Ünal Çeviköz CHP'nin Afganistan'a asker yollama için şartını açıkladı
Abone olCHP Dış Politika Danışma Kurulu'ndan Afganistan konulu toplantı sonrası konuşan TBMM Dışişleri Komisyonu CHP Grup Sözcüsü Ünal Çeviköz, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Afganistan'da bulunması için parti olarak şartlarını açıkladı.
TBMM Dışişleri Komisyonu CHP Grup Sözcüsü Ünal Çeviköz, Türkiye'nin askeri varlığının Afganistan'da sürdürülmesi için ısrar edilmesinin, ciddi riskler ve tehlikeler içerdiğini savunarak "Türk Silahlı Kuvvetleri Afganistan'da herhangi bir görev sürdürecekse bunun için her şeyden önce Afgan Merkezi Hükümeti ile Taliban'ın ortak şekilde Türkiye'yi bu göreve davet etmesi gerekir." dedi. Çeviköz, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, bugün CHP Dış Politika Danışma Kurulu'nun Afganistan konusunu ele aldığını söyledi. ABD'nin Afganistan'dan askerlerini çekme kararıyla Kararlı Destek Misyonu'na katkı sağlayan diğer ülkelerin de askerlerini Afganistan'dan çektiklerini ve çekmeye devam ettiklerini belirten Çeviköz, Türkiye'nin de yapması gerekenin bu olduğunu, Kararlı Destek Misyonu olarak adlandırılan NATO görevinin sona erdiğini kaydetti.
İktidarın, Kabil Havalimanı'nın güvenliğinin sağlanmasına talip olduğunu açıkladığını hatırlatan Çeviköz, şöyle devam etti: "İktidar, mevcut Afganistan tezkeresiyle alınan yetkinin geçerli olduğu izlenimini yaratmaya çalışmakta. Oysa bu yaklaşım, gerçeği yansıtmamaktadır. Bugünkü koşullarda NATO misyonlarının sona erdiği, bu görevlere katkı sağlayan askeri unsurların çekildiği Afganistan'da, Türkiye'nin askeri bir görev sürdürmesi için gerekli meşruiyet zemini ortadan kalkmıştır. Böyle bir meşruiyetin bulunmadığı bir ortamda askeri varlığımızın Afganistan'da sürdürülmesi için ısrar etmek çok ciddi riskler ve tehlikeler içermektedir. İktidar, öyle anlaşılıyor ki, ABD'nin görünürde Afganistan'dan çekilme kararıyla birlikte ülkemizi çok tehlikeli sorumlulukların altına sokmak ve Mehmetçiklerimizi ateşe atacak hamlelerde bulunmak istemektedir. Biz buna razı değiliz."
İdlib'den çıkarılamayan derslerin sonucunda acılar yaşandığını, bunların Afganistan'da yeniden yaşanmasını istemediklerini dile getiren Çeviköz, "Örgütlü ve Afganistan'da geniş bir alanı kontrol eden Taliban'a karşı böyle bir tasavvuru, Mehmetçiği bile bile ölüme göndermek olarak görüyoruz. Ülkenin neredeyse yüzde 80'inden fazlasını kontrol eden Taliban'ın hedefinin Kabil Havaalanı olacağı açıktır." dedi.
Taliban Sözcüsünün, Afganistan'da kalmaları durumunda Türkiye'yi işgalci güç sayacakları uyarısını, iktidarın "iletişim kazası" olarak değerlendirdiğini ve Türkiye'ye yönelik tehditlere cevap veremediğini öne süren Çeviköz, "Taliban'ın Türkiye aleyhine yaptığı açıklamaya gerekli tepkiyi gösteremeyen iktidar mensuplarının askerlerimizi Taliban'a karşı nasıl koruyacağı büyük bir soru işaretidir. İktidara bu konudaki yanlışından dönmesi için çağrıda bulunuyoruz." diye konuştu.
Çeviköz, Amerika Birleşik Devletleri askerlerinin çekilmesiyle Afganistan'dan başlaması beklenen yeni göç dalgasıyla ilgili Avusturya Başbakanı Sebastian Kurz'un, "Eğer insanlar kaçmak zorundalarsa herkesin Almanya ya da İsveç'e gelmesindense Türkiye gibi komşu ülkeleri ya da Afganistan'ın güvenli bölgelerini kesinlikle daha doğru yer olarak görüyorum." ifadelerini esefle karşıladıklarını söyledi.
