Bir dönemin en çok kazanan ve en çok tercih edilen mankenlerinden olan 55 yaşındaki Merve İldeniz şimdi Bodrum'da kendi deyimi ile 'emeklilik' hayatı yaşıyor. Bambaşka bir yaşamı tercih eden Merve İldeniz, bahçesinde yetiştirdiği sebze ve meyveleri yiyor, hayvanlarını besliyor. Yıllar sonra röportaj veren Merve İldeniz yeni hayatını anlattı. Hürriyet'e hayalindeki hayatı yaşadığını söyleyen Merve İldeniz 90’lı yılların en iyi mankenlerinden biriydi. Mesleği 20 yıl önce bırakan İldeniz, Bodrum’da sakin bir hayat sürüyor. Kızı Avrupa’da modellik yapan İldeniz’le mankenliğin hayatına neler kattığını anlattı. Merve İldeniz, 5 yıldır İstanbul’a hiç gitmedim. Bahçemle oynuyorum, yün örüyorum, arkadaşlarımla buluşuyorum. Emekli hayatı bu olması gerek. Güzellik ve gençlikle bilinen bir meslekten gelip göz önünde olmak da istemiyorum. 10 yıldır da bir birlikteliğim var.” İldeniz, “Maddi olarak nasıl idare edebiliyorsunuz?” sorusuna şu yanıtı veriyor: “Bana zamanında ‘cimri’ dediler. Para biriktirdim. O para ile iyi yatırım yaptım. Bodrum’da arsa aldım. Ben hiç kimseye muhtaç olmak istemedim. Bir de yemin ettim ‘bir daha mankenlikten para kazanmayacağım’ diye.”Konuşulan o sahne:“Metin Arolat’ın 1993’te çektiği Dert Değil’ klibindeki sahne hâlâ hatırlanıyor. Ben profesyonel bir mankenim. Bir de yanlış hatırlıyorlar. Orada yoğurt boynuma akarken kaşıkla topluyor. İnsanlar göğsümü yaladığını zannediyorlar. Hatırlanan ve gerçek çok farklı. Sanat o...”Boyum kısa diye ajansa almadılar: 90’larda modelliğin yükselişini Merve İldeniz, şöyle anlatıyor: “İmkanlar genişledikçe reklam alanları büyüdü ve mankenlere ihtiyaç duyulmaya başlandı. Bizden bir önceki jenerasyon bu kadar çok çalışmıyordu. Mesela bir önceki jenerasyon mayo giymiyordu. ‘Denize mayoyla girerken podyumda neden giymeyeyim’ diye düşündüm. Bu, daha çok defilenin bana gelmesini ve daha çok tanınmamı sağladı. Mesela o dönem ajansa girmek istedim. Başak Gürsoy’a başvurdum. Boyum 1.73’tü ve ‘Ölçü değiştirdik, 1.75 altını almıyoruz’ dediler. Ağlayarak eve döndüm, ‘benden manken olmuyormuş’ diyerek. Engin Koç, ‘Flash Model’le anlaşmamı sağladı. Aslında tam olarak orada modelliğe başladım. O güne kadar Ahu Tuğba, Sevtap Perman’lar modellik yapıyordu. Kadınların saçları röfleli ve aşırı makyajlıydı. Doğal model pek bilinmiyordu. Bir ara Japonya’ya gidip 3 ay yaşadım. Orada mesleğin çok başka yönünü gördüm. 1990 yılında Başak Gürsoy beni çağırdı. Büyük bir ajansta olmak daha iyiydi. İşler koptu.”Silikonlu manken dediler: İldeniz, bir defilenin mesleğe bakışını nasıl değiştirdiğini şöyle anlatıyor: “Mesleğin en büyük zorluğunu iki yıl süren ilk evliliğimde yaşadım. Transparan giyecek olan kız defileye son anda çıkmaktan vazgeçti. Bana ‘bu elbiseyi giyer misin’ diye sordular. ‘Giyemem çünkü evliyim ve hoş karşılanmaz, evde sorun yaşarım’ dedim. O zaman sadece Canan Mutluer bu tarz kıyafetler giyiyordu.‘Elini 5 santim havadan önüne koyarsın, yürürsün’ dediler. Ve ben de kabul ettim. Aylık kadın dergilerden biri, hakkımda çok ağır bir yazı yazdı. O dönem oturup gerçekten ‘profesyonellik ne’ diye düşündüm. Eğer profesyonelsen her şeyi giymek durumundasın. Podyuma çıktığın zaman bedenin sana ait değil. ‘Evet, mankenim bundan sonra her şeyi giyerim’ dedim. O dönüm noktası oldu. İç çamaşırı ve transparan kıyafetlerin olduğu defilelere çıkmaya başladım. O zaman ilk silikon yaptırdığını söyleyen de bendim.O dönem ‘Silikonlu manken’ dediler. İş odaklı yaşayan bir insana dönmüştüm. İş benim için birinci şeydi. Baba ve koca parası gibi birilerine boyun eğmekten beni kurtaran ve kendi kararlarımı kendimin almasını sağlayan şeydi.”Kızım Leyla'da manken: Kızım Leyla, şu an yurtdışında mankenlik yapıyor. Aynı zamanda Amsterdam Üniversitesi’nde de psikoloji okuyor. Calvin Klein’ın gibi önemli markaların mankenliğini yapıyor.Serdar Önal ile çok iyi dostuz: Leyla, harikulade bir kıza dönüştü. Kızımın babası Serdar Önal’la da hâlâ çok iyi dostluğumuz var.”40'ımdan sonra defileye seçildim: Benden manken kolay olmadı. Yapı olarak çocuksu, erkeksi ve dişiliği olmayan biriydim. Beni manken yapabilmek için ben ve bir dolu insan çok uğraştık. Aptal değildim, öğrendim. Ama o ruh bende eksikti. Yıldırım Mayruk, bir kere bile defilesine beni almadı. İşi bıraktıktan yıllar sonra çağırdı. Koşa koşa gittim. Yaşım 40 olmuş ve Mayruk defilesine çıkıyordum. “Neden şimdi” dedim. “Çünkü şimdi anne oldun, kadın oldun” dedi. Leyla öyle değil.