mavi Işıklar gibi sanatçılar vardı
bizde. Kamuran Akkor ilk geldiği zaman İtalyan parçalar söylerdi.
Sonra Türk Sanat Müziği Konservatuvarı'na gitti. Ajda Pekkan, Cem
Karaca, Emel Sayın, Erol Büyükburç, Tülay German, Füsun Önal, Ertan
Anapa, Ayten Alpman gibi sanatçıların meşhur olmadan önceki ilk
adresleri Çatı'dır. 'Bak bir varmış bir yokmuş' şarkısını Çatı'da
Fecri Ebicioğlu ile birlikte yapmıştık. Hatta ilk söylediğim zaman
defalarca alkışlarla istenmişti o şarkı" diyor. Bir zamanların ünlü
şarkıcısı Ayten Alpman ile yaşamını birleştiren Gencer'in bu
evliliği yedi yıl sürer. Gencer, "Ben Ayten'in hem hocası hem
kocası oldum. Dostluğumuz her zaman bakidir. Ayten Alpman'ın 50.
sanat yılı kutlamalarına ben ve çocuklarımız hep birlikte sahneye
çıkıp şarkı söyledik" dedi.
'Memleketim' milli olamaz
Ünlü sanatçı İlham Gencer, 1970'lerde çok popüler olan ve eski eşi
Ayten Alpman'ın söylediği 'Memleketim' şarkısının milli bir şarkı
olarak kabul edilemeyeceğini savunuyor. Gencer "Bir İsrail
şarkısının üzerine Fikret Şenes'in yazdığı sözler, bir milli şarkı
mıdır? Sadece müzik olsa tamam ama sözler işin içine girince iş
değişir. 1974'de İsmail Cem'in Genel Müdürlüğü'nü yaptığı TRT'yi de
çok suçladım. Çok haklıyım, neden? Çünkü bu şarkının bestesi
yabancıdır. Kıbrıs Harekatı olduğu günlerde, her zaman Hasan
Mutlucan'ı çıkartırlardı ihtilal zamanlarında, bu sefer milli bir
şarkı diye bunu millete yutturdular. Şarkıda 'bir başkadır benim
memleketim' diyor ama ismi yok. Türk, Türkiye, bayrak, vatan adı
geçmiyor. Kıbrıs'ta o kadar insan gazi ve şehit oluyor. Peki
şarkıda ne diyor. 'Ben gönlümü eylerim gerisi Allah kerim.' İşte
zaten sonrası da malum" diye konuşuyor.
Başol'u taklit ettim, başım derde girdi
İlham Gencer'in başı 27 Mayıs'tan sonra yaptığı bir şov nedeniyle
derde girer. Yassıada Mahkemeleri Başkanı Salim Başol'u taklit
edince apar topar alınıp götürülür. Gencer, o günleri şöyle
anlatıyor:
"Yassıada Mahkemeleri'ne her zaman karşı çıktım. Çatı Kulüp'te
çalıyordum, alttaki salonda yaptığım bir şovda da, Yassıada
Mahkemesi Başkanı Salim Başol'un ses tonu ile, 'Sanıklar
getirildiler. Yerlerini aldılar. Bağlı olarak yerlerini aldılar.
Olmayarak yerlerini aldılar. Müdafilere açık olarak mahkemeye
başlıyoruz' sözlerini yüksek sesle okudum. Bir alkış bir uğultu,
kıyamet kopuyor. Beni alıp alelacele, Harbiye Örfi İdare
Komutanlığı'na götürdüler. Üç dört tane general, bir tane yarbay
falan birlikte olduğu halde, 'Mahkemeyle alay mı ediyorsun?'
dediler. Sayın generalim, benim böyle bir kastım yok, yalnız
radyolarda devamlı böyle tekerleme olunca, dilim sürçtü dedim.
Aslında inanmadılar, ama o yıllarda çok meşhur olduğum için, 'Hadi
hadi git' dediler."
Atatürk'ün cenazesinde ölüyordum
"1938'de rahmetli dedem, Atatürk'ün cenazesine götürmüştü beni.
