Ünlü filozoftan Türkiye'ye yeşil ışık
Abone olTürkiye'nin tarihsel olarak Avrupalı olduğunu savunan ünlü filozof Edgar Morin'den 'ezber bozucu' açıklamalar. Fransız filozofa göre Avrupa da tarihiyle yüzleşmeli.
Geçtiğimiz hafta sonu İstanbul Bilgi Üniversitesi,
Fransa’dan ve Brezilya’dan gelen ünlü konukları ağırladı. ‘İslam,
Latinite, Transmodernite’ başlıklı sempozyuma katılanlar arasında
Edgar Morin, Jean Baudrillard, Alain Touraine ve Candido Mendes
gibi felsefenin ağır topları vardı.
Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) üyeliği için
gazetelere ortak imzalı bildiri yazan Fransız entelektüellerinden
biri olan Edgar Morin’le, meslektaşımız Ali Bayramoğlu’nun
Fransızca desteği sayesinde kısa bir söyleşi yaptık. Morin de,
Türkiye’nin Ermeni meselesi konusunda tarihiyle yüzleşmesi
gerektiğini savunuyor. Ancak aynı şeyi Fransa’nın ve bütün
Avrupa’nın Yahudiler konusunda, İngiltere’nin de İrlandalılar
konusunda yapması gerektiğini ekliyor.
‘Türkiye Avrupalıdır’ konulu bir tebliğ verdiniz. Neye dayanarak
söylüyorsunuz bunu?
- Öncelikle şunu belirtmem gerekli: Avrupa, coğrafi değil tarihi
bir kavramdır. Tarihi açıdan baktığımız zaman, Türkler 14.
yüzyıldan itibaren Avupalıdır ve kurdukları devlet yani Osmanlı da
bir Avrupa devletidir. Çöküşüne kadar da bir Avrupa devleti olarak
kalmıştır. Bu devlet, Avrupa’nın oluşumuna doğrudan katkıda
bulunmuş bir devlettir. Ayrıca, Osmanlı devleti dini hoşgörü
açısından Büyük Roma İmparatorluğu’nun mirasını devralmış bir
devlettir. Dini çoğulculuk, devletin her alanında geçerliydi. Bu
da, bugün AB’nin temel hedefleri arasında yer alıyor. Unutmayın ki,
padişahların en güvendiği insanlar arasında Hıristiyan olanların
sayısı hiç de az değildi.
Ancak, Avrupa medeniyetinin Hıristiyan kaynaklı bir medeniyet
olduğu ve Türklerin bu medeniyet dünyasında yerinin bulunmadığı
iddiaları var...
- Bir defa Hıristiyanlık Avrupa kökenli bir din değildir.
Hıristiyanlık, Ortadoğu kökenlidir ve Avrupa’ya çok sonra
gelmiştir. Avrupa medeniyeti için bir temel arayacaksak, Rönesans
ve Reform’a gitmeliyiz. Rönesans ve Reform, demokratikleşme ve
laikleşmenin temellerinin atıldığı dönemdir. AB’nin temel özelliği
de, demokratik ve laik olmasıdır. Bu açıdan baktığınızda, Avrupa
hümanizminin, Hıristiyanlığı aştığını görürsünüz. Avrupa’yı
Hıristiyan olarak tanımlamaya kalkanlar küçük bir azınlıktır ve
Avrupa kültürüne haksızlık etmektedirler. Avrupa medeniyeti içinde
İslam kültürünün payı nasıl ihmal edilebilir ki? O küçük azınlık,
Avrupa Anayasası’na Hıristiyanlık’la ilgili bir madde sokmak istedi
ama başaramadı.
Peki savunduğu değerler açısından da Türkiye Avrupalıdır diyebilir
misiniz?
- Avrupa’nın savunduğu değerler demokratikleşme ve laikliktir. Bu
iki temel değer Türkiye’de mevcut. Ayrıca, Jöntürkler’den itibaren
Türkiye’nin perspektifinde Avrupa sürekli vardır ve Jöntürkler,
Türk laikliğini kuran insanlardır. Düşünün ki, 1908’deki Osmanlı
parlamentosu, belki de ilk uluslararası parlamentodur. Fransızlar
tarihi açıdan bilgisiz olduğu için Türkiye’yi yanlış
değerlendiriyor. Türkiye, medeniyet anlamında, Avrupalı değerlerin
içselleştirilmesi anlamında Avrupalı’dır. Ama Avrupa’nın tamamı
Avrupalı mıdır, tartışılması gereken asıl soru budur.
Fransa’da Türkiye’nin AB üyeliğine karşı çıkan bir kesim var. Ama
şimdi, Fransa’nın çoğunluğu Avrupa Anayasası’na karşı çıkıyor.
Burada bir çelişki yok mu?
- Çelişki şu: Avrupa Anayasası’na karşı çıkanlarla Türkiye’nin
üyeliğine karşı çıkanlar aslında aynı kesimler. Dolayısıyla,
hakikaten bir tutarsızlık söz konusu.
Ermeni meselesi, Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği açısından bir
engel teşkil eder mi sizce?
- Bu önemli bir sorun. Avrupa’da geniş ve etkili bir Ermeni
diasporası var ve sesleri hayli kuvvetli çıkıyor. Ancak, Türk
hükümetinin son zamanlarda gösterdiği çabaların sorunun çözümüne
katkıda bulunacağını düşünüyor ve son derece olumlu buluyorum.
Özellikle, Ermenistan’a yapılan davet, arşivler konusundaki
çabalar, Türk Hükümeti’nin de sorunu ciddiye aldığını gösteriyor.
Aslında sadece Türkiye’nin değil, bütün Avrupa’nın kendi tarihiyle
yüzleşmesi gerekiyor. Bu yüzleşmeyi Fransa’nın ve bütün Avrupa’nın
Yahudiler konusunda, İngiltere’nin İrlandalılar konusunda,
Türkiye’nin de Ermeniler konusunda yapması şart.
20. YÜZYILIN BÜYÜK FİLOZOFLARINDAN BİRİ
Edgar Morin, 1921’de Paris’te doğdu. 20 yaşındayken Fransız
Komünist Partisi’ne katıldı. Fransa Nazi işgali altındayken 10 yıl
sürgünde yaşadı. Ülkesine döndüğünde, Cezayir Savaşı’na karşı çıkan
Entelektüeller Komitesi’nin kurucuları arasında yer aldı. 1957’de
‘argument,’ 1967’de ise ‘komünikasyon’ kavramlarını bilim dünyasına
armağan etti. 11 Aralık’ta Le Monde’da yayımlanan ve Türkiye’nin
Avrupa Birliği üyeliğini destekleyen makalenin altında da Alain
Touraine, Guy Sorman ve Jean-Christophe Rufin gibi düşünürlerle
birlikte imzası yer alıyordu.
Kaynak: www.hurriyetim.com.tr