Umutsuz kanser hastalarına davet
Abone olOsman Durmuş, ABD'de ziyaret ettikleri sağlık enstitüsünde hastanın kendi dokusundan ilaç üretildiğini belirtti.
Durmuş'un, TBMM Kanser Araştırma Komisyonu
olarak ABD'ye yaptıkları gezide ziyaret ettikleri International
Institutes of Health isimli enstitünün, umudu tükenen kanser
hastalarını, gönüllü olmaları halinde kabul ettikleri açıklamaları
basına 'Türk kanser hastaları kobay mı olacak?'
şeklinde yansımıştı. Durmuş, bugün Meclis'te gazetecilerin konuyla
ilgili sorularını cevapladı.
Kanser Araştırma Komisyonu üyeleri olarak Washington'daki Kanser
Araştırma Merkezi'ni ziyaret ettiklerini anlatan Durmuş, bu merkez
bünyesinde, 4 bin araştırıcının çalıştığı Internationel Healt
Institutes merkezinin ilgi alanları arasında birçok hastalığın
bulunduğunu söyledi. Durmuş, "Burada bize gösterdikleri şey
şu. Her türlü kanser tedavisini denemiş ama sonuç alamamış,
terminal safhaya gelmiş hastaları oraya yatırıyorlar, tümör
örneğinden genetik materyali alıyorlar ve inceliyorlar. Genetim
mutasyon varsa o şahısta, o genetim mutasyona uğramış dokuya özgü
ya bir ilaç üretiyorlar, ya da monoklonol antikor dediğimiz protein
parçacıkları üretiyorlar.
Tedavide ya bu proteinleri ya da genetik materyalle
ürettikleri, henuz ruhsat almamış numaralı ilaçları kullanıyorlar.
Biz insanda buna faz 1, faz 2 denemeleri diyoruz. Bu Türkiye'ye
özgü değil, tüm dünyaya açık. Bize şunu diyorlar. 'Terminal safhaya
gelmiş hastaları bize gönderirseniz biz burada ücretsiz yatırır ve
onlarla ilgili ilacı üretiriz. Tedavi aşaması sonrası uygulamada
yüzde 60'ı istifade ediyor. Bu hastalar da 3 ayla 7 ay gibi bir
süre daha uzun ömürlü oluyor, konforları iyi oluyor' dediler. Bizim
ülkemizde terminal safhaya gelmiş birçok vakanın en son nerede
kalacağına karar verilemez. O hastane o bakımdan faydalı bir
hastane olabilir" diye konuştu.
Durmuş, bu imkandan yararlanmak için Sağlık Bakanlığı Kanser
Araştırma Daire Başkanlığı yetkililerine ulaşılması gerektiğini
kaydererek, ABD'deki enstitüde Türk doktorların da çalıştığını
belirtti. Bu doktorlardan birinin Meral Günay Aygün olduğunu ifade
eden Durmuş, bu doktorların da hastalara yardımcı olabileceğini
kaydetti. Türkiye'nin ciddi bir kanser araştırma enstitüsüne
ihtiyacı bulunduğunu vurgulayan Durmuş, üniversitelerin öğretim
üyeleri ve araştırıcılarının ABD'deki bu kuruluşla irtibata
geçmesini önerdi. Durmuş, "Kanser oldum diyen herkesin müracaat
edeceği bir merkez değil. Kanserde gerekli tedavilerden farklı,
yeni modelleri terminal safhadaki hastalara uyguluyorlar. Finale
yaklaşmış hastalar için öneriler bir yerdir.