Atların nallarının altında kaldım. Teşvikiye Sağlık Yurdunda
gözlerimi açtım. O gün izdihamdan 14 kişi öldü. Bir buçuk ay
hastanede yattım. 12 yaşımda Atatürk benim beynime girdi."
1958 yılında İstanbul'a gelen Fransa Cumhurbaşkanı De Gaulle de
İlham Gencer ile tanışmış. De Gaulle, ülkesine döndükten sonra
Gencer'e, Türk-Fransız dostluğuna katkıları nedeniyle bir berat
bile göndermiş. Gencer, Bill Clinton'un eşi Hillary Clington ve
kızının İstanbul gezisinde, onuruna verilen yemekte 4 saat piyanosu
ile şarkılar söylemiş. Bir ay sonra Bill Clinton'un imzalı Devlet
Başkanlığı armalı kravat iğnesi ve altın bir saksafon, İstanbul
Başkonsolosluğu yetkilileri aracılığıyla İlham Gencer'e hediye
edilmiş.
İlham Gencer'in vasiyeti
İlham Gencer'in elinden geçen bir diğer ünlü sanatçı ise merhum Cem
Karaca'dır. Cem Karaca'nın babası ünlü tiyatrocu Mehmet Karaca,
Gencer'in dostlarındandır. Gencer, Cem Karaca ile tanışmasını şu
sözlerle anlattı: "Bir gün rahmetli Mehmet Karaca bana geldi.
Yanında Cem vardı. Bana, 'İlham al bu çocuğu adam et' dedi. Ondan
sonra Cem ile aralıklı olsa da dostluğumuz her zaman devam etti.
1998'de Cem'in babasının mezarını ziyaret ettik. Rahmetli Barış
Manço'nun cenaze töreninde tekbir ve dua yerine alkış yapılmıştı.
Cem ile birlikte bu durumu eleştirdik. Cem bana ben de ona "Eğer
hangimiz daha önce gidersek, birbirimize vasiyetimiz olsun. Bizim
cenazemizde alkış değil, tekbir ve dua ile tören yapılsın' dedik.
Onun cenazesinde alkış olmadı. Tekbir ve dualar ile cenaze töreni
tam bir Müslüman ve Türk gibi yapıldı. Ben de sizin aracılınız ile
vasiyet ediyorum. Benim cenazemde de elbette, Müslüman bir insan
olduğum için tekbir ve dualar okunacak. Alkış olmayacak."
İlk çatı eylemi benim eserim
'Yedi sene çalıştırdığım Şişli'deki Çatı Kulübü binanın 6. katında
idi. Hapisten çıkmış komünistler binanın girişindeki dükkanlara ve
kafeteryalarda barınırlardı. Bu kasıtlı bir hadise idi. Çünkü
müşterile-rimizi ürkütüyordu. Provdkosyanlara girişiliyordu. Bina
sahibini uyardım. Ama sonuç alamadım. Ben de kirayı ödemedim.
Sonuçta benim müşterilerim gelmemeye başladı. Binayı tahliye etmem
için zorlanıyordum. Canıma tak etti. Binanın en üst katındaki
asansör boşluğunun balkonuna çıktım. Beni iflasın eşiğine
getirmişlerdi. 7 sene vergi rekortmeni olmuşum. Gece Türk bayrağı
açtım, hoparlörle marşlar çaldım. Dışarıda binlerce kişi toplandı.
4 buçuk saat orayı terketmedim. Rahmetli eşim ve kızıma haber
vermişler. Kızım Ayşe daha küçüktü. Onu getirdiler. O başladı
ağlamaya, onu görünce dayanamadım. Baban çatıya çıkmış, kendisini
aşağı atacağını söylüyor demişler. İşte Türkiye'de böyle çatıya
çıkıp da protesto eylemini yapan da benim."