"Türkiye'nin sınırlarını gözeten göç politikası delindi''
Ünal Çeviköz, "Türkiye, Sayın Kurz'un söylediği gibi Afganistan'ın komşusu da değildir, Sayın (Recep Tayyip) Erdoğan'ın söylediği gibi Taliban'ın inancıyla ters bir yanı olmayan bir ülke de değildir. Taliban vahşetine ilişkin görüntülere de bakıldığında bizim inancımızla ne kadar ters oldukları da net olarak anlaşılır." dedi. Yeni bir göç anlaşması yapılacağına ilişkin söylentiler olduğunu ifade eden Çeviköz, Avrupa Birliğinin konuya yaklaşımını eleştirdi. Çeviköz, "AKP iktidarı, Avrupa Birliği ile yaptığı Geri Kabul Anlaşması ve 18 Mart Mutabakatı ile ülkemizin sınırlarını tümüyle düzensiz göçe açık hale getirmiştir. Bugün ülkemizin karşı karşıya kaldığı göç akımının müsebbibi, Avrupa Birliğinin ülkemizi sığınma kampına dönüştürme düşüncesi ile buna karşı güçlü müzakere yürütemeyen AKP iktidarıdır." ifadelerini kullandı.
Düzensiz göçmen sayısında Türkiye'de artış yaşandığını savunan Ünal Çeviköz, "Türkiye, 1951'de mültecilerin statüsüyle ilgili Birleşmiş Milletler Cenevre Sözleşmesi'ne neden coğrafi şerh koymuştur?" sorusunu yöneltti. Çeviköz, bu şerhin aslında, "Türkiye'nin sağlam bir göç ve mülteci politikası olduğuna ve doğusundan kitle halindeki göçlere karşı önlem alınması gerektiğine işaret ettiğini" belirtti. Ünal Çeviköz, "Bugün gelinen noktada Türkiye'nin 60 yıl önce kurgulamış olduğu sınırlarını ve toplum güvenliğini gözeten göç politikası delinmiştir ve Türkiye dünyanın neredeyse bir numaralı göçmen alan ülkesi haline gelmiştir. Bu tutum değişmelidir. Türkiye artık istiap haddini çoktan aşmıştır." değerlendirmesini yaptı.
Türk-Afgan dostluğunun ve kardeşliğinin tarihin şahitliğinde gelişen güçlü ilişkileri olduğunu aktaran Çeviköz, Türk Silahlı Kuvvetlerinin Afganistan'da kazandığı itibarın ve güvenin zedelenmemesi gerektiğini söyledi. Çeviköz, "Türk Silahlı Kuvvetleri Afganistan'da herhangi bir görev sürdürecekse bunun için her şeyden önce Afgan Merkezi Hükümeti ile Taliban'ın ortak şekilde Türkiye'yi bu göreve davet etmesi gerekir." dedi. Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu konuda yeni bir tezkereyi görüşmesi gerektiğini savunan Çeviköz, göçün düzene kavuşturulmasının ilk durağının, Afganistan-İran sınırı olduğunu kaydetti. Çeviköz, "Biz ülkemizin maddi yardım adı altında ağzımıza çalınan bir parmak bal ile göçmen deposu haline getirilmesine karşıyız. Bu konudaki tutumumuzu sürdürmekte kararlıyız. Afganistan'da çözüm, askeri bir çözüm olamaz. Taliban ile Afgan Merkezi Hükümeti arasındaki çatışmalar kısa zamanda yeniden ciddi bir boyuta yükselecek ve bir iç savaşa evrilecektir. Türkiye'yi böyle bir iç savaşın içinde görmek istemiyoruz." değerlendirmesini yaptı. Ünal Çeviköz, Türkiye'nin, Türk-Afgan kardeşliğine uyacak şekilde diplomatik çabalar üzerinden Afgan Merkezi Hükümeti ile Taliban arasındaki ortak mutabakat için çalışması gerektiği görüşünü dile getirdi.