"HERKESİN KAFASININ ARKASINDAKİ ZİHNİYETİ
SORGULAYAMAYIZ"
Durmuş, açıklamalarının 'Kobay aranıyor' şeklinde algılandığının
hatırlatılması üzerine enstitü yetkililerinin 25 bin gen tespit
ettiklerini, ellerinde milyonlarca numune bulunduğunu, onlar
üzerinden ilaç üretmeye çalıştıklarını, ruhsat alacak hale
geldiğinde bunu ilaç firmalarına pazarlayacaklarını söylediklerini
açıkladı. Herkesin kafasının arkasındaki zihniyeti sorgulamanın
mümkün olmadığını ifade eden Durmuş, "Kanser hastası terminal
safhaya gelmişse biraz bunalıma giren bir hastadır. Umutsuz
olmadıklarını ifade etmek adına söylüyorlar. 'Bu hastalar
isterlerse gelirler, biz burada onların kendi dokusundan elde
ettiğimiz genetik materyale karşı ilaç üretip kullanacağız'
diyorlar.
Bizzat Başkan'ın desteklediği bu projede yıllık 30 milyar dolar
harcama yapıyorlar. Ben de kıskandım, gıpta ettim. Niçin benim
ülkemde bir kanser araştırma enstitüsü olmasın? Ama hiç değilse o
zamana kadar bu sağlık merkeziyle diyalog içinde olabilirler.
Afyon'da 5 hastamızın sokakta ameliyat olup gözünü kaybettiği bir
ortamda, toplu bebek ölümlerinin olduğu bir ülkede bu araştırıcılar
için bir umut ışığıdır" şeklinde konuştu. Durmuş, bu hastaların 7
yıl yaşayacağını söylemediğini, 3 ay ile 7 ay arasında yaşamlarının
uzayabileceğini dile getirdiğini ifade ederek, "İnsanların
umutlarıyla oynamamak lazım" dedi.
Durmuş, hastalardan tedavi ve yatak ücretinin alınmayacağını, diğer
masrafların ise hastaya ait olduğunu bildirdi. Durmuş, hastaların
ABD'ye gidişi konusunda kendisinin hiçbir rolü bulunmadığını ifade
ederek, bir insani görev olarak, bilgilendirme amacıyla bunları
söylediğini vurguladı. Merkezin 400 yataklı olduğunu ancak bu
merkezle entegre çalışan hastaneler bulunduğunu dile getiren
Durmuş, Türkiye'deki üniversitelerin bazı klinikleriyle birlikte
çalışabileceklerini de bildirdiklerini anlattı.
Durmuş, gazetecilerin, 'Oraya gidecek olan hastalar kendilerini
kobay olarak hissetmeyecek diyebilir miyiz?' sorusuna şu karşılığı
verdi: "Gidecek kişi gönüllü olacak tabi. Biliyorsunuz tedavileri
kesilen hastalar Türkiye'de de kocakarı ilaçlarına başvuruyorlar.
Faz 1, faz 2, faz 3, faz 4 çalışmalar insanlarda yapılır. Faz 1 ve
faz 2 çalışmalar gönüllü insanlarda yapılır. Faz 3 belli büyük bir
grupta yapılır. Faz 4 ise ilaç olarak 3. dünya ülkelerinde denenir.
Bunlar 3. dünya ülke insanı değil, artık hayatla bağı kısa kalmış
ama bunu da deneyeyim diyen insanlar."
"TALEP YÜKSEK, BİR ARA TELEFONUMU
KAPATTIM"
Durmuş, 'Siz bunu tavsiye mi
ediyorsunuz?' sorusu üzerine, "Tavsiye etmiyorum, bilgi
veriyorum. Ben, 'bana başvursunlar' demedim ama çok ihtiyaç olursa
bilgi verebiliriz. Onların dergileri var. Internetten de buraya
ulaşabilirler" dedi. Durmuş, basının yoğun ilgisi nedeniyle bir ara
telefonunu kapattığını, vatandaşlardan da büyük bir talep olduğunu
belirterek, "Biz umutları istismar etmek istemiyoruz. Sadece
terminal safhada, bu işe gönüllü olan ve ABD'ye gidip gelebilecek
mali imkanı olan vakalar için bu mümkün. Ben kanserim, ben de
gideyim diyenler için bir merkez değil. Bu benim ülkemde de olmalı
diye düşünüyorum. Cumhurbaşkanı'nın bizzat koordine edebileceği bir
kanser araştırma merkezi, ulusal sağlık merkezinin altında
kurulmalıdır" şeklinde konuştu.