'Hiç kimseye küskün değilim'
İlham Gencer, MHP lideri merhum Alparslan Türkeş'in
hayranlarındandır. Merhum Türkeş ile dostluğu 1960'ların
sonlarından itibaren başlıyor. 1970'lerde Ülkü Ocakları'na mensup
gençler, Gencer'in bestelediği marşları söylüyorlar hep. Gencer
ülkücü camia ve Alparslan Türkeş ile tanışmasını şöyle anlatıyor:
"1969 yılında İzmir'de çalıştığım otelin arkasındaki elektriği,
suyu olmayan harap bir binadaki Ülkü Ocakları'ndaki çocuklarla
tanıştım. Çırpınırdın Karadeniz'i falan söylüyorlar. MHP İzmir
teşkilatı beni bir geceye davet etti. Türkeş Bey de geldi. Türkeş
Bey'i ilk kez, Ankara'da 1959-60 yıllarında Cumhuriyetçi Köylü
Millet Partisi'nin yemeğinde görmüştüm, birlikte fotoğraf
çektirmiştik. 'Bozkurtların Başbuğları Kükreyince Söğüt'te' marşını
ilk kez İzmir'deki gecede söyledim. Ondan sonra MHP'nin ve Ülkü
Ocaklarının gecelerine akerdeonla çıkıp, şarkılar, marşlar
söyledim. Rahmetli Türkeş Bey'le de sık sık görüşürdük. Türkeş
beyin fahri olarak sanat danışmanlığını üstlendim. Türkeş bey son
derece nazik, insani ilişkilerde hassas, kültürlü, imanlı ve çok
vicdanlı bir insandı. Empoze edilmek istendiği gibi kimseye vur,
kır, öldür diyecek bir insan değildi.
Bora ve İlhan adındaki oğullarım Kahire'de uluslararası bir müzik
yarışmasında Türkiye adına yarışmışlar ve birincilik kazanmışlardı.
Sadece Türkeş Bey 'çocuklarınızla gurur duyuyoruz' diye tebrik
telgrafı gönderdi. Türkeş Bey'den sonra ülkücü camia bana sahip
çıkmadı. Yazık. Ama kimseye küskün değilim. MHP'li bir nefer olarak
her zaman hizmetimi ederim. Yanlışını gördüğüm zaman da
yanlışlıklarını söylerim. Benim siyasi beklentim yok. Başında kim
olursa olsun, Devlet Bahçeli yahut bir başkası, farketmez.
Çağırırlarsa gecelerine giderim, o kadar." Gencer, müzk dünyasının
kendisine vefasızlık yaptığına inanıyor. İstanbul Caz Festivali
Yaşam Boyu Başarı Ödülü verilen trompetçi Muvaffak (Maffy) Falay,
1953 yılında İlham Gencer'in grubunda müzik yapmıştır. Gencer,
Türkiye'nin ilk cazcılarından olduğunu ve 65 yıldır aralıksız
sahnede caz yaptığı halde siyasi nedenlerle görmezden gelindiğini
söylüyor. Gencer, "Ülkemin değerlerine sahip çıktığım için bana
vefasızlık yapıldı. Türkiye'de caz müziğini lk yapan sanatçı İlham
Gencer'i yok saymışlardır. Bırakın müziğe olan katkılarımdan dolayı
ödül vermeyi, hiçbir toplantıya davet bile etmediler" dedi.
Çatı'dan çıkan süper star
Ajda Pekkan da Çatı'dan geçer profesyonel müzik yaşamına. Ajda
Pekkan'ı teşvik eden kızkardeşi Semiramis Pekkan'dır. Bir gazetede
"Kabiliyetli, sesi güzel gençler Çatı Klüp'e müracaat etsinler"
şeklindeki bir ilan üzerine Semiramis, kardeşi Ajda'yı ikna etmeyi
başarmış. Ajda Pekkan, "Sesimin çok güzel olduğunu söylüyorlardı.
İlham Gencer ile görüşmek istediğimi söylemiştim. Telefon
numarasını çevirip, kardeşim Semiramis'i konuşturdum. Semiramis'e,
'Ben Ajda Pekkan, sizi her zaman uzaktan izliyoruz, zevkle
dinliyoruz. Bizi de dinlemeniz mümkün mü' diye konuşmasını istedim"
diye anlatmış. Gencer olayın sonrasını şu sözlerle anlatıyor: "Ajda
Pekkan ve Semiramis Pekkan Çatı'ya geldiler. Birkaç tane İtalyanca
şarkı söylediler. Ondan sonra da şöhreti yakalamaya başladı. Ajda
da benim 50. Sanat yılımda gelerek şarkı söyledi.."
Sayın hapisten kurtardı
Gencer'in meşhur ettiği ünlüler arasında Emel Sayın da vardır.
Sayın, 1962 yılında Gencer'in Çatı Klübü'nde İngilizce ve İtalyanca
şarkılar söylüyor. İlham Gencer'in Emel Sayın'la ilgili olarak
ilginç bir de anısı var. 1974 yılında Mersin'de bir otelde
çalıştığı dönemde Alaettin Demirtaş adlı bir katip, kendisine "Bu
dünyada dost kalmadı" diye başlayan bir şiir getirir. İlham Gencer
de bunu besteler. Sonra notere de onaylatırlar. İstanbul'a dönen
Gencer'in çalıştığı Maçka Oteli'ne Emel Sayın doğum gününü kutlamak
için gelir. O akşam, İlham Gencer, bu adı geçen şarkıyı Emel
Sayın'a hediye ediyorum der. Ancak ertesi gün gazetelerde "Sözleri
Necla Gencer'e bestesi İlham Gencer'e ait olan şarkıyı Gencer, Emel
Sayın'a hediye etti" diye bir haber yayınlanır.
Alaettin Demirtaş İlham Gencer'i mahkemeye verir. Hakim, Emel
Sayın'ın şahit olarak dinlenmesini talep etmiş. Emel Sayın
mahkemeye gelmeyince, İlham Gencer telefona sarılır, "Gelmezsen hem
mahkeme uzayacak, hem ben hapis yatacağım" der. Emel Sayın da
hocasının mağdur olmasını istemez ve mahkemeye gelir. Sayın,
şahitlik yapar ve böylece dava düşer.
'12 dilde 6 bin şarkılık
bir repertuvara sahibim
Türk pop müziğinin ünlü ustalarından İlham Gencer, 64 yıllık müzik
yaşamını Yeni Şafak'a anlattı. Türk popunun ilk örneği olarak kabul
edilen "Bak Bir Varmış Bir Yokmuş"u seslendirerek adını duyuran
Gencer, 1926'da İstanbul'da doğdu. İlham Gencer'in asıl soyadı
Gençer'dir. Daha kolay kullanıldığı için Gencer olarak kaldı.
Profesyonel müziğe piyanist olarak adım atan Gencer, 50'li yıllarda
İstanbul Radyosu'nda program yapmaya başladı. Kısa bir süre sonra
kendi adını taşıyan orkestrayı kurdu. Şişli'deki Çatı adı verilen
kulübü açarak, buranın bir tür okul olmasını sağladı. Başta Ajda
Pekkan olmak üzere, Türk Popu'nun ünlü isimlerine hocalık etti.
Çatı'dan yetişen sanatçılardan biri olan Febri Ebcioğlu'nun 1961'de
Bob Azzam'ın bir şarkısı üzerine yazdığı "Bak Bir Varmış Bir
Yokmuş"u sahnelerde söylemeye başladı. Şarkı kısa süre içinde
meşhur olunca 78'lik plak olarak basıldı. Bu şarkı Türk popunun
başlangıcı olarak kabul ediliyor. Gencer, 1965'te "Zamane Kızları"
ile 'Altın Mikrofon Armağanı Yarışması'na katıldı. "Zamane Kızları"
Hürriyet tarafından basıldı. Dönemin ünlü plak şirketleriyle
çalışan Gencer, halen Çınar Otel'de sahne alıyor. Nota bilmediğini
söyleyen Gencer," ama 12 dilde, 6 bin şarkılık bir repetuvara
sahibim" diyor. İlham Gencer'in Bora, İlhan ve Ayşe adlı üç çocuğu
da babaları gibi sanatçı. İlham Gencer'in ilk eşi Ayten Alpman ve
ikinci eşi Necla Gencer'den olan üç çocuğu hafif batı müziği
dalında müzik yapıyorlar.
Haber: Şamil Kucur
Kaynak: